İstanbul'da faaliyet gösteren Temel İhtiyaç Derneği üyeleri, 13 Mayıs 2014 tarihinde, Soma Kömür İşletmeleri A.Ş.'nin işlettiği madende 301 işçinin yaşamını yitirdiği facia ile aynı yıl Eylül ayında Yırca Mahallesi'nde 6 bin 666 zeytin ağacının kesilmesinin ardından sosyal sorumluluk projesi kapsamında Soma'ya geldi. Faciada yaşamını yitiren madencilerden 250'sinin aileleri ziyaret edildi. Ziyaretlerde, kömür madenleri ve termik santrallere bağlılık olduğu gerçeğiyle yüzleşilip, alternatif ekonomik modele ihtiyaç duyulduğu sonucuna varıldı. Özellikle kadınlara yönelik ekonomik modelin ağır basması üzerine sabun üretimi yapılması fikri ortaya çıktı.


İŞİN BAŞINA KADINLAR GEÇTİ

Sabunevinin kurulacağı yer için ise zeytin ağacı katliamının yaşandığı 130 haneli Yırca Mahallesi seçildi. Kurulan sabunevinde, Yırca'ya 3 kilometre uzaklıktaki Soma Termik Santrali'nin kül barajından başka alternatifleri olmadığı için taşların arasında atık kömürleri toplayarak, evlerinin geçimine katkı sağlamaya çalışan kadınlar işe alındı. Temel İhtiyaç Derneği'nin desteğiyle 25 kadın, 1 yıl boyunca kiralanan evde kokulu sabunlar üretti. Üretilen bu sabunlar, önce kadınlar tarafından yakın çevrelere satıldı; ancak daha sonra çeşitli kurumlara ve tesislere de satış yapılabilmesi, işletme kurulması gereğini ortaya çıkardı. Bunun üzerine dernek, 'İmece usulü bu işi biz yapacağız' diyen kadınlara sabun üretim işini devretti. Kadınlar, mahalle muhtarını da desteğiyle Yırca Köyü Derneği ile birlikte iktisadi işletme kurdu. 'Yırca Hanımeli İktisadi İşletmesi' adı verilen işletme, 2016 yılının Şubat ayında hizmete alındı. Böylece mahallede, bağımsız olarak kadınların başında olduğu işletme modeli ortaya çıktı. Geçen yılın Şubat ayından beri üretilen sabunların satışından elde edilen gelir ise kadınlar arasında eşit paylaşılmaya başlandı. Kadınlar, zamanla sabun üretimin yanına kokulu mum üretimini de ekledi.


'SABUNLAR VE MUMLAR DOĞAL ÜRÜNLERDEN ÜRETİLİYOR'

Temel İhtiyaç Derneği'nde bir süre gönüllü üye olan sabunevinin sorumlusu Kenan Kahya (26), evde üretilen sabunlar ile mumların, doğal ve insan sağlığına zarar vermeyecek ürünlerden yapıldığını söyledi. Kahya, "Üretimlerde ürünlerimizin ekolojik, doğal ve insanlara zarar verecek şekilde olmasına dikkat ediyoruz. Zarar değil şifa vermesini istiyoruz. Mesela; kokulu sabunumuzun boyasını pancardan elde ediyoruz. Bunun dışında, ısırgan otundan, ıspanaktan yeşil doğal boyalar ürettik. Kokularını ise çiçek yağlarıyla yapmaya başladık. Üretilen sabunların kutularını geri dönüşümlü kutulardan yaptık. Kokulu sabunların yanında zeytinyağı sabunu yapıyoruz. Bu Yırca Mahallesi'nin yerel sabunu özelliğindedir. Geleneksel yöntemle ve bilimsel bilgileri bir araya getirerek bunu üretiyoruz. Ayrıca bal mumları üretiyoruz. Bu mumları da arı kovanlarında kalan bal mumlarını toplayarak şık bir mum haline getiriyoruz. Bu mumlar astım ve nefes yolları hastalıklarına çok iyi geliyor" diye konuştu.

200 BİN TL SATIŞ HACMİNE ULAŞTILAR

Kokulu sabun ile bal mumlarının üretimlerinin özellikle özel günlerde artış gösterdiğine dikkat çeken Kahya, bu dönemlerde siparişlere yetişmek için daha fazla çalıştıklarını kaydetti. İşletmenin özellikle kurumsal alımlar sayesinde bugüne kadar devam ettiğini belirten Kahya, "Mesela 8 Mart Dünya Emekçi Kadınlar Günü, yılbaşı gibi özel günlerde ciddi siparişler alıyoruz. Kurulduğumuz günden bu zamana kadar 200 bin TL toplam satış hacmine ulaştık. Kadınlarımızda bu sayede kendilerine gelir elde etmiş oldular. Bu zamana kadar hem sabunda hem de mumda 50 bin ürünü aştık. İzmir ve İstanbul'dan çok siparişler alıyoruz. Bireysel alımlarımız da artmaya başladı. Bir internet sitesi üzerinden sabunlarımızın ve mumlarımızın satışını gerçekleştiriyoruz. Siparişleri de yine sabunevinde çalışan bir ev hanımı alıyor ve onaylıyor" dedi.

'ATAERKİLLİĞİ YENMEYİ BAŞARDILAR'

Sabunevinin, kadınların bir araya gelerek, her şeyi başarabileceğinin bir simgesi olduğunu vurgulayan Kahya, "En önemlisi bu sabunevinde insanlar, bir arada bir şeylerin başarılabileceğini gördüler. Özellikle mahalledeki kadınlarımız, zeytin ağaçlarının kesilmemesi için kötü bir olay karşında bir araya geldiler. Bu şekilde direnişten imeceye geçmiş oldular. Kadınlarımızın girişimcilikleri gelişti. Ataerkilliği yenmeyi başardılar. Erkeklerin, 'Yapamazsınız' dediği şeyi yaptılar. Sabunevi işletmesi kurdular, kiralık sabunevinden kendilerinin sahip oldukları yeni sabunevi satın aldılar. Şimdi bunun tadilatını yapıyorlar. İstanbul ve İzmir'e giderek toplantılar yapıp kendileri ile ürünlerini tanıtıyorlar. Gelir elde ederek ekonomik özgürlüğe kavuştular" diye konuştu.


EKONOMİK ÖZGÜRLÜKLERİNİ KAZANMANIN MUTLULUĞUNU YAŞIYORLAR

Sabunevi çalışanlarından 2 çocuk annesi Hamide Akın (51), para kazanmanın mutluluk verici olduğunu belirterek, "Sabunevimizde arkadaşlarımızla aramız çok iyi. Çok güzel dostluklar edindik. Birbirimize kenetlendik. Bu çatının altında birçok şey başarıyoruz ve mutluyuz. Kendi paramızı kazanmak daha iyi. Eşim, parayı benden kısıtlamıyor; ama kendi paramı bir köşeye koymak çok güzel bir duygu. İlk üretimden elde edilen gelirden hakkıma düşen param hala duruyor. Onu harcayamıyorum, kıyamıyorum" dedi.

Bir başka sabunevi çalışanı 2 çocuk annesi Nurdan Yılmaz (38) ise "Sabunevi sayesinde kömür toplama işinden kurtulduk. Bu işi yaptığımız için çok mutluyuz. Bize bu işe olanak sağlayanlara çok teşekkür ediyoruz. Kendi kazancımızı kazanıyoruz. Ayrıca dertlerimizi paylaşıyoruz" diye konuştu. Sabunevi sayesinde özgüven kazandıklarını dile getiren 3 çocuk annesi Zeynep Çoban (55) da şunları söyledi:

"Para, insanın eli kiridir; ancak parasız da hiçbir şey olmuyor. Paramızı kazandığımız gibi beraber burada çok mutluyuz. Ekonomik özgürlüğümüzü kazanmamız, kendimize olan özgüveni de yükseltti. Torunlarıma istediğimi alabiliyorum. Evimizin geçimine de katkıda bulunuyorum."

Öte yandan sabunevinin tanesi 7 TL'ye satılan zeytinyağı sabunundan ayda 7 bin 500, tanesi 5 TL'ye satılan kokulu sabundan ayda 20 bin, tanesi 6- 9 TL'ye satılan mumdan ise ayda 20 bin üretme kapasitesine sahip olduğu belirtildi.