Büyümek, üremek kısacası yaşamak için vücudumuzda pek çok kimyasal etki-tepki olur. Bu tepkiyi (reaksiyon) sağlayan proteinlere enzim adı verilir. Her enzimin görevi farklı olur. Eğer vücudunuzda doğuştan bir enzim eksikliği varsa, o enzimin görev aldığı tepkimede problem olur. Örneğin laktaz enzim eksikliği ya da işlev bozukluğu varsa süt ve süt ürünleri tüketince barsaklarınız bozulur. Duymuşsunuzdur, buna laktoz intoleransı denir.

İşte vücudumuzda glikoz-6-fosfat dehidrogenaz enzimi (G6PD) mevcut. Dünyada yaklaşık 400 milyon kişide doğuştan G6PD eksikliği var. Bu eksiklik genetik olarak aileden gelmekte. İyi eksik olsun ne olur diye düşünüyorsanız yanılırsınız. Çünkü bu enzim tıbbi anlatırsam eritrositlerin oksidasyonunu önler; en basit anlatımla, kan hücrelerimizin paslanmasını önler ! Glukoz (şeker) metabolizmasında önemli rol alır.

Akdeniz  özellikle Girit mutfağının vazgeçilmezidir "bakla". Hatta Giritten İzmir'e göçmüş bazı tanıdıklarım baklayı çiğ çiğ yer. Bir de bakladan yapılan oldukça lezzetli bir meze olan fava var. İşte ne oluyorsa zaten bu noktada oluyor. Doğuştan G6PD enzim eksikliği olan bebekler ek gıdaya geçildiğinde, bakla ya da onu içeren fava yedikten 2-3 gün sonra ciddi bir sarılık geçirir. Hayatının her hangi bir döneminde bakla yerse içeriğinde divisin adlı madde kişinin kanındaki kırmızı kan hücrelerini (eritrositleri) yıkıma uğratır yani hemoliz olur. Bunun sonucunda da kansızlık ve sarılık gelişir. Çiğ ya da iyi pişmemiş bakla yenmesi, bakla çiçek tozlarının koklanması veya emziren annenin sütünden bebeğe baklanın içeriğindeki divisin geçmesiyle hastalık  çıkar meydana.  Bakladan yapılan fava mezesini yiyenlerde görüldüğü için bu  hastalığa  "Favizm" denir.
Bakla yedikten birkaç saat sonra ilk belirtiler olan baş ağrısı, halsizlik ve kırgınlık, yüksek ateş ortaya çıkar. Kansızlık ilk günler belirgin olmaz ama eritrosit yıkımının ürünü olan hemoglobin idrarı kırmızıya boyar . Hasta sarılık olur ve yaklaşık bir ay sürer bu durum. Çok daha ağır hastalara ve ölümlere de rastlanır.

Doğumdan sonra bebekte görülen sarılığın farklı farklı sebepleri olur.  Fizyolojik sarılıktan tutun da anne sütüne karşı gelişen sarılığa kadar. Eğer sarılık uzun sürüyorsa  ya da normalden çok şiddetli ise G6PD enzim eksikliği de düşünülmeli.

Zamanında sıtma salgınından pek çok kişi hayatını kaybetmiş. İşin garibi eritrositlerinde yapısal bozukluk olanlar sıtmaya daha az yakalanmışlar, böylelikle hayatta kalmışlar. Eskiden sıtmanın sık görüldüğü topraklarda glikoz-6-fosfat dehidrogenaz enzim eksikliği olanlar sıtma hastalığına karşı doğal dirence sahip olduklarından sayıca çoğalmışlar. X kromozomuyla taşınıp aileden kalıtım yoluyla nesilden nesile aktarılmış. Akdenizlilerin ve zencilerin de ayrıca bu hastalığa karşı yatkınlığı var.

Bu kişilerin başta bakla ve fava olmak üzere bazı ilaçlardan uzak durmaları gerekir. Antibiyotiklerden baktrim, kloramfenikol, sülfanamidler, siprofloksasin; lepra (cüzzam) ilaçları özellikle kinin, idrar yolu  antiseptiği olan nalidiksik asit, aspirin, naftalin...

Antik çağın felsefe bilgini Pitagoras milattan önce 5. yüzyılda favizm hastalığına yakalandığından öğrencilerine bakla yemeği yasaklar. Buna benzer şekilde Eski Mısır'da Favizm bilindiğinden soyluların yemesinin yasak olduğu bir sebze olarak tarihe geçer bakla!  Günümüzde favizm hastalığı dünyanın pek çok yerinde görülmese de , Akdenizde özellikle İran, güney İtalya, Lübnan, Suriye ve Sardunya'da hala yaygın. Hatta İran'da bakla toplama mevsimine rastlayan salgınlar görülür.

Sonuç olarak biz İzmirlilerin de bolca tükettiği baklaya dikkat edin derim.

Sağlıkla kalın

Not: Hayırlı Ramazanlar