Emek şöyle tanımlanmış Lugat365'de; "bir işin yapılması için harcanan beden ve kafa gücü. Zahmetli çalışma. Türkçe kökenli olan kelime zahmet, acı ve eziyet manalarına gelen emgek kelimesinden evrilmiştir".
1 Mayıs. Emek ve Dayanışma Bayramı. Dayanışma olmazsa heba olur bunca zahmet, acı ve eziyet çünkü. Aynı zamanda baharın da bayramıdır 1 Mayıs. Gerçi artık bahar demeye şahit ister. Kimi yer halen karla kaplı. Kimi yere henüz yağdı kar. Çok değil. Geçen haftalarda Ankara'ya yakın Polatlı mevkiinde kar görünce şaşırdık. Ki aslında şaşmamak gerek. Ankara'ya kar yakışır. Yakışır da baharın ortasında değil elbet. Karın yakışmadığı güneyde Akdeniz'e, batıda Ege denizine yakın iller. Kış mevsiminde bile kar görmek zordur. Ancak buralarda bile kar vardı Nisanın son haftasına çeyrek kala.  Bir ara da öyle bir ısındı ki havalar doğa aldandı. Çiçekleri açıverdi ağaçların. Yağmur ve dolu alıp götürsün diye.

Eskiden böyle değildi. Kolay değişmezdi havalar. Nisan yağmurlarıyla hava bir açar bir kapardı. Kısa aralıklarla süren yağmurlardan doğa öyle bir nasiplenirdi ki meyve, sebzenin tadına doyum olmaz, çiftçinin yüzü bolluk ve bereketle gülerdi her hasat zamanı. Bu yıl ne kadar meyve yeriz belli değil. Çoğu çiçek meyveye dönüşemeden toprağa düştü.  Yazık oldu çiftçinin maddi, manevi emeğine. Heba oldu onca gayret ve birikim. Küresel iklim değişikliği vurdu çiftçiyi. Vurmasa şaşarım. Ani ısı değişmeleriyle kış ortasında yaz, yaz ortasında kış boşa değil. Her şey insan eliyle!
Tabiri caizse bu yıl da narenciyenin (turunçgiller) canına ot tıkandı. Narenciye emekçisinin de tabii. Salt küresel nedenlerle de değil. Rusya, yaşadığı ekonomik kriz nedeniyle, ülkemizden narenciye ithalatını durdurdu. Geçen yılın yağışsızlığı, bu yıllın selleri de eklenince ihracat krizine iki yıl doldu mal halen dalında. Çiftçinin canına tak etti bu durum. Henüz 8yaşında kesilen ağaçların en genci. Ürün dalında kaldı dedikleri kadar var.  Ağaçlar meyveleriyle birlikte yerle yeksan edildi. Kanal D haberde 56yıllık narenciye emekçisi şöyle ifade etti duygularını "600 dönümlük arazimden 24 bin ağacım kesildi, çocuklarımdan daha fazla emek harcadığım ağaçları kesmekten başka çarem kalmadı". 

Piyasaya bakınca durum farklı! Üreticiye sunulan fiyatla (25krş) market fiyatı (2TL) arasında uçurum var yıllardır. Narenciye fiyatları almış başını gidiyor. Bolluğa rağmen ucuzlamadı yani.  Yarın bir gün narenciye ithalatına başlanırsa kimse şaşırmasın. Kökü kurutulan birçok sebze ve meyveden sonra narenciyeye gelmiş demektir sıra. Bir zamanlar "yerli malı, yurdun malı" diyerek yemiş olsak da her şeyi. Üstelik ne hormonlu idiler ne de genetiği değiştirilmiş organizmalı (GDO). Dolayısıyla ne bu kadar çok şişman ötesi şişman insan vardı, ne de bu kadar çok diyabet hastası.

İnsanın dünyaya gelmesi emek! Zahmet, acı ve eziyetle var oluyor insanoğlu. Çocuk oluncaya kadar, olduktan sonra, gebelik, doğum, doğum sonrası dönemler; bebeklik, çocukluk, gençlik, yetişkinlik, yaşlılık da dahil,  insanın insana, insanın kendine verdiği emek tartışılmaz. Tartışılması gereken bunca gayretin arkasında neden durulamadığı! Menfaat olmasın sakın. Özellikle kişisel menfaatlerin ön planda tutulması! Emeğe saygısızlık menfaat hesabıyla eşdeğerdir. Dayanışma yoktur emeğe saygısızlıkta. Öyle ki zaman gelir insanoğlu kendi emeğini yok sayar komşudan gelecek kaz için. Dünyanın çivisi gevşediyse insanoğlu rayından çıktığındandır. Dünyanın dayanması mucize bu nankörlüğe!