'Bugün 23 Nisan, Neşe doluyor insan!' Her 23 Nisan'da kendimi bildim bileli zihnimde tekrarlanan nakarat. Dün 23 Nisan'dı. Oğlumun bayram heyecanını görmek neşelendirse de beni, birçok farklı duygu da neşeye eşlik etti. Devletin en yüksek makamlarına sahip kişiler yıllardır ulusal bayramlara katılmamak için türlü bahaneler bulurken, son yıllarda ulusal bayramların sıradan bahanelerle iptali ülkemiz için olağan hale geldi. Bu yıl da resmi törenler, her şeye rağmen ülkede her şey devam ediyorken iptal edildi!
Cumhurbaşkanlığı külliyesinde gerçekleşen çocuklarla buluşmada Cumhurbaşkanı uzunca bir konuşma yaptı. Birçok konuya değindi. Uzun konuşması içerisinde bir tek Atatürk kelimesi geçmedi. Şaşırdınız mı? Son yıllardaki siyasi tablo artık bizleri şaşırtmıyor. Sonra sözü 23 Nisan Cumhurbaşkanı kız çocuğu aldı. Elindeki kağıttan okumaya başladı. Böylesi bir günde çocuklara bu fırsatı sağlayan cumhurbaşkanına teşekkür ilk cümlesiydi. Ya sonra? Çocukça ifadelerden uzak bir konuşma. Ve beni kahreden... İçinde bir tek Atatürk olmayan bir 23 Nisan çocuk konuşması. Oysa Atatürk cumhuriyeti gençlere ve çocuklara emanet etmişti.

Atatürk'ü anlayabilmek, anlatabilmek ve yaşayabilmek bence bu ülkenin varlığının teminatı. Hepimize Atatürk belki de eksik anlatılıyor ve onun düşüncesinden giderek uzaklaşan nesiller yetişiyor. Bu yıla kadar bildiğim eksik bir gerçeği geçen hafta Yılmaz Özdil'in köşe yazısı sayesinde öğrendim. Atatürk 23 Nisan'ı çocuklara armağan etmişti de bu nasıl olmuştu. Yıllarca derslere ilgisi olan ve kendini çok okuyan biri olarak bu hikâyeyi çok eksik bildiğimi fark etmek beni utandırdı. Hikâyeyi benim gibi kaçıranlar için özetliyorum.
23 Nisan'da aslında iki bayram bir arada kutlanır. Ulusal Egemenlik Bayramı ve Çocuk Bayramı. TBMM 1921 yılında aldığı "Büyük Millet Meclisinin ilk yevm-i küşadı olan 23 Nisan günü millî bayramdır" kararı ile açıldığı günü Milli Bayram ilan etti. Böylece 23 Nisan Türkiye'nin ilk milli bayramı oldu. 
Kurtuluş Savaşı'nda sayısız şehit çocuğu öksüz ve yetim kalmıştı. Bu kutsal emanetlere sahip çıkabilmek için, bizzat Mustafa Kemal'in himayesinde 1921'de Ankara Himaye-i Etfal Cemiyeti kuruldu. 23 Nisan 1923'te TBMM'de yapılan Hakimiyeti Milliye Bayramı töreninde, Mustafa Kemal'in isteğiyle, Himaye-i Etfal Cemiyeti Başkanı'na protokolde yer verildi. Bir sene sonra, 23 Nisan 1924 törenlerinde Himaye-i Etfal Cemiyeti'ni Mustafa Kemal'in eşi Latife hanım temsil etti. 23 Nisanlar cemiyetin tanıtımı için fırsat olarak değerlendiriliyordu. Mesela... Gelir elde etmek için rozet satılıyordu, 23 Nisan törenlerine katılan herkes bu rozetleri takıyordu. Gazete ler teşvik edici yayınlar yapıyordu, her rozet, bir şehit çocuğuna destek manasına geliyordu. 23 Nisanlar, Himaye-i Etfal'le özdeşleşmişti. 23 Nisan denilince şehit çocukları, şehit çocukları denilince 23 Nisan akla geliyordu. Milliyet gazetesi 23 Nisan 1926'da "Çocuk Bayramı" manşeti attı. Alt başlığında "bugün istiklal günü, vatanın kimsesiz çocuklarına yardım edelim" deniliyordu. Bağış patlaması oldu. Cemiyet, yardım kutuları koydu, para atmak için kuyruk oluştu. Ankara'nın lokantacı, kahveci, otomobilci esnafı 23 Nisan hasılatlarını Himaye-i Etfal'e verdi. 23 Nisan 1928, artık tamamen "Hakimiyeti Milliye ve Çocuk Bayramı" adıyla kutlanıyordu.

Atatürk'ü anlayabilmek, anlatabilmek ve yaşayabilmek bu ülkenin hatta bu kanlı coğrafyanın tek mutluluk ve özgürlük formülüdür. Kurtuluş reçetesinde Atatürk'ün adını anmaya korkanların oluşturduğu acı, kan ve savaş ortadadır. Çocuklarımızın çocuklarına emanet edebileceği nice Çocuk Bayramları dilerim.