Beşparmak Dağları'nın eteklerindeki, zengin bitki ve hayvan çeşitlliğine evsahipliği yapan Azap Gölü, kirlilikle boğuşuyor. Söke'nin kırsal Yeşilköy ve Avşar mahalleleri arasındaki sakarmeke, bahri, tepeli pelikan, yeşilbaş, küçük akbalıkçıl, küçük karabatak, angıt ve turna gibi pek çok kuş türüne evsahipliği yapan gölde son günlerde yaşanan köpürme çevrecileri ve yöre halkını endişlendirdi. Geçtiğimiz yıllarda kirlilik ve oksijensizlikten dolayı yaşanan toplu balık ölümleri ile gündeme gelen Aydın bölgesinin en önemli üç sulak alanından Azap Gölü'ndeki bu durum EKODOSD'u harekete geçirdi. Ulusal Sulak Alan adayı olan 25 kilometrekare büyüklüğündeki gölde inceleme yapan EKODOSD, yaşanan tehlikeye dikkat çekti. EKODOSD Başkanı Bahattin Sürücü, göldeki köpürmenin en büyük etkenlerden birinin aşırı zirai ilaç kullanımı olduğunu söyledi. Azap Gölü'nde ilk kez böyle bir durumla karşılaştıklarını belirten Sürücü, dernek bilim danışmanlarının köpürme konusunda gerekli araştırmaları yapıp, bir rapor hazırlayacağını kaydetti. Kirlenen göl suyunun sert esen rüzgarlarla köpürdüğünü gözlemlediklerini aktaran Sürücü, "Azap Gölü'nün bu hale gelmesindeki önemli etkenlerden arasında zirai ilaç kulanımının yanı sıra kum ocaklarından gelen kumlar, maden ocaklarından derelerle taşınan silisli topraklarda yer almaktadır. Yıllardır, 'Nasıl olsa sahipsiz' denilerek bir türlü durdurulamayan, vicdansız insanların attığı çöpler, fazla yağışın olmaması nedeniyle Büyük Menderes Nehri'nin gölle buluşamaması da kirliliğin boyutunun büyümesinin etkenlerinden biri oldu" dedi.

"AZAP GÖLÜ MUTLAKA YASALARLA KORUMA ALTINA ALINMALI"

EKODOSD Bilim Danışmanı ve üyesi Süleyman Demirel Üniversitesi öğretim üyesi Yrd. Doç. Dr. Erol Kesici de Azap Gölü'nün köpürmesiyle ilgili su bilgileri verdi:

"Göldeki kirlilik kaynağı, burayı besleyen sularla, gölün topoğrafik yapısına bağlı olarak yağış ve taşkınlarla göle taşınan azot, fosfor gibi elementlerle yüklü yüzey suları ve gölün etrafında çok yoğun tarım alanlarında kullanılan gübre, böcek yabani ot öldürücülerinin aşırı kullanımıdır. Yapılan araştırmalarda gölde aşırı oranda mavi yeşil alg oluşumu ve baskınlığının belirlenmesi; gölün evsel, sanayi ve tarımsal kirliliğin etkisinde olduğunun göstergesidir. Göle gelen dış kaynaklı fosfor ve azot miktarları ne kadar azalırsa ve gölün mevcut topografik ve hidrodinamik yapısı korunursa, su kalitesi açısından kendi kendini yenilemesi de o kadar kolay olacaktır. Göle kirlilik taşınımını azaltmak için öncelikle, göle ulaşan su kaynaklarının girişlerine atıksu arıtma tesislerinin yapılması ve havzadaki tarımsal aktivitelerde kullanılan gübre ve pestisit miktarlarının azaltılması gerekmektedir. Azap Gölü Havzası'nda, bitkisel ve hayvansal ürünlerin, ekolojik yöntemler kullanılarak elde edilmesi yönünde çalışmalar yapılmalıdır. Azap Gölü barındırdığı canlı türleri, su seviye- bütçesi, yörenin mikro klimasının, korunması ve çevredeki ekolojik tarımın geliştirilmesi için mutlaka yasalarla koruma altına alınmalıdır."