Gamze Geçer- Türkiye'nin gelişebilmesi, kalkınabilmesi için mutlaka yatırım yapması, katma değeri yüksek ürünleri üretmesi ve dünya pazarlarına satması, yani ihracat yapması gerekiyor. Yani üretileni ihraç etmek, özellikle de dış pazarlarda tüketicilere ulaştırmak, üretmek kadar, hatta daha büyük önem taşıyor. İşte bu noktada önemli bir sorun ortaya çıkıyor: Finansman. Hele KOBİ ölçekli firmalar, bu sorunu çok daha fazla yaşıyor. Ancak ekonomide bu kadar ağırlıklı konuma sahip olan KOBİ'lerin finansman sağlamalarında zorluk yaşamaları, genel ekonomi ve ihracat için büyük bir engel oluşturuyor. İşte bu noktada KOBİ'lerin, ihracatçıların bir bankası var. Türk Eximbank, işi sadece ihracatı, ihracatçıları tüm yönleriyle desteklemek olan Türk Eximbank Genel Müdürü Adnan Yıldırım, ile kur olaylarının ihracatçıya etkilerini ile desteklerini, A'dan Z'ye  Eximbank'ı değerlendirip konuştuk.

 -Eximbank geleneksel bankacılık yapmıyor. Yani mevduat toplamıyor, yatırım bankacılığı inişi de yapmıyor. Eximbank'ın faaliyetleri hakkında kısaca bilgi verir misiniz? Eximbank'ı mevduat ve yatırım/kalkınma bankalarından ayıran fark nedir? Eximbank, hangi fonksiyonları görüyor?

Ülkemizde kalkınma ve yatırım bankaları grubunda faaliyet gösteren Türk Eximbank, aynı zamanda Türkiye'nin tek resmi destekli ihracat kredi kuruluşu. Bu çerçevede, Eximbank, 30 yıldır ihracatçılarımıza, döviz kazandırıcı hizmet firmalarımıza ve yurt dışında faaliyet gösteren müteahhitlerimize nakdi kredi ve ihracat kredi sigortası olanaklarının tek noktadan (one-stop shop) sunuyor. Dünya ticaretinde korumacı eğilimlerin arttığı bu gibi dönemlerde ihracatçılara sürdürülebilir finansman olanakları sunan, ihracatın çeşitlendirilmesi ve katma değerinin artırılması için çalışan Türk Eximbank gibi kuruluşlarının önemi daha da artıyor. Türk Eximbank yurt içi krediler, alıcı/tedarikçi kredileri ve ihracat kredi sigortası desteği olmak üzere üç ana faaliyet alanı kapsamında 28 farklı program ile finansman hizmeti sunuyor.

İhracatçı, kur hareketini düşünmesin

-Kur olaylarının hareketliliğini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Biz Eximbank olarak ihracatçılarımızın kurla ve kur hareketleriyle ilgilenmesini istemiyoruz. Bunun için daha önce opsiyon işlemlerini yapıyor idik. İhracatçılarımız bakımından her zaman şunu söylüyoruz, 'Döviz gelirinize göre ve döviz geliriniz kadar borçlanın.' Bir de, 'Türk Eximbank'ın kar amacı gütmeyen kur riskini önleme enstrümanlarını kullanın' diyoruz. Biz bu ürünlerimizi ihtiyaca göre gün geçtikçe yeniden devralıyoruz. O yüzden kur hareketlerine ihracatçılarımızın düşünmesine hiç gerek yok.

-Kurun yükselmesinin ihracata etkisi nasıl oldu?

Ben hep aynı şeyi söylüyorum. Kurların değişimi ihracatçı üzerinde etkisi olmamalı. İhracatçının geliri yabancı para cinsinden ve o yabancı parayı kur riskine karşı koruduğu ve ona göre borçlandığı sürece ihracatçılarımız bu kur hareketlerinden zarar görmez hem ülkemiz zarar görmez. Türk Eximbank olarak hem ihracatçılara hem de ülkenin zarar görmemesi adına özel özen gösteriyoruz. İhracatçılar finansçı değildir. O nedenle kur hareketlerinden para kazanma veya kaybetme peşinde olamamalılar.

-Destekleme konusunda sıkıntılarınız var mı?

Zaman zaman merkez bankamız kur sabitlemesi yapıyor. Bunu da geçtiğimiz 2 yıl içinde 3 defa yaptı. İhracatçılarımız ayrıca onu da takip edebilirler. Ama biz dediğim gibi her zaman ihracatçılarımızı kur riski yaşamaması için enstrümanlarımızı devreye aldık. Onları da ihracatçılarımıza sunduk.

İstedikleri dövizden kredi açıyoruz

-Kur politikasından zora giren şirketler var mı?

Bizim ihracatçılarımızla olan ilişkilerimizde onlara istedikleri cinsten döviz kredisi kullandırıyoruz. Onlarda ihracat ve döviz geliri oluştukça vadesinde bize kapatma yapıyorlar. O nedenle ihracatçılarımızda kur olayında sorunlar yaşamıyoruz. Döviz hareketlerinde de böyle bir sorun yok. Ama onun dışındaki sektörlerdeki şirketler Eximbank'ın ilgi alanına girmiyor.

-Uluslararası şirketlerle ilişkiler nasıl devam ediyor?

Belki en yoğun günlerdeyiz. Yurtdışından önemli ölçüde kaynak sağladık. Hele hele bu kaynaklar ile birlikte aynı zamanda maliyetlerimizi düşürdük. İhracatçılara verdiğimiz kredilerinde faizini düşürdük. 2017başından beri yaklaşık 20 aydır, ne Türk lirası ne döviz kredilerinde faiz arttırmadık. Üstelik geçtiğimiz Ağustos içinde faizlerimizi düşürdük. O açıdan bizim uluslararası ilişkilerde fonlama çalışmalarımız çok başarılı oldu. Diğer Exim'lerle ilişkilerimizi ortak finansmanı artıracak ve finans maliyetini düşürecek şekilde geliştiriyoruz. Buna yeni ülkeler de ekledik. Fransa, Japonya, Belçika ve İtalya anlaşmalarını imzaladık. Önümüzdeki dönemde Danimarka ve Kanada'yı da bu anlaşma kapsamına alacağız. Onlar bizim daha çok kendi diplomasi ilişkilerimizle şekilleniyor. Bir de bizim ihracatçılarımızda en çok çalışma potansiyeli olan ülkelerimiz. Aynı şekilde İngiltere ile de bu anlaşmayı yeniledik.

Yeni kredi programları

-Her ürüne özel destekleme sağlıyor musunuz?

Her ürüne göre özel pozisyon almıyoruz. Ama ihracat öncesi ve sonrası programlarımız var. Mevcut kredi programlarımıza ilave olarak biz yeni kredi programları ekliyoruz. Orta ve uzun vadeli olmak üzere 6 yıla kadar işletme kredileri, 10 yıla kadar yatırım kredileri ve özel programlar sunuyoruz. Geçtiğimiz haziran ve temmuz aylarında, ayrıca ilave ve teminat mektubu programları sunduk. Pilot olarak anlaşmalar yaptık. Ayrıca ihracatçılarımızı önemli ölçüde brokratik işlemlerde elektronik ortamlarda kolaylaştırdık. Önümüzdeki aylarda bunlarda devam edeceğiz. Özellikle bir sektörde değil. Bizim devamlı sekteye uğramayan destek programlarımız kısa, orta ve uzun vadeli programlar hazırlıyoruz. Pilot uygulamayı teminat mektubu uygulamasında, Türk Ekonomi Bankası ile başlattık. Umuyorum zamanla bunu diğer bankalarınızla yaygınlaştıracağız.

-Türk ürünleri uluslararası piyasalardaki kendine yer bulabiliyor mu?

Evet fazlasıyla buluyor. Türkiye'nin ihracatı sürekli olarak devam ediyor. Eximbank olarak ihracatı hem kredilerle hem de yurtdışı kredilerinde de destekliyoruz. Bu diğer ülkelere kredi verme şeklinde olduğu gibi diğer ülkelerdeki alıcı şirketleri kredilendirme şeklinde de oluyor. Ayrıca uzun vadeli ve en cazip program olarak marka kredilerimiz var. Onun dışında geçtiğimiz Mayıs içerisinde Londra'da yurtdışından alıcılarla bir toplantı yaptık. Türkiye'den daha çok mal almaları için Eximbank'ın alıcı kredileri programlarının tanıtımını yaptık. Aynı şekilde bu toplantıyı önümüzdeki ayda Almanya Frankurt'ta ve diğer önemli pazarlarımızın önemli kentlerinde yapacağız.

-Pazar alanları belirlenmesinde en önemli etken nedir?

O ülkelerde yapılan ihracat rakamları var. Yapılan ve beklenilen ticaret var. Firma sayıları var. Bunlar en belirleyici etkenler.

Hedef pazarlar

-2019 yılında bu ülkelerde değişim olacak mı?

Tabi yeni hedef pazarlarımız var. Mevcut hedef pazarlarımızda Avrupa pazarında ve sırasıyla kendi coğrafyamızda ve diğer hedeflenen, Amerika, Hindistan, Çin ve Rusya pazarında daha iddialı büyüme hedefleri var. Biz de Eximbank olarak bunları takip ediyoruz. Eximbank politikaları bir yandan hükümet politikalarının bir tamamlayıcısı olarak finansal tamamlayıcı olarak devreye giriyor.

-Diplomasi, ülkelerle ihracatı ne denli etkiliyor?

Tabi iş ve proje yapanları etkileyebilir. Onlar tabi ne kadar etkilenirse dolayısıyla bizim ilişkilerimizde o denli etkilenir. Geçmişte çok büyük proje yaptığımız ülkeler vardı. Umuyorum ki o ülkelerde siyasi ortam veya huzur ortamı tekrar sağlanır ve Türkiye'nin önemli ticaret yaptığı ülkelerle projeler yapması meydana gelir.

-İlk 7 ayda Eximbank ihracatçıya yüzde kaç destek sağladı?

2018 yılı için destek artışı hedefimiz yüzde 17 idi. İlk 7 ayda da bunu sağlayabileceğimizi görüyoruz. Yüzde 10, civarında destek artışı sağladık. İkinci yarıda bizim artışımız zaten geleneksel olarak birinci yarıya göre biraz daha fazla oluyor. Hedefimiz olan 46 milyar doları yakalayacağız. Ticarette, ihracatta, işlemlerde özellikle sigorta işlemleri ve diğer garanti işlemler 2. yarıda biraz daha fazla oluyor.

 -İhracatçıları nasıl destekliyorsunuz, nasıl finanse ediyorsunuz?

Yurt içi kredi programları ile, ihracatçılarımızın ve döviz kazandırıcı hizmet firmalarımızın üretim sürecindeki kısa ve orta-uzun vadeli finansman ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Özellikle orta-uzun vadeli krediler kapsamında, ülkemizin ihracat kapasitesinin artırılmasına katkı sağlamak amacıyla yatırım kredileri de kullandırılıyor. Bu kapsamdaki kredi programları vade, faiz oranı ve firmanın KOBİ olup olmamasına göre farklılıklar gösteriyor. Böylelikle ihtiyaca göre ürün sunulmasını amaçlıyoruz. Satış sürecinde ihracatçılarımızı rahatlatmak için ise alıcıların finansman ihtiyaçlarını karşılıyoruz. Böylece alıcıların kendi ülkelerindeki finansman koşullarına olan bağımlılıklarını azaltıyoruz. Bizim firmalarımızın ihracatlarını kolaylaştırmak ve istikrara kavuşturulmasını amaçlıyoruz. Alıcı kredisi niteliğindeki 'Uluslararası Proje Kredileri' ve 'Uluslararası Ticaretin Finansmanı' programları kapsamında Türkiye'de yerleşik firmalar tarafından ihracatı gerçekleştirilecek dayanıklı ve dayanıksız tüketim malları ihracatını iki yıla kadar, sermaye malı ihracatı ve yurtdışında üstlenilen projeleri ise on yıla kadar vadeli kredilerle destekliyoruz.

-İhracat, Türkiye için çok önemli. Ancak uluslararası pazarlara Türk malını satarken belirli riskler de söz konusu. Alacağı tahsil edememek ve başka bazı riskler ortaya çıkabiliyor. Eximbank olarak bu riskleri azaltmak amacıyla bir çalışmanız var mı?

Sermaye mal ihracatçılarının gelişmiş ülkelerdeki alıcılarına rekabetçi alıcı kredileri ile satış yapmalarının önündeki en önemli engel olan 'yüksek faiz sorununu' ortadan kaldırdık. Gelirleri döviz cinsinden olan bir firma, eğer maliyet koşulları da uygunsa döviz cinsinden borçlanabilir. ama gelirleri TL cinsinden olan bir firma, kesinlikle döviz cinsinden borçlanmasın. Nasıl ihracat yapılacağını bilmeyen firmalarımıza ihracatın finansmanı konusunda yardımcı oluyoruz. Genel müdürlüğümüzde ve Türkiye'de ihracatta önde gelen illerdeki şubelerimizde ve irtibat ofislerimizde ihracatçılarımıza her türlü desteği veriyoruz. 2023 vizyonu çerçevesinde ihracatçılarımıza desteklerimizi artırarak sürdüreceğiz. Hem mevcut ürünlerimizin kapsamını genişleteceğiz hem de yeni programlar geliştirerek ihracatçımızı destekleyeceğiz.

Özellikle Afrika ve Güney Amerika yeni pazarlar olarak büyük önem taşıyor. Bu pazarlara yönelik çalışmalarınız var mı?

Afrika ve Güney Amerika ülkelerine yönelik olarak ihracatçı firmalarımızın artan talepleri göz önüne alarak sigorta programları çerçevesinde ihracatçılarımıza sağladığımız desteğin artırılması için çalışmalarımızı devam ettiriyoruz. Her iki bölgedeki ülkelerle ilgili en önemli sorun siyasi belirsizlikler ve az gelişmiş ekonomik yapılar nedeniyle ülke risklerinin oldukça yüksek olması. İhracatçılarımızın pazar payı ve rekabet gücü kazanması için Ekonomi Bakanlığı tarafından bölge ülkeleri için sağlanan gerek kaynak gerekse enformasyon desteğiyle birlikte Bankamız sigorta programları kapsamında ihracatçılarımıza sigorta desteğini arttırdık. Önümüzdeki süreçte de aynı şekilde desteğimizi arttırmaya devam etmeyi hedefliyoruz. Alıcı kredisi niteliğindeki uluslararası kredi programlarımız kapsamında Türk müteahhitlik firmalarının Afrika'da üstlendikleri projeler için finansman desteği sağlıyoruz. Böylece bir yandan müteahhitlerimizin yurt dışında iş üstlenmesine imkan tanırken, diğer yandan Afrika'da Türk firmalarının ve yaptıkları işlerin kalitesi ve bilinirliğini de artırıyoruz. Bu da gerek taahhüt işleri, gerekse mal ve hizmet ihracatı açısından Türkiye'nin bu pazarlarda önünü açıyor. Bu tür pazarlara yönelik desteklerimizin arttırılması amacıyla yaptığımız bir çalışma ise ödeme güçlüğü yaşayan ülkelerde müteahhitlerimizin gerçekleştireceği projelere karşılık borçlu ülkelerden, nakdi ödeme yerine, ihtiyacımız olan emtianın, maden ya da başka bir ürünün alınması sureti ile borcun kapatılmasını hedefleyen 'emtia bazlı finansman modeli' üzerine. Halihazırda, Afrika ve Orta Asya'da yer alan 8 ülke hedef ülke olarak belirlendi. Bu ülkelerin Türkiye ile ticari ilişkilerinin, rezervlerinin ve ne tür projelerin desteklenebileceğinin belirlenmesine yönelik çalışma ve toplantılar Ekonomi Bakanlığı ve diğer paydaşlarımız ile birlikte sürdürülüyor. 2018 yılında bu kapsamda en azından bir ülke ile pilot çalışma olarak işlem yapmaya başlayabileceğimizi düşünüyorum.

Dolar kurunun yükselmesi ile yaşanan sorunlar neler? Doların bu denli hareketli olmasının tehlikelerini uzun ve kısa vadede ne gibi sonuçlar doğuracağını düşünüyorsunuz?

Önümüzdeki dönem, gelişmiş ülke merkez bankalarının parasal genişlemeden, parasal sıkılaştırmaya geçtiği dönem olarak karşımıza çıkmakta. ABD Merkez Bankası FED'in faiz artırımları, Avrupa Merkez Bankası'nın varlık alımlarının sonlandırılması gibi örneklendirebileceğimiz bu süreçte, bir yandan da ticaret savaşlarının gündeme gelmesi elbette bizim gibi gelişmekte olan ülkeleri olumsuz yönde etkilemekte. Bu ekonomik çerçevede, TL'deki değer kaybının Türkiye ekonomisine özellikle döviz borçluluğu, enflasyon ve beklentiler üzerinden olumsuz etkisi olduğunu söyleyebiliriz.
Son verilere göre finansal kesim dışındaki kuruluşların, yani reel sektörün döviz varlık ve yükümlülükleri arasındaki farkı gösteren net döviz pozisyonu 217,26 milyar dolar açık vermiştir. Uzun dönemdeki döviz borçları için şirketlerin forward, opsiyon gibi finansal riskten korunma (hedge) araçlarını kullanmaları faydalı olacaktır. Aksi takdirde hem kur hem de faiz artışının etkisiyle yüksek borçluluğu olan şirketler borçlarının geri ödemesinde zorluklarla karşılaşabilir. Özel sektörün yaşayabileceği bu zorluklarla nedeniyle bankacılık sisteminin takibe düşen kredi miktarı artırabilir. Bununla birlikte reel sektörün kısa vadedeki net döviz pozisyonun 6,49 milyar dolar fazla vermesi ise kurlarda istikrarsızlığın yüksek olduğu bu dönemde olumlu bir gelişme olarak değerlendirilmektedir.
Enflasyon açısından baktığımızda ise döviz kuru gelişmeleri kaynaklı olarak yükselen maliyetlerin yakın dönemde yurt içi üretici fiyatları üzerinden tüketici fiyatları enflasyonuna yansıyacağını beklemekteyiz. Halihazırda, üretici fiyatları ile tüketici fiyatları arasındaki makasın giderek açılıyor olması fiyat artışlarına ilişkin yükün 'şimdilik' üretici tarafından omuzlandığına işaret etmekte. Buna ek olarak, TCMB'nin yapmış olduğu çalışmaya göre Türk lirasının döviz kuru sepetine karşı yüzde 10 değer kaybetmesi enflasyonda ilk yılsonunda 1,6 puanlık artışa neden olmaktadır.
Bunların dışında kurun yükselişinin beklentiler üzerinde de bozulma etkisi olabilmektedir. Döviz kuru oynaklığı ekonomik faaliyetlerdeki stabilite ve güvenilirlik açısından bir gösterge olarak ele alındığı için de ayrıca önem taşımakta. Kurdaki dalgalanma sonucu ortaya çıkan finansal istikrarsızlık ise özel sektörün yatırım kararlarında ertelemeye yol açabilmekte.


Cari işlemler dengesizliği

Dolar kurunun artışındaki artıları ve eksilerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

TL'nin Dolar ve Euro karşısında değer kaybetmesinin ihracat kanalında rekabet gücümüzü artırarak olumlu etkide bulunabileceği dile getirilmekte. Ancak, dövizde yaşanan artış ara malı ithalatı ve emtia fiyatlarındaki etkisiyle özellikle de enerji ithalatımız dikkat alındığında cari işlemler dengesini olumsuz yönde etkilemekte.