21. yüzyıl; henüz ilk çeyreğine ulaşmadan, şimdiden büyük teknolojik ve iletişim devrimlerine tanıklık ediyor. Tüm bu gelişmelerin, etkileşimi olumlu yönde insancıl çerçevede olgunlaştırmasını umarken, dünyanın her coğrafyasında gerilimler, savaş çığlıkları haber bültenlerinin ilk sıralarını dolduruyor. Bu durum iç siyasete de yansıyor, sokaklara da, evlerimizin içine de. Son 100 yılda, insanların kendilerini en rahat ifade edebildikleri alanlar olan spor sahaları da bundan nasibini alıyor elbette. Nasıl ki siyasette ötekileştirmek prim yapıyor, spor sahalarında da, kuruluş gayeleri ahlak, erdem, dostluk olan kulüpler ve üyeleri diğer kulüpleri düşman algılıyorlar. Bu düşmanca duygular, saha içi ve dışında küskünlüklere, öfkeye ve şiddete zemin hazırlıyor.

Bugünlerde acıdır ki, dostluğa taraf olabilmek cesaret işi. Dostça bir eylem yapmak istediğinizde en yakınınızdaki kardeşinizden, en uzakta sizi tanımayan kişiye kadar herkes temkinli davranmak zorunda kalıyor. Yöneticiler, siyasetçiler bunu tersine çevirme gayreti yerine, bu düşmanlık rüzgarından kaçmak için kapalı kapılar ardına saklanıyorlar. Düşmanca tutum gösteren kişilerin şerrinden uzak durmak için bu kişilere yersiz primler veriliyor. Nasıl ki mecliste en ağzı köpük içinde hakaretler eden siyasetçinin önünde kapılar açılıyor, makamlar sunuluyorsa, günlük hayatta da bu tarz tutum içinde olan kişiler ödüllendiriliyor ve bu aymaz tutumlar pekiştiriliyor.

Altay Sosyal Dayanışma Derneği olarak defalarca, her türlü platformda yinelediğimiz misyonu burada da şahsım adına yinelemek istiyorum. Kardeşlik, barış, dostluk sağlamada spor sadece araç olmalıdır. Bu kavramlar sporun hedefi olmalıdır. Bu çerçevede cuma günü düzenlediğimiz organizasyon dostluğa taraf olmaya cesaret edebilenlerin buluşma günüydü. 1967 yılında iki İzmir takımının oynadığı finalin 50. yılındaki buluşma duygusal anlara sahne oldu. Dostlukların hala sımsıcak olduğu gözlenen Altay ve Göztepeli efsane oyuncular dün kazandıkları kupayla bizlere yol göstermişken, bugünkü kucaklaşmaları da yarınlara örnek oluşturmuştur. Herbiri 70 yaşını aşmış, yitirdiklerimizin de olduğu iki ekibin birikimlerini göz ardı etmemek gerekir. Bu dostluk ortamının, tribündeki genç öğrenciden, kulüp yöneticilerine, oradan da şehri yöneten ve ülkenin geleceğine imza koyacak siyasi yöneticilere yol göstermesi gerektiğine inanıyorum.

Yüce önder Atatürk 'Yurtta Barış, Dünyada Barış' diyerek aslında izlememiz gereken yolu çok önceden bize aydınlatmıştı. Bugün dünyanın herbir yerini saran düşmanlık tohumlarını ancak bu vizyon temizleyebilir. Türkiye'de Atatürk'ü en iyi ifade eden kişilerden biri olan, Altay eski Başkanı Hanri Benazus'u Altay Sosyal Dayanışma Derneği'nde 26 Aralık Salı günü saat 18.00de misafir etmek ve 'Neden Atatürk' başlıklı söyleşisine ev sahipliği yapmak, bizlerin dostluğa taraf olmadaki kararlılığının yeni bir adımıdır. Bu özel günde dostluğa, barışa taraf olabilmeye cesaret edebilecek tüm dostlarımızı bu etkinliğe davet etmek isterim.