Yaz sezonuna geldik ve herkes kilo verme telaşına kapılınca tüm gazete ve dergiler de diyet listelerini sayfa sayfa yayınlamaya başladılar. Ama artık kulaktan duyma, dergiden okuma, falanca feşmekanca diyetlerinin dönemi kapandı. Diyette muhteşem yüzyıl başlıyor!

Artık kişiye özel diyetler var ve en akıllıcası da bu yolu izlemek. Çünkü sizin genetik yapınız, yaşam tarzınız, damak tadınız, yaşınız, kilonuz, boyunuz hatta etnik kökeniniz Ayşe ve Fatma ile, komşuyla aynı değil. Her birimiz ortak özellikleri olsa da farklı bireyleriz. Vücudumuzun enerji tüketme hızı, metabolizmamızın işleyişi de aynı değil. Eh bu durumda hepimizin aynı diyetle eşit miktarda kilo vermesini düşünmek zaten mantıksız.

Eskiden 2 gün yemesem, canım bir şeye sıkılsa pat diye kilo verirken; şimdi o kadar koşturmama rağmen veremiyorum kilocuklarımı. Malum yolun yarısına geldim ve artık sanırım metabolizmam yavaşladı. Yapılan doğumlar da cabası! Alt tarafı 3-5 kilo vermek için uğraşmam gerekiyor.

Dürüst olmak gerekirse hepsini denedim. Dukan diyetini 3 gün yapabildim. "Ya gut olacağım ya tekrar vejeteryan" dedim bu üç günün sonunda! Rutin diyetlerle düzenli yemeğe alışık olmadığım için tam tersi kilo aldım. Yengemiın ısrarıyla akupunktur denedim. Lakin migrenimi tetiklediği için bırakmak zorunda kaldım. Yok bu böyle olmaz spor şart dedim; plates yaptım ama bu kez sırtım tutuldu. Sonuçta kilolu olmamama rağmen hedeflediğim kiloya ulaşamadım.

Geçen haftalarda iç hastalıkları uzmanı aynı zamanda da endokrinolog (şeker, tiroid...doktoru) olan kuzenimin  kliniğine gittim. Doktor kuzen ilk olarak sağlıkla ilgili bilgilerimi not etti. Ardından hemşire bir kaç tüp kan aldı benden; kolestrol, şeker, karaciğer enzimleri ve başka tetkikler için. Derken tartılmamı istediler. Ama bu bildiğimiz tartılardan değil. Yalın ayakla basıp, iki elimle de saplarından tuttum. Yok efendim sağ bacağımdaki yağ oranı bu, sol kolumdaki yağ oranı şu diye yazar kasa fişi gibi bir kağıtta çıktısını verdi bu tartı. Ardından sağ koluma tansiyon aleti kılıklı bir makina bağlandı. 5 gün (gece-gündüz) sağ koluma takılı dolaştım. Kaç adım attığım, ne kadar kalori aldığım ve yaktığım, ne kadar uyuduğum gibi bilgileri bu cihaz kaydetti hep. Amaç metabolizma hızımı saptamak ve benim hayat biçimime, alışkanlıklarıma göre bir diyet programı oluşturmaktı. Diyetisyen ise bana bir kitapçık verip, saati saatine yiyip içtiğim herşeyi not almamı söyledi. İstediğim kiloya ulaşmak için haftada yarım ila bir kilo vererek 1,5-2 ayda yağlardan kurtulacağımı anlattı.

Sonra ne mi oldu? 5 gün geçince kliniğe tekrar gittim. Hem kan tahlili hem de cihazın kaydettiği verilerin sonucunu aldım. Ama beni en çok şaşırtan not aldığım yiyecekler oldu. Yazınca ne kadar düzensiz ve dengesiz yediğimi net görmüş oldum. En kötüsü çocukların tabağında kalanları ziyan olmasın diye yemem! Sanırım pek çok anne benim yaptığım hatayı yapıp, kalanları atıştırmakla kendine ekstra öğün yaratıyor.

Size tavsiyem bir hafta boyunca bir deftere ne yediğinizi ve ne içtiğinizi not edin. Sonunda gördüğünüze inanamayacaksınız. Fazlalık kilonuz ne kadar olursa olsun, doktora ve diyetisyene danışın. Şahsınıza özel diyet uygulayın. Hoş bir görünüme kavuşmak isterken sağlığınızdan olmayın.

Sağlıkla kalın.