İzmir'imle, İzmirlimle Belediye Başkanım Aziz Kocaoğlu ve ekibi ile çok gurur duydum. Okuma konusunda çok tembelleştiğimiz için hala haberi olmayanlar vardır diye düşünüyorum. İzmir Büyükşehir Belediyesi'nin Avrupa Konseyi Şeref Plaketi ile ödüllendirilmesi, Türkiye'nin ve yöneticilerinin dış basında yer aldığı içerikleri sonucu bükülen boynumuzun, çöken omuzlarımızın dikelmesine neden oldu. Yabancı belediyelerle kardeş kent ilişkileri kuran ve Avrupalı ortaklarıyla ilişkilerini geliştirmek amacıyla çok geniş bu yelpazeyi kapsayan faaliyetlerde bulunan belediyelere verilen Avrupa Konseyi Şeref Plaketi'nin sahibi 2014 yılında İzmir Büyük Şehir Belediyesi oldu. Geçtiğimiz hafta düzenlenen görkemli bir törenle ödülünü Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi onursal üyesi Erich Fritz'in elinden alan Büyükşehir Belediye Başkanımız Aziz Kocaoğlu, İzmirlilerin ve Türkiye'nin gururu oldu (Ve bence İzmir Avrupa Birliği'ne kabul edildi). Bunu düşünürken de içim soğuyor. Demek ki Avrupalının istemediği Türkiye ve Türkler değil, Türkiye ve Türkleri temsil eden siyasi hükümetlermiş bunca yıl. Avrupalı bunu dışarılardan görüyor, biz de bunca gördüğümüz, duyduğumuz, yaşadıklarımızla hala durumu algılayamıyoruz. Bu gecelik başka hiçbir konuyu düşünmeyeceğim, Avrupalı İzmir'de yaşıyorum. İzmirliyim, çağdaşım. Kardeş şehirlerimiz Tampa (ABD), Xiamen (Çin), Bremen (Almanya), Balti (Moldova), Sousse (Tunus), Mostar (Bosna-Hersek), Split ( Hırvatistan), Kırcaali (Bulgaristan), Gazi Magosa (KKTC) ile dün gece mutlu uyudum.

***

Bugün pazar, yazımı tamamlamak üzere defter ve kalemimi elime aldım.
Ne yazık ki bu kez çooook mutsuzum, acılıyım. Geçen hafta yerlerde sürüklendim, itildim, kakıldım. TOMA'lar, polisler, kelepçelendim. Aslında hepimiz o günü yaşayan öğretmenlerimizin şahsında aynı akıbete uğradık. Bizi yetiştiren, bilgilendiren adam olmamızda ışığımız, önderimiz olan öğretmenlerimiz. Laik eğitimi, emeklerinin hakkını savunmak, adaletsizliği, Türkiye'yi kaplayan karanlığı defetmek, seslerini duyurmak için toplandılar Ankara'da.

Konuşamadan, dertlerini ifade edemeden dağıtıldılar. Birçoğunun kameraya yansıyan bakışları, görüntüleri, tutuklanırken, itilirken bu en demokratik haklarını kullanırken değil sanki en yüz kızartıcı suçu işlemişler muamelesiyle, örnek oldukları, yetiştirdikleri genç dimağlardaki görüntülerinin üzüntüsünü yaşıyorlardı. Hani siyasi irade herkesin demokrasi içinde emniyette olduğunu söylüyordu ya, gerçekten kendilerini emniyette buldular. Bu eğitime indirilen en kötü darbelerden biri idi. Söylemek isteyip de, söyleyemediğimiz "Çoooook ".