2018 yılının ilk gününden merhaba.
Kalıcılaşan OHAL rejimi;
Darbeyi önleme, terörle mücadele kılıfı altında silahlanmayı, şiddeti teşvik eden, işlenen ve işlenecek suçlara af getiren hükmünden sual olunmayan KHK'ler,
Yok edilen basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü, adil yargılanma hakkı, kişi özgürlüğü ve güvenliği hakkı, masumiyet karinesi,
Yargı bağımsızlığı diye bir şeyin kalmaması, Meclis'in hükmünü yitirmesi,
Kentlerimizi ve yaşam alanlarını mahvedecek Kanal İstanbul, İzmir Körfez Geçişi gibi lüzumsuz projeler, geleceğimizi karartan termik santraller, nükleer santraller, su havzalarını, ovaları kirleten altın madenleri ve diğer ekolojiyi mahveden faaliyetler,
Yurtta ve dünyada savaş hali,
Geleceğe dair kaygılar...
Ve benzeri, geride kalan yıldan yazacak ciddi konular var.
Diğer yanda küçük ama hayatımıza anlam katan başka şeyler de var.

Yılın son günleri, yetiştirilmesi gereken işlerin içinde telaşla çabalarken ilk yılbaşı mektubunu ve hediyesini aldım. Haber Ekspres'in kurucusu Sayın Aydın Bilgin hayatından kesitleri anlattığı çok içli ve güzel bir mektup ile küçük bir cep ajandası göndermiş. Gazetemizin köşe yazarlarından Gülseren E. Yeniçay, Cumartesi günü mektubun tamamını köşesine koymuş, "Anlayan için saz" başlığını da atmış, iyi de yapmış.

Aydın Beyin mektubunda beni en çok şu bölüm etkiledi; "... dostlarımdan genç bir Rus, cebinden çıkardığı çocuğunun resmini uzatarak 'Bugün burada ölebilirim! Eğer ölürsem' diye, 'Çocuğumun bulunduğu evin adresini yazdım, onu al ve Türkiye'ye götür. Evladın gibi bak. Ona anne ve babasının Rusya için öldüğünü söyle. Önce Tanrı'ya, sonra sana emanet ediyorum.' diyerek, ellerinde Molotof kokteylleri ile bir tankın tırtıllarının ezeceği noktaya oturdular.' Şükür ki tanklar geri döndü birkaç gün sonra..."

Dayanışmak, yardımlaşmak, en kıymetli varlığını emanet edecek kadar güvenmek ne kadar değerli bir şey, hayatın anlamı böyle bir şey olsa gerek.

Hediye gelen cep ajandası, beni 24-25 yıl öncesine avukatlık stajı günlerime ve mesleğimin ilk yıllarına götürdü. Cep ajandasını ilk olarak, stajyeri olma şansını yakaladığım Avukat Kılıç Ataışık'ta görmüştüm. Bütün duruşma ve keşif günlerini, randevulu işlerini o küçük deftere karınca duası gibi yazar, onu hiç yanından ayırmazdı. Uzun yıllar hakimliğin her kademesinde görev yapıp emekli olduktan sonra, üstüne 10 yıldan beri avukatlık yapan üstadım Kılıç Ataışık'ın stajyeri olmak bana çok şey kattı, ben avukatlığı ondan öğrendim. Sevgili Kılıç Ağabey, bir süre sonra kendini emekliye ayırdı, o yardımlaşmayı, dayanışmayı bilen güven duyulacak bir insan, şimdi 85'inde, sağlıklı nice yaşlar diliyorum.

Cep ajandasına dönecek olursa; daha sonraları avukatlar arasında cep ajandasının yerini daha büyük ajandalar aldı. Ben de uzun zamandır cep ajandası kullanmıyordum ama 2018 yılı yeniden cep ajandalı yılım olacak.
Yeni yıla girerken gelen bir mektup ve cep ajandası nerelere götürdü.

Bu yazıyı yılbaşı yazısı kabul edin.

Yeni yılda dayanışacak ve duraksamadan güvenecek dostluklar ve sımsıcak insani ilişkiler diliyorum. 2018 yılı sağlıklı ve gönlünüzce olsun.