TIR'lar yola çıktı, adı hakkında çeşitli söylentiler olan, İstanbul'da yeni yapılan havaalanına...

Bir ara orada, yapımındaki bir şirkette görevli olan emekli TRT Güreş Spikeri Hüsnü Kaftan arkadaşlarına, 'O havaalanı nerede biliyor musunuz?' diyerek, kentten ne kadar uzakta olduğunu anlatmaya çalışmıştı.
Yapımından bu yana çeşitli olumlu ve olumsuz yorumlarda bulunuldu.
Anımsadığım kadarıyla, bir mühendislik firması yer seçiminin hatalı olduğunu iddia etmişti.
Söylediği şuydu:
'Apronlar, pistler, hangarlar ve yolcu salonları çok önemli...
Bu yüzden altyapıya önem verilmeli...'
Sonra da yer seçimi ve yapılması gerekenleri anlatıyordu...
Yağıştan tutun da rüzgâra kadar her milimetrenin hesabının yapılmasını öneriyordu...
Herhalde uzmanlar bunları dikkate almışlardır.
Geçenlerde okudum.
İddia şuydu:
Yer seçimi yüzünden, her uçak havalanınca Bulgar hava sahasına girmek zorunda, bu yüzden Bulgarlara sürekli ödeme yapılacak!
Bu iddiayı da dikkate almadım...
Herhalde böylesine bir hatayı yapacak kadar aptal uzmanlarımız yoktur, diye...
Biz 'Zeki ve çalışkanız' diye övünmüyor muyuz?
Yöneticilerimizin ne kadar akıllı olduklarını da biliyoruz...
Yolcu için önemli olan nedir?
Rahat, huzurlu, güvenli ve hızlı yolculuk değil mi?
Bir ara yine iddiada bulunulmuştu.
'İstanbullu taksiciler yaşayacak!' diye...
Çünkü otobüs seferleri yeterli değil...
Yarımşar saat ara ile kalkacak İstanbul Büyükşehir Belediyesi şirketine ait otobüsler yeterli değil...
Özel şirketlere de izin verilmiyor!
Belli taksilere kalıyorsunuz...

ÜBER de yok!

Zaten ÜBER'in isim ve kullanım hakkını da bir yandaş aldı...
Yani yakında ona özel izin çıkabilir...
Bir saniyede, 'Ne demek Über muber!' denildi ve böylece lüks ve tarifesi belli yani aldatma olmayan sistem sıkı denetimler sonucu ortadan kalktı.
Zavallı şoförler ise meslektaşlarından yedikleri dayakla kaldılar...
Arada 'kim vurduya' giden turizm şirketlerinin şoförleri de olmuştu...
'TIR'lar yola çıktı!' dedim ya, onları karşılayan ise 3. Havalimanı inşaatında çalışan işçiler oldu....
Ama 'Hoş geldin!' demiyorlar, yolları kesiyorlardı...
Böyle güzel ve mutlu günde bunların yaptığı neydi...
AKP'li dostlara göre vatan hainiydiler...
Kıskançlık, fesatlık bile bunların bu tavırları karşısında basit bir kelime olarak kalırdı.
CHP'lilere ve sendikalara göre ise haklarını isteyen ve demokratik taleplerini ortaya koyanlardı bu işçiler...
Tabii ki polis ya da güvenlik güçleri verilen talimatı yerine getirdiler ve bunları yakalayıp nezarete attılar.
Müteahhit yani işveren de çoğunun işine son verdi...
Bunlar hangi firmada çalışıyor, işverenleri kim, neden böyle eyleme geçtiler ve gözaltına alındılar, işlerinden oldular!
Tam anlamıyla bilemiyoruz...
Çünkü trajları yani satışları dibe vuran anlı şanlı yandaş basından çıt yok!
Aslında önemli olan işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemleri...
Bunların yeterince ele alınması...
Zaman zaman gerekli tedbirler alınmadığı için çok insanımızı, işçimizi kaybettiğimiz de ortada...
Daha önceki gün TV'de izledim...
Ailesinin yanındaki çocuk tesadüfen duraklıyor ve o saniyede yandaki binadan büyük bir taş parçası ya da kalın taşlaşmış bir sıva yanıbaşına düşüyor.
Bir salise ve birkaç santim ile bu çocuk ölümden dönüyor...
Daha çok örneği var....
Yeterince tedbir alınmadığı için iş cinayetleri hızla devam ediyor.
Ve iddiaya göre;
Yapımı sürmekte olan 3. Havalimanı projesinde de onlarca işçi arkadaşımız hayatını kaybetmiş.
Bu ölümlere ve ağır çalışma koşullarına karşı direnen yüzlerce işçinin gözaltına alındığı haberi kamuoyuna yansıdı.
Ve bu nedenle CHP'liler şöyle diyor:
'En temel insan haklarını hiçe sayan uygulamaları ile bu proje, işçileri ilk gününden bu tarafa hayatları pahasına çok ağır risklerle ve çok düşük ücretlerle karşı karşıya bırakmıştır.
İşçi kardeşlerimizin kamuoyuna yansıyan talepleri ve bunların karşılanmıyor oluşu ülkemiz için hem bir utanç kaynağıdır hem de içinde bulunduğumuz ağır tabloyu açıkça ortaya koyan niteliktedir.
Bu taleplerin içerisinde yaşam hakkı, çalışma hakkı, seyahat özgürlüğü de dahil en temel haklar yer almakta ve sırf bu yüzden işçiler baskıya ve AKP iktidarının şiddetine maruz kalmaktadır.
Unutulmamalıdır ki AKP'nin iktidara geldiği 2002'den bu yana 21 bin işçi iş cinayetinde hayatını kaybetti.
Bunların ötesinde yer alan ve temel insani saygınlık ilkeleri gereğince lüks olarak kabul edilemeyecek talepleri ile işçilerin 21. yüzyılda karşı karşıya kaldıkları çalışma koşulları asla ve asla kabul edilemez. İnsan onuruna yaraşmayan koşullarıyla, kar hırsının esiri olmuş, hukuksuz ve etik dışı yöneticilerin cenderesinden işçi kardeşlerimizin acilen kurtarılması gereklidir.
Görevlerinin gereğini yerine getirmeyen ilgili bakanlıkların yetkililerinin hakkında soruşturma açılmalı, işçilerin yaşamlarını ve saygın yaşam koşullarını sağlamaktan uzak işçi düşmanı ilgili şirketlere çalışma yasağı getirilmeli ve işçilerin talepleri acilen hayata geçirilmelidir.'
Tabii ki bunlar CHP'nin iddiaları...
Bakalım yetkililer yanıt verecek mi?
Ya da kendileri açısından açıklama yapacak mı?

DİP EKSPRES

Bunlar lütuf değil

İşçiler şöyle diyor:
Maaşlarımız bankaya yatırılsın, elden verilmesin.
İşten atılan arkadaşlarımız geri dönsün.
6 aydır maaş alamayan işçiler başta olmak üzere eksik ödemelerin tamamlanması ve geçmişe dönük maaşların ödenmesi.
Servis sorunlarının çözülmesi ve serviste geçen sürenin mesai olarak verilmesi, yatakhanelerin ve banyoların düzenli temizlenmesi, tahtakurusu sorununun çözülmesi ve yatakların değişmesi.
İşçilere tedavi için gerekli sağlık malzemesinin revir tarafından sağlanması, işçi kıyafetlerinin verilmesi, işçilerin ve formenlerin aynı yemekhanede yemek yemesi ve bu taleplerin basın karşısında dile getirilerek tanınması.
Şunu da belirtelim:
İşçi sağlığı, iş güvenliği, günümüzde işçilerin temel haklarıdır.
Bu haklar lütuf değildir ve işçiler bu haklardan hiçbir koşul altında mahrum bırakılamaz.