Bol koşmalı, bol baskılı, oynatmamaya odaklı bir müsabaka daha izledik Denizli'de. Durmadan yağan yağmur, saha zeminini de çok ağırlaştırmıştı. Baskı, pas ile kırılabilir ama atılan paslar ya suda kayarak hızlı gidiyor ya da suya takılıp yavaşlıyordu. Böyle olunca da ne Denizlisporlu oyuncular ne de Adanasporlu oyuncular rakip kaleye gidebildiler.

Kaleye ilk şut Adanaspor'dan geldi, o da uzaklardandı ve hakeme çarpınca kaleyi bulmadı. Kaleye çekilen 2. şut ve ilk isabet ise 13. dakikada gelebildi ancak. Onda da Adanaspor'un kalecisi İrfan iyi yer tutmuştu ve rahatça kontrolüne aldı.
İlk tehlikeli atak da 19. dakikada geldi. Kappel ceza alanı içerisinde hafif çaprazdan vurdu, top kornere çıktı.
Yavaş yavaş yorulmalar başladı, baskının dozajı da azaldı. Gol, yeteneğe değil de, hataya bakıyordu. O hata da Didi'den geldi. Orta sahada defansın en gerisindeki Didi'nin pası suya takılınca Barış'ın önünde kaldı. Hızla atağa kalktılar. Ziya'ya pasını verdi, Ziya ortaladı, arka direğe koşan Barış kafayı vurdu, takımını öne geçirdi.
İkinci yarıya Adanaspor iyi başladı. Ayağa paslarla rakip ceza alanı önüne gittiler. Denizlispor, rakiplerinin ceza alanı önüne kadar gelmesini engelleyemedi. Bir kaç pozisyon verince de, maça başladıkları formata, ısıran baskıya döndüler. Bu Adanaspor'un topla oynamasına engel olmadı ama ceza alanı önüne kadar getirtmedi.
Bir fırtına bizi bekliyordu. Sadece 6 dakika içerisinde neler neler yaşanacaktı.

71. dakika, başlangıç idi. Denizlispor ileriye sadece kontra ataklarla çıkabiliyordu, nadir de olsa. 71. dakikada da defans arkasına sarkan İsmail'in ortasına Berkan kafasıyla rahat bir vuruş yaptı, farkı 2'ye çıkardı.
2 dakika sonrası... Tehlikeli gelişen Adanaspor atağını uzaklaştırmayı başaramadı yeşil siyahlılar. Bir orta bir kafa vuruşu daha geldi, fark tekrardan 1'e indi.
75. dakikada da hakem Gökhan'a 2. sarı kartını gösterdi. Kartlık bir pozisyon yoktu. Küfür etmiş olabilir mi, bir şey diyemeyeceğim. Bildiğim tek şey Adanaspor artık 10 kişi idi.
77. dakikada da 3. gol geldi. Bir önceki gollerindeki gibi yine kontra atak yakaladılar. Yine sağdan ceza alanına yaklaştılar İsmail ile. İsmail kafasını kaldırdı, içeriye pasını attı, Berkan vurdu, skoru 3-1'e taşıdı.
11 kişi rakibine karşı yapmadıkları hatayı, 10 kişi kalmış rakibine kaşı yaptı ev sahibi takım. Bahattin'e uzun pas oynandı, defans arkasına sarktı ve kaleciyle karşı karşıya kaldı. Kötü bir vuruş yaptı ve topu auta attı. Böylesine basit hatalar, çok şeye mal olabilir. Konsantrasyonlarını maç bitene kadar kaybetmemeliler.
Dahası topla oynayan yine konuk takımdı, sayıca eksik olmasına rağmen. Dizginler onların elindeydi. Bunu da ligdeki konuma bağlamak mümkün. Yeşil siyahlı ekip küme düşme hattında ve buradan kurtulmak için mutlak puanlara ihtiyacı var. Büyük bir baskı, büyük bir stres altındalar.
Karşılaşmaya bana göre İsmail damga vurdu. Oyuna 68. dakikada dahil oldu, arka arkaya 2 asist yaptı. Ortalar genelde ceza alanı içerisine bakmadan yapılır. Ama İsmail kafasını kaldırdı, arkadaşına baktı, hedefe orta yaptı. Kafayı kaldırıp bakmış ve ona göre orta yapılmışsa bu aslında 'orta yapma' sınıfına değil, 'pas verme' sınıfına giriyor.
Alt sıralarda yer alan takımlardan sadece 2'si puan kaybetmedi. Bunlar Altınordu ile Denizlispor. Böyle olunca da yeşil siyahlılar, üstünde yer alan takımlarla puan farkını iyice düşürdü. Haftaya alınabilecek İstanbulspor galibiyeti ile küme düşme hattından çıkılabilir. Neden olmasın?