Gökay Akgün-Elektronik sporun popülaritesi tüm dünyada giderek artıyor. Elbette Türkiye de, gençleri içine alan bu çemberin dışında değil. Ancak tam olarak içinde de değil! Geçtiğimiz günlerde Türkiye'yi İsveç'te temsil etme şansı yakalayan Yaren Cirit, vize sorunu yüzünden dünya çapındaki turnuvaya katılamadı. Ardından da oyuncusu olduğu Property Kadınlar Yetenek Takımı ile yolları ayrıldı. Yaren Cirit, seçtiği yolu, başardıklarını, yapmak istediklerini ve e-spor'da ileri gitmek için yapılması gerekenleri anlattı

Yaren Cirit, 20 yaşında ve Yaşar Üniversitesi Görsel İletişim Tasarımı Öğrencisi. Onu geçtiğimiz günlerde okulunun duyurduğu bir haberle tanıdık. Uzun yıllardır kendi imkanlarıyla e-spor oyunları oynayan ve uluslararası çapta yapılan turnuvalarda önemli başarılar elde eden genç sporcunun, İsveç'in Property Kadınlar Yetenek Takımı'yla anlaştığını öğrendik. Yani ülkemizde henüz bilinirliği artmayan bir alanda, üstelik ağırlıklı olarak erkeklerin oynadığını düşündüğümüz Counter-Strike: Global Offensive (CS:GO) oyununda öylesine bir fark yaratmıştı ki Yaren, İsveç'teki bir takımın dikkatini çekmiş ve onların kadrosuna katılmıştı. Bu söyleşi için haberin ardından harekete geçtik. Yaren Cirit'e nasıl başardığını, bundan sonrasının nasıl olacağını soracak, hem onu tanıyacaktık. Tanımayı başardık ama diğer konuda ne yazık ki hevesimiz kursağımızda kaldı! Biz, buluşmayı gerçekleştirinceye kadar aradan geçen kısa sürede Yaren Cirit'in kulübüyle yolları ayrıldı. Daha önce davet edildiği bir turnuvaya da vize sorunu yüzünden katılım gösteremediğini öğrendik! Gerisini genç sporcu anlatsın, buyurun...

Tam yeni takımınla ilgili bilgiler alacak, turnuvayı soracak, insanların göğsünün biraz daha kabarmasını sağlamaya çalışacaktım. Ne oldu?

Önce konuya hakim olmayanlar için izah etmekte yarar var. Oyunu internet bağlantısıyla çevrimiçi olarak oynuyoruz ve neredeyse her ülkeden diğer oyuncularla yarışıyoruz. Bunu söylememin nedeni, Türkiye'de ne yazık ki internet bağlantı hızının e-spor için yeterli kalitede olmaması. Bize göre çok daha iyi bağlantı kalitesine sahip oyuncularla karşılaşıyoruz ve buna rağmen, takım arkadaşlarımla birlikte dünya çapında bir turnuvaya katılma hakkı elde edecek puana ulaştık ve turnuvaya davet edildik. Fakat vize alamadığım için oraya gidemedim. Çünkü vize işlemleri sırasında bana yardımcı olması gereken yetkili, ne yazık ki gitme nedenimi pek akla yatkın bulmadı! Burada daha az kaliteli bağlantıya rağmen önüne geçtiğimiz oyuncularla, orada bir de eşit şartlarda karşılaşmak istiyordum ama olmadı.

Tabi takımın da zor durumda kaldı...

Zaten destek verebilecek bir takım bulmakta güçlük çekiyoruz. Kendi olanaklarımız çerçevesinde yapabildiğimiz kadar ileri gitmeye çalışıyoruz. Destekten kastım da, öyle maaş falan değil. Yurt dışında düzenlenen oyun fuarlarındaki turnuvalara katılabilmek için uçak bileti ve konaklama giderlerimizin karşılanması gerek. Çünkü o kadarına gücümüz yetmiyor. Avrupa'daki takımlar oyuncularına bu şartları sağlıyor. Bizde e-spor henüz gelişmediği ve yeteri kadar ilgi görmediği için böyle takımlar yok. İsveç'in Property takımından teklif alınca en azından destek alabileceğimi düşünüp mutlu olmuştum ama kısa süre önce onlar da sözleşmeyi feshettiler. Şimdi başka bir takım için görüşmeler yapıyorum.



Turnuvaya katılamamış olmanızla takımdan ayrılmanızın ilgisi var mı?

Hayır, bu nedenle sözleşmeyi feshettiklerini söylemek doğru olmaz. Kulübün 1 erkek ve 2 kadın takımı vardı. Tamamının masraflarını karşılayamayacaklarını düşünerek yolları ayırmaya karar verdiler. Bizim için oldukça kötü bir sürpriz oldu.

Türkiye'de size destek vermek isteyen herhangi bir firma olmadı mı? Mesela internet sağlayıcısı şirketlerden biri, onları çok da etkilemeyecek tutarda maddi destekle sponsorluk sağlayabilir.

Kesinlikle doğru. Zaten Avrupa ülkelerinde işler bu şekilde yürüyor. Bazı firmalar hitap ettikleri kitlelere daha kolay ulaşabilmek için başarılı oyunculara ve takımlara sponsor oluyor. Haliyle o oyuncu ve takımlar aldıkları destekle daha fazla başarı gösteriyor. Türkiye'de oyunu ve e-sporu pek tanıyan yok. Bu yüzden yerli sponsor bulabilmek için daha epey yolumuz var.

Elektronik sporda daha iyi olabilmek için oyun sırasında kullandığınız cihazların kalitesi de bağlantı kalitesi kadar önemli olsa gerek.

İşte desteğe tam da bu noktada ihtiyaç duyuyoruz. Oyunda daha iyi olabilmek için iyi bir monitöre, oyun oynamaya uygun bir mouse'a, güçlü işlemcisi olan bir bilgisayara, oyun için üretilen mikrofonlu kulaklığa ihtiyaç duyuyoruz. Ben, ailemden aldığım destekle gücüm yettiğince bunlara sahibim. Tabi, bir destekle daha iyilerini edinebilsem oyunda kat edebileceğim mesafe de doğru orantılı olarak yükselecek.

Fazla bilinmediği için, duymaya alışık olmadığımız için de öyle geliyor olabilir ama çok ilginç bir kariyerin başındasın. Belki de birkaç yıl sonra, ileride hangi mesleği yapacağı sorulduğunda 'Ben e-sporcu olacağım' diyen çocuklar olacak. Sizin hikayeniz nasıl başladı?

Ağabeyim sayesinde. O, bu oyunu oynamayı çok seviyor ve yıllardır başından kalkmıyor. Ben de yanına oturup onu seyrederdim. Sonra yavaş yavaş oynamaya başladım, o da yeteneğimi fark ederek beni teşvik etti. Oyunun içinde olduğu için yönlendirmeleriyle daha çabuk ilerledim ve oyunun bir tutkunu olmam fazla zaman almadı. Sonra da başarı gelmeye başladı.

Anneniz, babanız bu alanda başarı göstermenizi nasıl değerlendiriyor?

Elbette teknolojiyle bizim kadar ilgili olmadıkları için başta ilginç buldular. Ağabeyim uzun yıllardır oynadığı için onlara bahsetti, ne olduğunu anlattık ve desteklemeye başladılar. Artık onlar da oyunun içinde, maç günleri annem de benimle birlikte heyecanlanıyor, galip geldiğimiz zaman ilk ona haber veriyorum ve beraber seviniyoruz.

Bir yandan üniversite eğitimini sürdürürken bir yandan oyun tutkunuzdan vazgeçmiyorsunuz. İkisinden birinde aksama olmuyor mu?

Ben Görsel İletişim Tasarımı öğrencisiyim. Oyun tutkunu olmamla bağlantısı olan bir bölüm. Burada öğrendiklerimin beni geliştirdiğini hissediyorum ve ilgi alanıma yönelik bir bölümde öğrenci olduğum için keyifle eğitim görüyorum. Haliyle keyif aldığım okula da, oyuna da vakit ayırıyor, aradaki dengeyi sağlıyorum. Turnuva olduğunda ödev teslimim ya da dersim varsa okulum da bana anlayış gösteriyor. Hocallarımız daha toleranslı davranıyor. Bu konuda onlara da minnettarım.

Peki oyun tutkusu sosyal hayatınızı etkiliyor mu?

Ailelerde çocukları sürekli bilgisayarın başında oyun oynadığı için sanal bir dünyanın içine hapsolabilir ve soysal hayatla bağlarını git gide koparabilir diye bir düşünce ve buna bağlı olarak tedirginlik var. Haksız sayılmazlar ama bu herkese bu şekilde yansımayabilir. Benim aktif bir sosyal hayatım da var. Arkadaşlarımla buluşup vakit geçirmeyi seviyorum. Sadece onlarla geçireceğim zamanı doğal olarak okuluma ve idmanlarıma, maçlarıma göre ayarlıyorum.

Hepsini aynı anda götürebilecek dengeyi kurmak kolay değil. Acaba hayatınızın geri kalanında da bunu sağlayabilir misiniz?

Yaşayıp görmek lazım tabi ama ben başarabileceğimi düşünüyorum. Çünkü insan tutkularından vazgeçerse mutlu olamaz. Ben oyun oynamayı seviyorum ve oyuna hep zaman ayırmak istiyorum. Çalışan kadınlar, hatta anneler bile bize rakip oluyor. Onlar kısıtlı vakitlerine rağmen bunu yapabiliyorlarsa elbette ben de kurduğum denge düzenini oluşacak şartlara göre yenidm ayarlayabilirim ve oyun oynamaya devam edebilirim.

Bölümünle ilgili bir kariyer planın var mı?

Mezun olduktan sonra bölümümle ilgili çalışmayı mutlaka düşünüyorum. Oyundan vazgeçmeyeceğim gibi sevdiğim diğer alanı mesleğime dönüştürmeyi tabii ki istiyorum. Henüz 20 yaşındayım ve her şeyi planlayabilmek için daha önümde epey zaman var

Fenerbahçe ve Galatasaray e-spor şubeleri açtı

Belki e-spor oyunculuğu profesyonelleşir ve oyun oynarken bir yandan da iş yapıyor olursunuz...

Bu da bir olasılık ve gerçekten kulağa çok güzel geliyor. Aslında bununla ilgili umut besleyebilmek için nedenler var. Türkiye'nin dev kulüpleri Fenerbahçe ve Galatasaray e-spor şubeleri kurdular. Bu adım, ülkemizde e-sporun bilinirliğinin artması, gelişmesi ve sporcuların destek alması için kesinlikle son derece önemli. Şimdilik sadece erkek takımları var ama diğer branşlarda olduğu gibi e-sporda da kadın takımları kuracaklarını düşünüyorum. Profesyonel bir e-spor oyuncusu olmak beni gerçekten çok mutlu eder.

Büyük kulüpler en büyük gücü taraftarlarından alıyorlar. Sizce e-spor şubelerinin maçlarını takip eden tutkulu bir taraftar kitlesi oluşması mümkün mü?

Uzun yıllardır var olan branşlarla kıyaslayacak olursak, e-spor için bunu söylemek hayli zor. Ancak oyun oynayan kitle aynı zamanda oynanan oyunları seyretmekten de keyif alıyor. Önemli turnuvalarda yapılan maçlar, internet üzerinden canlı olarak seyredilebiliyor ve bunun gerçekten çok ilgi çektiğini söyleyebilirim. Oyundan anlayan birinin sadece oynarken değil, maçı izlerken de kendini oyunun içinde bulması mümkün. E-spor yaygınlaştıkça, adına taraftar kitlesi diyemesek bile ciddi bir izleyici kitlesinin yoğun ilgisiyle karşı karşıya kalacağına inanıyorum.


Koçumuz yok

Peki diğer spor branşlarıyla e-sporun benzerlikleri neler? Mesela sizin takımınızın da 'koç'u var mı?

Kendi aramızda kurduğumuz ve destek aradığımız takımın bir 'koç'u yok. Maçlardan önce belli stratejiler belirlemek ve bunların üzerinden hareket etmek gerekiyor. Biz, taktiklerimizi aramızda belirliyoruz. Ancak daha ileri seviyede oynayan ve destek alan takımlarda bu sistemi görmek mümkün. Bazı turnuvalarda 'koç' maçı izliyor ve anlık olarak oyuncularına taktikler verebiliyor. Bu da oyunun keyfini ve maçın heyecanını artırıyor. Ayrıca takım içinde her oyuncu farklı görevlere sahip. Bunun da diğer branşlardaki sporcuların ayrı mevkileri olmasıyla bağdaştırabiliriz. Benzemeyen özelliklerin en başındaysa, bizim hiç destek alamamamız, diğer branşların ise her türlü sponsorla başarı araması geliyor... Destek olmadan başarı da sürekli hale gelemiyor. Yani destek olmadan başarının da anlamı olmuyor.