24 Haziran 2018 için Erdoğan-Bahçeli görüşmesinde baskın seçim kararı alınmasının ardından gözler ana muhalefet partisi CHP'ye çevrildi. Nitekim AKP-MHP bloğunun ve İYİ Parti'nin cumhurbaşkanı adayları önceden belli iken, CHP bu konuda bir netlik içinde değildi.

Geçtiğimiz birkaç gün içinde CHP içinde cumhurbaşkanlığı adaylığı ile ilgili birçok senaryonun konuşulduğunu gördük. Kılıçdaroğlu'nun adaylığını ısrarla seslendiren ve bunun doğallığını vurgulayan bir kesim olduğu gibi, buna açıktan olmasa bile dolaylı yoldan karşı çıkanlar da var. Kulislerde cumhurbaşkanı adaylığı için parti içinden ya da dışından birçok kişinin adı geçerken, CHP'li iki vekil, cumhurbaşkanı adayı olma niyetini açıkladı bile.
CHP'nin adayının kim olacağı oldukça önemli. Çünkü referandumda ortaya çıkan % 49'luk bloğun doğal yönlendiricisi olması beklenen siyasi hareket ana muhalefet partisi kimliğiyle Cumhuriyet Halk Partisi. CHP'nin cumhurbaşkanı adayının bu kitleyi bir arada tutabilmeyi başarabilecek bir kimliğe sahip olması başarı için vazgeçilmez bir koşul.
Söylediğim şeylerin benzerlerini 1 Mayıs 2017 tarihinde Sayın Deniz Baykal ifade etmişti. Baykal, % 49'luk kitleyi bir arada tutabilmek ve büyütebilmek için CHP'nin bir an önce cumhurbaşkanı adayını belirleyip ilan etmesi gerektiğini, iktidarın bir baskın seçime gidebileceğini, bu olası baskın seçimde başarılı olabilmenin önkoşulunun belirsizlikleri ortadan kaldırmak olduğunu ifade etmişti. Baykal'ın politik öngörülerinin doğruluğunu bugün bir kez daha gördük.


Baykal'ın önerisi CHP yönetimi tarafından kabul görmedi. Aradan geçen neredeyse bir senelik zamana rağmen CHP cumhurbaşkanı adayını belirlemedi. Üstelik cumhurbaşkanı adayının siyasi söylemlerinin ne olması gerektiği konusunda da CHP içinde tam bir uzlaşıdan söz etmek mümkün değil.
Aday, büyük bir ihtimalle bu hafta içinde belirlenmiş olacak. Peki, CHP cumhurbaşkanı adayı olarak kimi göstermeli?
Bu soruya benim bir yanıtım var. Ancak kim sorusunun yanıtını somut bir kişiyi önererek değil, ilkeler üzerinden yapmayı uygun görüyorum.
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı öncelikle CHP'nin kendi seçmeninin içine sinen bir aday olmalı. Atatürk ilke ve devrimlerini savunma konusunda kararlı bir kişilik olmalı. CHP yönetimi bu özelliklere sahip olmayan bir kişiyi aday gösterme yoluyla yüzer seçmenleri avlama stratejisi izlememeli. Kendi seçmenini küstürmemeli. Ekmeleddin İhsanoğlu vakasını unutmamalı.
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı, toplumun genelinin saygı beslediği bir kişilik olmalı. Muhafazakar seçmende, milliyetçi seçmende ve HDP seçmeninde eş zamanlı olarak saygı uyandırmayı başarabilmeli. Tüm bunlar, adayın politika dışı bir aday olması zorunluluğunu ortaya koymuyor. Politika içinde olup da toplumun tüm kesimlerinde saygı uyandırmayı başarabilmiş kişiler var.
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı politik ufuk sahibi, demokrat ve bilge bir aday olmalı. İktidarın adayıyla polemik içinde seçim sürecini yürütmekteyse, kendi projelerinden bahseden, farklılığını ortaya koyan bir kişilik olmalı.
CHP'nin cumhurbaşkanı adayı, parlamenter sisteme dönüş hedefini açıkça ilan etmeli. Bu bağlamda eğer iş başına gelirse tarafsız ve herkese eşit bir cumhurbaşkanı olacağı fikrini insanların zihnine yerleştirmeyi başarabilmeli.


İlkeleri ortaya koydunuz da kişi olarak somut bir öneriniz yok mu diyenleriniz olabilir. Hayır yok. Ancak, yine ilkeler üzerinden yola çıkarsak, devlet adamlığı karakteri, politik öngörülerinin doğrulanma düzeyi, toplumun farklı kesimlerinde yarattığı saygınlık, Atatürk ilke ve devrimlerini yüceltme konusundaki kararlı tavrı, demokrat duruşu ve parlamenter sisteme inancı göz önüne alınırsa CHP'nin Sayın Deniz Baykal'ın çizgisinde bir cumhurbaşkanı adayına ihtiyacı olduğunu söyleyebilirim. Sadece CHP'nin değil, Türkiye'mizin de...