Suriye'deki IŞİD vahşeti sürüyor. Kobani'ye sızan IŞİD'le çatışmalar başladı. Çatışmalar nedeniyle 152 kişinin hayatını kaybetti, 400'den fazla sivilinde yaralandığı belirtildi. IŞİD'in kadın, çocuk, erkek ayrımı yapmadan önüne çıkan herkesi katlettiği öğrenildi. Saldırılardan kurtulanlar ise yaşadıkları dehşeti anlattı. Saldırıda eşini kaybeden 65 yaşındaki Şahap Cüneyt, IŞİD'den kurtulmak için damdan atladıklarını ancak eşinin bu sırada başından vurulduğunu söylerken, 17 yaşındaki Suzan Hamo ise, "Kurşunlardan kurtuldum, ancak sol kolum ve kalçam yandı" şeklinde konuştu.

Suriye’nin Türkiye sınırındaki Kürt kenti Kobani’ye çarşamba sabahı sızan IŞİD militanlarının bomba yüklü araçları patlatılmasıyla başlayan çatışmalar dün de devam etti. Kent merkezinde değişik noktalarda yaşanan çatışmalar Mürşitpınar sınır kapısından da görülebiliyor. Eski Miştenur okulu ve kültür merkezi çevresindeki dört noktada IŞİD grupları YPG güçleri tarafından çembere alındı. IŞİD’in, sığındığı binalarda çok sayıda sivili rehin tutması nedeniyle YPG operasyonları çok dikkatli ve dolayısıyla yavaş ilerliyor. IŞİD saldırısında 152 kişinin hayatını kaybettiği, 400’den fazla sivilin yaralandığı kaydedilirken; IŞİD’in kadın -erkek, çocuk -yaşlı ayrımı yapmadan, karşısına çıkan tüm sivilleri katlettiği ortaya çıktı.

Bir köyde 26 kişi öldü

Yerel kaynaklar IŞİD saldırılarından en çok köylerin etkilendiğini belirtiyor. Kentin güneybatısındaki Berxbatan Köyü’ne yapılan saldırı sonucu çoğunluğu kadın ve çocuklardan oluşan 26 kişinin yaşamını yitirdiği tespit edildi. IŞİD’in Berxbatan köyündeki katliamından sağ kurtulan 65 yaşındaki Şahap Cüneyt, saldırıda eşini kaybettiğini söyleyerek yaşadıklarını şöyle anlatıyor:

"Bunlar DAİŞ diye bağırdım"

“Uzun bir süredir köyümüzün çevresinde bir çatışma yaşanmadığı için halk köye geri dönmüştü. Çarşamba gecesi saat 2 buçukta sahura kalktık. Sahurumuzu yaparken bir araç konvoyunun köye geldiğini gördük. Biz gelenlerin YPG’li olduklarını sanıyorduk. Bir saat sonra evin yakınında iki kişinin kendi aralarında konuştuğunu gördüm. Hangi dilde konuştuklarını anlamadım. Beni fark edince silahlarına sarıldılar. Ben de IŞİD üyesi olduklarını anladım. Köy halkını uyarmak için, ‘Bunlar DAİŞ’ diye bağırdım. O anda bahçemize girip evimizi taramaya başladılar. Evin damına çıktık. Kaçmamızın tek yolu damdan atlamaktı. Kızım damdan aşağı atladı. O sırada iki kolu da kırıldı. Karım da damdan atlamaya çalıştı, ancak kafasına bir kurşunun isabet etmesiyle orada hayatını kaybetti. Ben de ayağımdan yaralandım. Gece karanlığında sürünerek köyden uzaklaştık. Daha sonra YPG’liler bizi Kobani’ye getirdi.”


"Bizi diri diri yakmak istediler"

IŞİD’lilerin köylerine saldırmaya başladığında uyuduklarını ve evlerinin ateşe verildiğini söyleyen 17 yaşındaki Suzan Hamo ise unları anlatıyor:
“IŞİD köyümüze geldiğinde uyuyorduk. Ancak bir ara evimizin çevresinde bir takım sesler gelince uyandım. Durumu anlamaya çalışırken silah sesleri duydum. Pencereden dışarı bakınca YPG üniforması giyen iki kişinin evimizi ateşe verdiğini gördüm. Kendimizi dışarı attık. Ancak üzerimize ateş atılınca tekrar eve girmek zorunda kaldım. Kurşunlardan kurtuldum, ancak sol kolum ve kalçam yandı.”

123 kişi defnedildi

Bu arada Kobani kent merkezinde kendilerini güvende hissetmeyen sivil halkın bir kısmı Türkiye sınırına akın etti. Ancak kadın ve çocukların da bulunduğu bu siviller Türkiye’ye alınmayınca geceyi sınırda geçirmek zorunda kaldı.

Öte yandan saldırılarda hayatını kaybeden 152 kişiden 120’si Kobani’de, üçü de Suruç’ta defnedildi. (Radikal)