Muğla'nın Bodrum ve Milas ile Aydın'ın Didim ilçesi sınırları içersinde kalan Mandalya Körfezi'ndeki balık çiftlikleri, 12 yıl önce kurulu bulundukları sahillerden yaklaşık 1- 1,5 mil uzağa taşındı. Ancak Bodrum'un Gündoğan, Göltürkbükü, Güvencinlik, Milas'ın Boğaziçi, Kıyıkışlacık mahalleleri açıklarına taşınan balık çiftliklerinden zaman zaman ters akıntı ve rüzgarın da etkisiyle gelen atık maddeler, sahiller, plajlar ve turistik koylarda tedirginlik yarattı.  Bodrum Çevre Platformu Kurucu Başkanı Avukat Remzi Kazmaz, balık çiftliklerinin neden oldukları kirliliğe dikkat çekerken yasadaki boşluklardan yararlanarak denetimden nasıl kurtulduklarını anlattı. Çevre gönüllüsü olan Remzi Kazmaz, hukuki mücadele sürdürdüğünü vurgulayarak, Mandalya Körfezi'nde kirlilik tehlikesi olduğunu söyledi.

'BİRÇOĞUNUN RUHSATI YOK'

Remzi Kazmaz, Bodrum ve Mandalya Körfezi'nde küçük balıkçıların bir araya gelerek büyük sektör haline dönüştüklerini ve geçmiş yıllarda denizi kirlettikleri için bakanlık tarafından denizin açıklarına gönderildiklerini anlattı. Balık çiftliklerinin kurulması ve balık üretiminin artmasıyla Türkiye ile Bodrum'a önemli ölçüde maddi kazanç sağlandığına dikkat çeken Remzi Kazmaz, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Burada büyük ve uluslararası firmalar var. İnsanlar yaşadıkları yeryüzünden faydalanırken, bir o kadar da kirletiyor. Mandalya Körfezi şu anda çiftlik balıkçıları tarafından müthiş bir şekilde kirletiliyor. Birçoğunun ruhsatı yok. Ruhsatsız kurulan çiftlik balıkçıları orada kullanmış oldukları balık yemleri, dezenfekte ilaçlarla beraber denizin ekosistemini bozmakta. Bunlarını denetimi yapılamamakta. Bunların denetimleri kesinlikle yapılmalı. GDO'lu yemler verilmemeli. Çabuk büyüyecek diye bu yemler farklı bir şekilde balıklara verilmekte. Bu yemler aynı zamanda deniz ekosistemine de yararlı değil, zararlı. Diğer canlılara da zararlı. Bu nedenle bu denetlenmediği sürece bizim balık sektöründeki gelişme sadece büyük tekellerin kazandığı paradan ibaret olur. Hem çevreyi kirletiriz, hem de sağlıklı bir şekilde halka balık yediremeyiz."

Balık çiftliklerinin kirliliğin yanı sıra denizin ekosistemini de bozduğunu ileri süren Kazmaz, "Denizin içinde balıklardan hariç yaşayan canlılar da var. Bu canlıların türü gittikçe bu ilaçlardan etkilenmekte ve yok olmakta. Ama asıl önemli olan insanlığa bahşedilmiş olan deniz ve dünyayı da insanlar kendi elleriyle kirlettiğinden dolayı Bodrum'a deniz için gelenler şu anda Mandalya Körfezi'nde yüzmekten kaçınıyor. Bir zamanlar 6 tane mavi bayraklı sahilimizin biri kısmı oradaydı, ama öyle mavi bayraklı kıyılarımız kalamadı ve bunlarda o balıkçılarımızın da kesinlikle etkisi var" dedi.

'TÜKETİCİLER BALIĞINI YİYOR AMA NE YEDİĞİNİ BİLMİYOR'

Balık çiftliklerinin mutlaka ÇED raporu almaları gerektiğini söyleyen Remzi Kazmaz, firmaların bundan kurtulmak için çeşitli yollar bulduklarını ileri sürdü. Remzi Kazmaz, "Asıl karşı çıktığımız olay şu; Mandalya Körfezi'nde eğer yılda bir ton balığın üzerinde üretim yapılıyorsa, bunların ÇED raporuna tabi olması lazım. Yani bu bin ton balık çevreye etki ediyor mu, etmiyor mu? Ediyorsa bunun önlemleri alınmalı, bin ton aşağıya çekilmeli veya kurulacak olan çiftlikler daha modern olmalı. GDO'lu ürün kullanılmamalı ve buralarda kullanılan ilaçlar denetlenmeli. Eğer bin tonun üzerine çıkılıyorsa, buralarda kesinlikle bir kısıtlamaya gidilmeli. Çünkü bin tonun üzerine çıktığı zaman körfezde bu olayın denizin ekosistemine, hayvanlara, doğaya, denize zararları var. Kurulacak olan çiftlikler kesinlikle ÇED raporu almalı. ÇED raporu almayan birçok çiftlik var, ama ruhsat almışlar. Daha önce bakanlık tarafından verilen ruhsatlarla çalışan bu çiftlikler, şu anda bin tonun üzerinde üretim yaptıklarından dolayı ÇED raporuna tabidirler. Ancak şu ana kadar açılan bir dava olmadığı için, şu anda herkes halinden memnun. Balıkçılar balığını üretiyor. Bir taraftan tüketiciler balığını yiyor, ama ne yediğini bilmiyor."

'BİR TONUN ÜZERİ ÜRETİMLERDE 'ÇED OLUMLU' RAPORU ALINMAK ZORUNDA'

'ÇED gereklidir' raporu alması gereken balıkçıların bundan kurtulmak için kullandıkları yöntemleri de tek tek anlatan Remzi Kazmaz, şöyle konuştu:

"Bütün bunların üzerine bakanlık iyi eğilmeli. Bir çiftlikte üretim sırasında eğer diğer canlılara karşı bir katliam politikası uygulanıyorsa orada 'dur' demeli, eğer bin tonun üzerinde üretimi yapılıyorsa o körfezde 'ÇED gerekli değildir' değil 'ÇED olumlu' raporu almak zorunda. Büyük firmalar daha önce kurulduklarından dolayı bakanlıklardan aldıkları ruhsatlarla yollarına devam ediyorlar ama ÇED Kanunu ve Çevre Kanunu çıkartıldı. Bir tonun üzerinde yapılan üretimlerde mutlaka 'ÇED olumlu' raporu alınmak zorunda, ama bugün balık çiftliklerinin büyük bir bölümü 'ÇED olumlu' raporu almadan üretimlerine devam ediyorlar. Bu anlamda bir denetim eksikliği var. Bu denetim eksikliği, bakanlık tarafından derhal giderilmeli. Üretim denetimini şöyle aşıyorlar; Aynı körfezde ya da Mandalya Körfezi'nde bir firmayla ait 5- 6 tane şirket kurarsanız, bu şirketlerin hepsine de 500 ton 600 ton verirseniz, bin tonu aşmamış gibi görünürsünüz. Böylelikle denetimden uzak üretim yaparsınız. Aslında bu firmaların üretimi 10 bin tona yaklaşıyor. 10 bin ton aynı firmayla ait, ancak hiçbiri ÇED raporu almadan üretimine devam ediyor. Üretimlerine yasal olmayan yollardan devam ediyor. Eğer 'ÇED olumlu' raporu alsanız orada bakanlığın önemli denetlemesi olacak. Aynı zamanda kaymakamlığın, aynı zamanda yerel yönetimlerin denetlemesi olmak zorunda ve sorumluluk da onlarda olduğu için bu denetimleri yapmakla yükümlüdürler. Fakat böyle bir yükümlülük olmadığından dolayı Mandalya Körfezi'nde bu tür usulsüzlükler çok yaşanıyor."

Mandalya Körfezi'nde havadan alınan görüntüler, cennet koyları tehdit eden balık çiftliklerinin sayısının çokluğunu gözler önüne serdi. Sık aralıklarla kurulan kafesler doğal güzellikleri gölgeledi.