Ege- Marmara Genişletilmiş Baro Başkanları Toplantısı, geçen cumartesi günü Kütahya'da yapıldı. Toplantıya İstanbul, Ankara ile İzmir'in de aralarında bulunduğu 20 baronun başkanı katıldı. Toplantının sonuç bildirgesi, bugün açıklandı. Türkiye'de hukuk reformuna ihtiyaç duyulduğuna dikkat çekilen 9 maddelik bildirgede, "Türkiye; hukuk devleti mücadelesi vermesi gereken, yargısını bağımsız ve tarafsız kılması için yapısal reformlara ihtiyaç duyan çok önemli bir zaman dilimini yaşamaktadır. Bu bağlamda, demokrasi inançlarını pekiştiren baro başkanları, demokratik gelişim süreçlerine en çok ihtiyaç duyulan bu aşamaların, OHAL süreci ile sürdürülmekte olmasını son derecede kaygı ile karşılamakta ve bir hukuk reformuna işaret etmektedir" denildi. Baro başkanlarının Türkiye'de devam eden OHAL'in sona erdirilmesini istedikleri de kaydedilen bildirge, şöyle sürdürüldü:

"Demokratik rejime alternatif olarak gelişen bu süreçte, hükümetin hukuksal ve anayasal her türlü denetimden uzak olan bir işlevde olması hukuk devleti açısından son derecede tehlikeli bir gelişme olarak tanımlanmıştır. Hukukun evrensel ilkelerinin genel kabule ulaştırdığı adalete erişim ve adil yargılanma ilkelerinin ciddi biçimde ihlal edildiğine işaret eden baro başkanları, bu ilkelere yeniden kavuşulmasının yaşamsal olduğunu vurgulamışlardır. Bu süreçte özellikle de savunma mesleğine yönelik olarak KHK'lar ile getirilen sınırlamaların yargılamaları ciddi biçimde etkilediği ve evrensel normlardan uzaklaşıldığı konularında uyarıda bulunmayı görevleri olarak saymışlardır. Anayasa'nın 138. maddesi ile belirlenmiş ilkelerin uzağında kalınması nedeni ile yargıya müdahalelerin olağanüstü boyutlara vardığı ve bu nedenle yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığının da ciddi biçimde ihlal edilmiş olduğu tespit edilmiştir. OHAL koşullarının zorlanmasının doğal sonucu olarak işkence ve kötü muamele iddialarının yeniden gündeme gelmiş olduğu kanısına varılmıştır. OHAL sürecinde işkencenin vardığı boyut, gözaltındaki avukatlara dahi sirayet etmiştir. OHAL sürecinin en belirgin özelliklerinden biri de tutuklamaların ciddi ölçüde çoğalmış olmasıdır. Diğer yandan kaygı yaratan uzun tutukluluk sürelerinin de giderek artık ciddi boyutlara vardığına tanık olunmuştur. Bu bağlamda özellikle gazetecilere yönelik olarak tutuklama yolu ile geliştirilen 'gözdağı' süreci, basın özgürlüğü ve ifade özgürlüğünü ciddi biçimde ihlal etmiş ve ülkemizin özgür dünya üzerindeki itibarını sarsan ciddi boyutları ifade etmiştir."

'CEMAAT YURTLARI DERHAL KAPATILMALI'

Çocuklara yönelik cinsel istismar konusu da yayımlanan bildirgede yer aldı. Bildirgede, baro başkanlarının cemaat yurtlarındaki çocukların cinsel istismara maruz kalmalarına yeterli tepkinin verilmemiş olmasının 'utanç' vesilesi olduğu konusunda mutabık olduklarının altı çizildi. Cemaat yurtlarının derhal kapatılması görüşünde birleşildiği kaydedildi.

'ÇEVRE SORUNLARI ARTTI'

Son bir yıl içinde, Türkiye'de çevre sorunlarının giderek, arttığına da dikkat çekilen bildirgede, özellikle ranta dayalı geliştiği belirtilen bu süreçle ilgili kaygılara ilişkin "Bu süreçte özellikle ÇED raporlarının aranmaması veya bu raporlara uyulmaması şeklinde verilen hukuka aykırılıklar, siyaseti rant anlayışı ile birleştirilmektedir" denildi. Baro başkanlarının bildirgede değindiği mesleki diğer konular ise şöyle:

"Gelişen süreçte avukatlık mesleğine ilişkin öteden beri beslenen kaygının giderek, çok önemli bir boyut kazandığını tespit edilmiştir. Bir an önce mesleğe kabulde sınav sisteminin getirilmesi gerekir. Bilirkişilik Yasası ile yargılamalarda hukukçu bilirkişilerin devre dışı bırakılmış olması sakıncalıdır. İş Yasası'nda yapılan değişiklik ile getirilen zorunlu arabuluculuğun dava şartı haline getirilmesine ilişkin karşıtlıklarını ifade ederek, Anayasa'daki hak arama özgürlüğünün ihlal edildiğini tespit etmişlerdir. Adalet Bakanı tarafından yapılan ve boşanmada da arabuluculuk müessesinin devreye gireceğine ilişkin açıklamalardan duyulan kaygıları ifade eden baro başkanları, sürecin giderek 'çifte hukuka' evrileceği kaygısını paylaşmışlardır. Ceza Muhakemesi Kanunu ile getirilen değişiklikler bağlamında uzlaşmaya tabi suçlar için öngörülen uzlaşmacıların, kamu görevlileri arasından seçilmesinin yarattığı olumsuz sonuçları değerlendiren baro başkanları, güç sahibinin kamu görevlisi olması, zımni olarak kamu gücü ve imkanlarını kullanması, bu uğurda çalışma saatlerinin harcanması ve yetersiz hukuk bilgisine işaret ederek öngörülen müessesenin işlerliğinin yitirilmesi gibi bir ciddi neticeye işaret etmişlerdir. Bu durumun yurttaşların telafisi imkansız hak kaybına neden olduğu örnekleri ile sergilenmiştir."

Bildirgeye imza atan baro başkanları şöyle:

"Ankara Baro Başkanı Hakan Canduran, Antalya Barosu Başkanı Polat Balkan, Aydın Barosu Başkanı Gökhan Bozkurt, Balıkesir Barosu Başkanı Erol Kayabay, Bilecik Baro Başkan Hasan Şahin, Bursa Barosu Başkanı Gürkan Altun, Çanakkale Barosu Başkanı Bülent Şarlan, Denizli Barosu Başkanı Müjdat İlhan, Erzincan Baro Başkanı Adem Aktürk, Eskişehir Barosu Başkanı Rıza Öztekin, İstanbul Barosu Başkanı Mehmet Durakoğlu, İzmir Barosu Başkanı Aydın Özcan, Kırklareli Barosu Başkanı Turgay Hınız, Kocaeli Barosu Başkanı Sertif Gökçe, Kütahya Barosu Başkanı Ahmet Atam, Manisa Barosu Başkanı Ali Arslan, Muğla Barosu Başkanı Cumhur Uzun, Sakarya Barosu Başkanı Zafer Kazan, Tekirdağ Barosu Başkanı Erhan Sezer, Uşak Barosu Başkanı Gürcan Sağcan."