Fransa İzmir Fahri Konsolosluğu binasında faaliyet gösteren Arkas Sanat Merkezi ile İzmir Fransız Kültür Merkezi, eş zamanlı olarak aynı başlıkta bir sergiye ve bir enstalasyona ev sahipliği yapıyor. “Binbir Gece” ortak başlığı, Binbir Gece Masalları’na atıfta bulunuyor.  

Ortadoğu kökenli Binbir Gece Masalları’ndaki hikâyeler, Bağdat’ın önemli bir kozmopolit şehir olduğu ve Arap kültürünün ticari hayat sayesinde özellikle diğer Doğu kültürleriyle harmanlandığı 8. Yüzyılda, halk öyküleri olarak ortaya çıkmış. Sözle aktarılan bu öyküler, daha sonra tek bir eserde derlenmiş. Bugün neredeyse tüm dillerde yayınlanmış olan eser, evrensel bir kültür mirası.

Eserdeki tüm masallar, Şehrazad tarafından Fars diyarının Kralı Şehriyar’a anlatılmıştır. Eşinin sadakatsizliğine uğrayan Kral, onu öldürtür ve ardından her geceyi başka bir kadınla geçirip, gün doğmadan onu da katleder. Öldürülmekten kurtulmanın bir yolunu arayan tatlı dilli Şehrazad ise, Kral’a her gece bir masal anlatır, ancak masalların sonunu söylemez. Merakına yenilen Kral da, Şehrazad’ın öldürülmesini sürekli erteler. Şehrazad’ın aralarında Sinbad, Alâaddin, Ali Baba ve Kırk Haramiler gibi türünün başlıca örneklerinin de bulunduğu masallar anlattığı 1001 gecenin sonunda, Kral’ın kadınlara duyduğu hınç geçer ve bu masallar sayesinde Şehrazad’ın ve krallıktaki diğer kadınların hayatı kurtulmuş olur.

Hikâye anlatıcılığı tarihindeki en güçlü ve en etkileyici kurmaca yapıtlardan olan Binbir Gece Masalları, yüzyıllardır insanların hayal gücünü tetikliyor. Bu masallar, “çerçeve öykü” tekniğinin, yani öykü içinde öykü anlatmanın bilinen en eski örneğini oluşturması itibariyle de dünya edebiyatında büyük bir etkiye sahip.  

Eserin yabancı bir dile ilk çevirisi Türkçe’ye, 15. Yüzyılda yapılmış. Bir Avrupa dilindeki ilk baskısı ise Oryantalist yazar, akademisyen ve seyyah Antoine Galland’ın 1704’te yaptığı Fransızca çeviri. Ege Bölgesi ve İzmir’i çok iyi tanıyan Galland, 1678’deki İzmir seyahatinin ardından günlüklerinde İzmir’den bahsetmiş ve şehrin 1688’de meydana gelen büyük deprem öncesindeki halini kayıtlara geçirmiş.
 
Galland’ın büyük bir başarı elde eden çevirisi, Avrupa’da “Turquerie” olarak adlandırılan Türk modasının yayılmasına da neden olmuş. Batı, Türk yapımı ürünlere, Türk sanatına, mimarisine, giyim-kuşamına, mutfağına giderek büyüyen bir ilgi göstermeye başlamış.

Binbir Gece Masalları, geçmişten günümüze tiyatro, opera, bale ve sinema gibi sanat dallarının ilham kaynağı olmuş. Arkas Sanat Merkezi’ndeki sergi de, bu masalların yazıldığı dönemden bugüne Doğu tarihine tanıklık etmemizi sağlıyor.

Sergi için, 19. Yüzyılda inşa edilmiş, döneminin en güzel yapılarından biri olan binanın içinde geceyi andıran, masalsı ve sihirli bir atmosfer yaratılmış. Sergide, farklı dönemlerde hayata geçirilmiş, saray ihtişamını ve Doğu kültürünü yansıtan Oryantalist resimler, heykeller, halılar ve dekoratif objeler, masalların etkisi altında hazırlanan görkemli opera ve bale kostümleri, aksesuarlar, kostüm eskizleri, lif sanatçısı Sühandan Özay Demirkan’ın ve cam sanatçısı Felekşan Onar’ın enstalasyonları izleyiciyle buluşuyor. Eserlerin bir bölümü, Fransa’nın önemli opera, müze ve kütüphanelerinden getirilmiş.   

Julien Salaud’un Fransız Kültür Merkezi’ndeki enstalasyonu ise, İzmir için özel olarak tasarlanmış. Eser, Salaud’un ilginç tekniğiyle, onlarca kilometrelik iplik ve binlerce vida kullanılarak oluşturulmuş. Sanatçı ile Ege ve Dokuz Eylül Üniversiteleri öğrencilerinden oluşan altı kişilik bir ekibin yaklaşık 100 saatlik çalışmasıyla yaratılmış.

Salaud’un ince bir işçilik ve büyük bir emekle Fransız Kültür Merkezi’nin sergi salonunun duvarlarına yerleştirdiği enstalasyonu, izleyiciyi fantastik bir dünyaya çekiyor. Karanlık salona adım atar atmaz âdeta ayaklarımız yerden kesiliyor; gece gökyüzünde parıldayan, ipliklerle örülmüş tavus kuşu, Hitit Güneşi, cami gibi figürleri seyrederek hayallere dalıyoruz.

Bizleri masalların büyülü dünyasına, Doğu’nun ışıltısına götüren sergi ve enstalasyon, 30 Aralık’a kadar görülebilir.