Geçtiğimiz günlerde Kemal Kılıçdaroğlu bir soru sormuş. Mecidiyeköy'de yaşanan rezidans faciası hakkında Çalışma Bakanı Faruk Çelik için 'Merak ediyorum, o koltukta niye oturuyor? Şikayet etmek için mi, önlem almak için mi?' demiş.
   
Bu konuşmayı da genel başkanlık yaptığı CHP'nin 18. Olağanüstü Kurultayı'nda seçilen Parti Meclisi'nin ilk toplantısında yapmış...
* * *
   
Böyle bir açıklama, sol ve anti-emperyalist bir platformdan gelseydi anlamlıydı. Kılıçdaroğlu'nun belirlediği parti meclisinde, Kılıçdaroğlu'nun ağzından çıktığında ise eğreti duruyor. Öylesine söylenmiş gibi, kimse ciddiye almıyor.
   
Çünkü Kılıçdaroğlu'nun yeni parti meclisinin ezici çoğunluğunda sol, emekçi dostu ve anti-emperyalist bir vizyonun kırıntısını bulmak ya (doğası gereği) imkansız ya da bundan sonra imkansız olacak. AKP'nin neoliberal iktisat politikasının ve Batı yandaşı ılımlı-İslam çizgisinin antitezi olan CHP'yi, AKP'ye benzetmeye odaklanmış bir zihniyetten (ve bu zihniyet ile koltuk uğruna pazarlığa girişip ilkelerinden taviz verenlerden) dik bir duruş beklemek saflık olur.
Artık yetmez ama evetçi bir muhalefetimiz olacak gibi. Baksanız ya, başdanışmanlık makamları bile ılımlı-İslam ve Kürt açılımlarının mimarlarına ayrılmış...
Neoliberal iktisat politikalarına yetmez ama evet diyecek...
Kürt açılımına yetmez ama evet diyecek...
İnanç sömürüsüne yetmez ama evet diyecek...
Emperyalizm ortaklığına yetmez ama evet diyecek...
Yağma düzenine yetmez ama evet diyecek bir ana muhalefet mi dizayn ediliyor? Adım adım...

* * *

Biz de Kılıçdaroğlu'nun sözlerini çevirip kendisine soralım o zaman...
Parti ilkelerini tartışmaya açan bir genel başkana soralım.
Merak ediyorum o koltukta niye oturuyorsunuz? Partinizin ilkelerinden şikayet etmek için mi, partinizi dönüştürmek isteyenler karşısında önlem almak için mi?