Diplomalı bir siyaset bilimcisi, ekonomist, uluslararası ilişkiler uzmanı değilim. Ama inanın Türkiye'de yaşamak, sahada yaşadıklarınız tüm bu konularda bilgili yapıyor. Özelliklede İzmir'de yaşıyorsanız. Neden derseniz, İzmir konuşan, tartışan, her türlü bilginin açık dolaşımda olduğu bir kent. Üstelik insanları çoğunlukla kendi akıl süzgeçlerini, sağduyularını da kullanırlar. Cumhuriyete, ilkelerine, Mustafa Kemal Atatürk'e, beyinleriyle ve kalben tartışmasız bağlıdırlar.  Onun kurduğu, fikirlerini barındırdığı CHP'sine, altı okun ifadesine de. Partiye kayıtlı olsalar da olmasalar da. Ama unutmamamız gereken bir şey var. Analiz yapmak için, bilgi edinmek için araştırma yaptığınızda, bir yerlerde bugüne uyan İsmet İnönü'nün DP yöneticileri için söylediği bir sözü 1950'lerden 2019 a getirdiğimizde, sanki bu günkü CHP'nin, o günlerdeki DP'ye döndüğünü düşünüyorsunuz. Şöyle demiş İnönü "Bütün güçler, yönetimi ele geçirdiklerinde gericileşir. Çünkü ellerinde kaybedecekleri bir şey vardır ve onu kaybetmek istemezler"

***

Günümüz CHP'si ilk kurulduğu zamanından çok farklı bugün. Ne Türkiye'de ne CHP'de altı ilkenin bir tanesi bile uygulanmamaktadır. Bugün bazılarımız belki bilmiyor veya hatırlamıyor. 9 Eylül 1923'e gidip hafızalarımızı tazeleyelim. CHP'nin okları İsmail Hakkı Tonguç'un tasarımıdır. Oklar; Topkapı sarayında bulunan 2. Bayezid zamanındaki oklar temel alınarak tasarlanmış. En uzun ok aynı zamanda çentiklidir. Bu savaş okudur. Altı okun temsil ettikleri:
Cumhuriyetçilik: Tam olarak uygulandığında halkın kendi kendini yönetmesi demek
Milliyetçilik: Açılımı "Türkiye Cumhuriyetini kuran halka Türk milleti denir. "Ne mutlu Türküm diyene" sözlerinde Atatürk'ün anlatmak istediği milliyetçilik tarifi vardır.
Halkçılık: Devletin halk için var olduğunu herkesin devlet karşısında eşit olduğunu ifade eder.
Laiklik: Din ve devlet işlerinin biri birinden ayrılmasını ifade eder.
Devletçilik: Halkın gücünün yetmediği yerde, devleti varlığı girer.
Devrimcilik: Eski geleneklere bağlı kalarak çağı yakalamak için devinim içindeki hayatta toplumun ileriye dönük dinamik hareketini ifade eder.

Bu ilkelerin 3'ü (Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Laiklik) Fransız devriminden alınmıştır. Sovyet devriminden alınan ilkeler ise (Devrimcilik Halkçılık, Devletçilik). Türkiye Cumhuriyeti muhteşem tasarlanmış bir eser. Şimdi bugünde CHP'nin başında Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın da sık sık değinerek hiç unutturmadığı gibi 9 seçim kaybetmiş bir genel başkan var. Değişim değişim derken, Dersimli olmuş, yeni CHP'den medet ummuş bir partinin ana arterlerini by-pass etmek için bilerek veya bilmeyerek anlayamadığımız politikalar uygulayan. Son örneği de seçime çok az bir süre kalmasına rağmen İzmir'e bir aday atayamaması krizi.

***

Yeni CHP oluşurken İzmir'in önder kadınları olarak STK guruplarında yer alarak iki kez Ankara'ya gittik. CHP genel merkezini ve TBMM'de çoğu CHP milletvekilleriniz ziyaret ettik. İzmir'deki parti politikalarından dolayı rahatsızlıkları ilettik. Hiçbiri kulaklarına inanamadı ve söylediklerimizden de hoşlanmadı. Anlaşılan Ankara'dan İzmir farklı görünüyor. Yine DP'ye döneceğim, rahmetli başkanı "Odun koysam seçtiririm" demişti. Acaba bugünkü CHP'nin de İzmir'e bakışı bu mu? 31 Mart seçimlerinde Ege ve İzmir'de CHP'lilerin bir birine düşürüldüğünü izliyoruz. Son derece beceriksiz, basiretsiz ve hoyrat bir yaklaşımla. Ben bir İzmirli olarak başta her türlü baskı ve tehdide karşın düzgün, namuslu kalabilen BŞB başkanımız başta olmak üzere isimleri geçen diğer değerli kişileri polemiğe iten CHP Genel Başkanı ve merkezi yönetimi kınıyorum. Ayrıca İzmir'in ruhuna aykırı bir dayatma, iki dudağı arasında tuttuğu kararlarla eleştirdiği AKP'nin demokrasi tablosundan daha gerilerinde göründüğü, hatta sanki İzmirlileri galeyana getirip Atatürk'ün partisinden bizleri uzaklaştırmak mı istediğine karar veremedim.