Faciadan sonra hükümetin madencilere ve madenci ailelerine verdiği sözlerin büyük bölümü yerine getirilmedi. Faciayla ilgili hazırlanması gereken bilirkişi raporu, ancak birkaç gün önce savcılığa ulaştırıldı. Şaşkınlığa sebep olan bir başka gelişme ise facianın yaşandığı ocakta daha önce incelemelerde bulunan ve madene olumlu rapor veren iki müfettişle kamu çalışanları hakkında, Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Faruk Çelik’in soruşturma izni vermemesi oldu. Faciada oğlunu kaybeden İsmail Çolak’ın sözleri, o günden bugüne yaşananlara ayna tutuyor: “Soma’da hiçbir şey değişmedi. Bize verilen sözler tutulmadı.”

Aradan geçen yaklaşık 4,5 ayın ardından Somalı şehit madenci yakınlarına sadece hayırseverler, belediyeler, sendikalar, odalar tarafından AFAD'ın hesaplarına yatırılan 46 milyon 500 bin TL ve ayni yardımlar dağıtıldı. Facianın yaşandığı Eynez Maden Ocağı’ndaki yangının ise halen devam ettiği, bilirkişi raporuna da yansıdı. Faciada hayatını kaybedenlerin mezarları bile ilk günkü gibi duruyor, henüz mezarlıkta bir düzenleme yapılmadı.

"Soma’da yaşanan maden faciasından sonra ne oldu?" sorusunu cevaplayan, facianın yaşandığı madende çalışan işçilerden Taner Yıldırım, “Şu anda değişen hiçbir şey yok. Bize verilen sözlerin büyük bölümü yerine getirilmedi.” dedi. Yıldırım, işçilerin psikolojik durumunun iyi olmadığını, gelecek endişesi taşıdıklarını kaydetti. Yıldırım, “İşçilerin tüm endişesi, ‘İşsiz kalır mıyız?’ korkusu. Büyük bölümünün kredi borçları var. Yüzde 80’i belki de kirada oturuyor. İnsanların aklına işte, ‘müjde’ adı altında bir şeyler sokuluyor. İşçiler artık buna inanmıyor. Onlar kendilerini aldatıyor. Devletin verdiği sözlerin hangisi tutuldu?” diye konuştu.

‘BİZE DÜNYALARI VERSELER NE OLUR?’

Faciada 26 yaşında hayatını kaybeden, iki çocuk babası Uğur Çolak’ın babası İsmail Çolak da devletin verdiği sözlerin tutulmadığı görüşünde. Çolak, madenci ailelerinin yaşadığı durumu şu sözlerle özetledi: “Bize dünyaları verseler ne olur? Bizim çocuklarımızı getirebilirler mi? Hiçbir şey istemiyoruz, bizim duygularımızla oynamasınlar. Bize verilen sözleri tutsunlar, başka bir şey istemiyoruz. Verilen sözler tutulmadı. Verilen sözlerin arkasında durmadılar. Ne sivil toplum örgütleri ne devlet durdu, hâlâ arkamızda kimse yok. Soma’yı unuttular, unutturdular. Devletin vermiş olduğu sözlerin hiçbiri yerine getirilmedi, Somalıyı unuttular. Devletin hiç uğramadığı yerler var. Mesela bana devlet kanalından hiç kimse uğramadı. Bu saatten sonra istemem gelmesinler, giden gitmiş zaten.”

KINIK'TA ŞEHİT MEZARLARINI BELEDİYE YAPTI, SOMA'DA MEZARLIKLAR YAPILMADI


Faciada şehit olan madencilerin büyük bölümü Soma Mezarlığı'na defnedildi. Buradaki mezarlar, hâlâ ilk günkü gibi. İzmir Büyükşehir Belediyesi ise Kınık ilçesi Köseler köyünden olan 14 madencinin mezarlarını yaptırdı. Mezarlar, baştan aşağıya yenilendi.

VERİLEN AMA TUTULMAYAN SÖZLER

Faciadan sonra 22 Mayıs 2014'te, Soma’daki maden işçilerini temsilen Eren Malkoç, Engin Sal, Ahmet Arslanbey, Mehmet Fen, Tevrat Çün, Arif Şengül ve Çetin Esmer’in de aralarında bulunduğu işçi heyeti Ankara’ya gitmişti. Heyet, dönemin başbakanı olan Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başta olmak üzere bakanlar ve TBMM’deki siyasi partilerle görüşmüştü. İşçilere birçok söz verildi. İşçiler, kendilerine verilen ancak yerine getirilmeyen sözlerle ilgili bir çizelge hazırladı. Buna göre işçilere verilen ancak tutulmayan sözler şöyle: “Devlet tarafından denetimler yapılana ve teftiş raporları tamamlanana kadar kimse madenlere inmeye zorlanmayacak. 6 maaş ikramiye verilecek. Kanunda yer altında günlük 7,5 saat yazan çalışma süresi, 6 saat olacak. Haftalık çalışma saati 36 saati asla geçmeyecek. Ölen madenciler, sivil şehit statüsünde sayılacak. Taşeron sistemi kaldırılacak. Uyar Madencilik'te çalışırken işsiz kalan işçilerin mağduriyeti giderilecek. İşçilerin alacağı tazminatlar, bir yasa çıkarılarak işsizlik fonundan ödenecek.”

İşçilere verilen ve kısmen tutulan sözler ise şunlar: “Kimseye bu süre içerisinde çıkış verilmeyecek. Maaşlar tam şekilde, eksiksiz ödenecek. Şartlar düzelene kadar gerekirse yedi sekiz ay devlet maaşları ödeyecek. Maaşlar en az 2 bin lira olacak. Emeklilik yaşı, 55'ten 49’a düşürülecek. Bin 400–bin 500 lira arasında ölüm aylığı bağlanacak.”

İşçilere verilen ve tutulan sözler ise şöyle: “Ölen madencilerin yakınlarına TOKİ’den ev verilecek. Ölen madencilerin yakınlarından bir kişiye istihdam sağlanacak. Resmî tatiller ve senelik izinler, yer altı sigortası olarak yatırılacak.”

BİLİRKİŞİ RAPORU TESLİM EDİLDİ


Faciadan sonra madenciler maaşlarını alıyor. Madende yaşanan faciayla ilgili bilirkişi raporu, olaydan yaklaşık 4,5 ay geçtikten sonra savcılığa teslim edildi. Bilirkişi raporunda, facianın önlenebileceği belirtilerek Türkiye Kömür İşletmeleri (TKİ) ile TKİ İşletme Dairesi Başkanı asli kusurlu bulundu. 126 sayfalık raporda, işçilerin daha fazla üretime zorlandığı, aylar ve yıllar bazında programlanandan 2–2,5 kat fazla üretim yapıldığı vurgulandı. 2013 yılında 1,5 milyon ton üretim planlandığı ancak fiili üretimin 3 milyon 566 bin 456 ton olduğu belirtildi.

‘ÜRETİME ZORLANDILAR, KAZA ÖNLENEBİLİRDİ’


Raporda, üretim zorlamasının gereken tedbirlerin alınmamasına ve tehlikeli çalışma şartlarının oluşmasına yol açtığı vurgulandı. Raporun sonuç bölümünde ise maden kazasının, kaza ve daha önceki teknik verilerin değerlendirilmesi sonucunda pek çok ihmal ve kusurun biraraya gelmesi sonucu meydana geldiği, önlenebilir olduğu fikrinin heyette oluştuğu kaydedildi. Raporun sonucunda, gerekli önlemleri almayan işveren, işveren vekilleri, daimi nezaretçi, teknik nezaretçi, iş güvenliğinden sorumlu vardiya amirleri, iş güvenliği uzmanları, ocak havalandırma mühendisi, sensör kayıtlarından sorumlu personel, TKİ Ege Linyit İşletmeleri (ELİ) kontrol başmühendisi, TKİ ELİ Eynez Ocağı kontrol mühendisleri, üretim izni veren Maden İşleri Genel Müdürü elemanları ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı müfettişleri asli kusurlu bulundu.

‘RAPOR SÜMENALTI EDİLMEK İSTENDİ’

CHP Manisa Milletvekili Özgür Özel, bilirkişi raporunun adeta sümenaltı edilmek istendiğini kaydetti. Kazanın üzerinden neredeyse 4,5 ay geçtiğini hatırlatan Özel, "Rapor, Soma'da hükümetin iddia ettiğinin aksine bir fıtrat değil, büyük bir ihmal, hattâ kasıt olduğunu ortaya koyuyor. Bir cinayet, bir katliam olduğunu gözler önüne seriyor. Bu kaza önlenebilirdi. Önlenemedi, çünkü önlem alınmadı." dedi.

‘FACİADAN BU YANA İŞ GÜVENLİĞİNDE ARPA BOYU YOL ALINMADI’

CHP Milletvekili Özel, şehit madencilerin ailelerine iktidar partisi tarafından verilen sözlerin bir kısmının tutulduğunu, bunların da faciayı örtbas etmek için yerine getirildiğini söyledi. Şu anda hâlâ madenlerde çalışmakta olan 49 bin işçinin özlük hakları, çalışma şartları, işe gidiş gelişleri ve iş güvenliği konusunda bir arpa boyu yol alınmadığını aktaran Özel, “Özellikle 22 Mayıs günü Ankara’ya gelen Somalı madencilere AKP’li yetkililer, bakanlar tarafından verilen 15 sözün yerinde bugün yeller esiyor. Açıkçası hem işçiler hem oradaki ailelerin hepsi kandırıldı. İçinde Soma'dan başka her şey olan, 150 maddede sadece üç beş tane Soma düzenlemesi bulunan, geride kalanlara bir parmak bal, ölenlere ise rahmet okuyan işte bu yasa Meclis’ten geçti. Bu yasada Soma yok, madencilerin hakları, iş güvenliği yok. Verilen 15 sözden üçü tam, beşi kısmen yerine getirilebildi, yedi tanesi ise hiç yerine getirilmedi. Örneğin yasaya göre hâlâ madenlerde çalışma süresi fiilen 7 saatten fazla oluyor ya da dayıbaşı sistemi hâlâ güçlü bir şekilde ayakta, yani 13 Mayıs'a neden olan taşeron sistem aynen devam ediyor. Madencilerimiz, bu süre zarfında maaşlarını eksik aldılar. Kimse bu konuda madencinin yanında olmadı. 6 maaş ikramiye sözü verildi ama yerine getirilmedi. Bugün ülkemizde 13 Mayıs’tan bu yana değişen hiçbir şey yok.” dedi.

‘MÜFETTİŞLER DE İFADE VERMELİ’

Manisa Barosu Başkanı Zeynel Balkız ise bilirkişi raporunun TKİ ve ELİ'nin de bu faciada sorumlu olduğunu, gerekli yerlerde ilgili denetim ve gözetim işlerini yapmadıklarını gösterdiğini kaydetti. Balkız, "17 Temmuz'da ben de bilirkişiyle madene girdim. Gerçekten orası bir faciaydı. Orada insanların nasıl çalıştığını hayal bile edemiyorum. Yemek yiyecek yeri, tuvaleti olmayan yerde bugüne kadar nasıl denetim ve gözetim yapıldığına şaşırıyorum. Bizim iddiamız, sadece bu 301 kişinin ölümünde şirket sorumluları değil, bu madenin işletmesinde, hizmet alım sözleşmesine bağlı olarak denetlemek ve gözetim görevi olan ELİ, TKİ ve sonra buraya 2009 yılından bu yana hep olumlu rapor veren iş güvenliği ve iş sağlığı kamu görevlisi olan müfettiş ve teftiş heyetlerinin de sorumluluğu olduğunu Manisa Barosu olarak iddia ettik. Hâlâ Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı'nın soruşturmasına izin vermediği müfettiş ve iş güvenliği uzmanlarının da ifadelerinin alınmasını bekliyoruz." dedi.

MADENE OLUMLU RAPOR VEREN MÜFETTİŞLERE SORUŞTURMA İZNİ YOK


Bakan Çelik, ocakta faciadan bir süre önce denetimlerde bulunarak olumlu rapor veren iki müfettiş ve kamu çalışanlarına soruşturma izni vermemişti. Bu durumda, bilirkişi raporunda asli kusurlular arasında sayılan müfettişler ve kamu çalışanları, faciayla ilgili olarak yargılanamayacak. Müfettişlerin olumlu rapor verdiği ocakta el koyulan sensörler ise güvenliği sağlanmadığını gözler önüne sermişti. Cumhuriyet savcılığı, ortaya çıkan bu bilgiler ışığında aralarında bu iki müfettişin de bulunduğu diğer kamu görevlileri için de şüpheli olarak ifadelerini almak, kusurları bulunması halinde ise yargılanmalarını sağlamak için izin talebinde bulunmuştu.

245 DAVA AÇILDI

Faciada yakınlarını kaybedenlerden 245’i, sorumlular aleyhinde toplam 225 milyon liralık tazminat davası açtı. Madenci ailelerine bu konudaki en büyük desteği, Türkiye Barolar Birliği ve Manisa Barosu veriyor. 245 davadan 183’ü, Manisa Barosu tarafından görevlendirilen avukatlar tarafından açıldı. Bilirkişi raporunun savcılığa intikal etmesiyle yargı sürecinde önemli bir noktaya gelindi. Bundan sonra cumhuriyet savcılığı, bilirkişi raporunun da ışığında faciayla ilgili iddianameyi en kısa sürede hazırlayarak ağır ceza mahkemesine gönderecek. Mahkemenin iddianameyi kabul etmesiyle birlikte dosyada adı geçen şüpheliler için yargılama dönemi başlayacak.

IŞIKLAR'DA ÜRETİM BAŞLADI, EYNEZ VE ATABACASI HAZIR DEĞİL


Facianın ardından kapatılan, Soma Holding'e ait üç kömür ocağından Işıklar'da yaklaşık 2 bin işçi, 9 Eylül 2014 tarihinde üretime yeniden başlanmıştı. Holdinge ait Atabacası ve Eynez ocaklarında ise şu anda üretim yapılmıyor.

432 ÇOCUK BABASIZ KALDI

13 Mayıs 2014 günü Soma'da yaşanan faciada 301 madencinin şehit olduğu haberi Türkiye'yi derinden üzmüştü. Yıllarca izleri silinemeyecek facia sonucunda anne ve babalar evlatsız, kadınlar kocasız, yaş ortalaması 10 olan 432 çocuk babasız kaldı. Türkiye ve dünya madencilik tarihine giren bu acı olayın yarasını dindirmek ve ülkede bir daha bu ve benzeri olayların yaşanmaması için herkes seferber oldu, sözler verildi. Madenlerde daha sıkı güvenlik önlemleri alınması için Meclis harekete geçti. Madencilik sektörü ve taşeron sisteme karşı daha sıkı tedbirlerin alınması için torba kanun görüşmeleri başladı. Gün geçtikçe torba kanun şişti. Madencilere verilen sözlerle ilgisi olmayan 100'den fazla madde torbaya girdi. Torbaya giren onlarca maddeye rağmen Meclis Plan Bütçe Komisyonu'ndaki torba kanun tasarısı görüşmelerinde CHP'nin verdiği, madenlerde yaşam odasının zorunlu olmasını içeren önerge, AKP’li vekillerin oylarıyla reddedildi.

Ayrıca Maden faciasıyla ilgili soruşturmada, aralarında Soma Kömür İşletmeri A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı Can Gürkan, Genel Müdür Ramazan Doğru ve İşletme Müdürü Akın Çelik'in de bulunduğu sekiz kişi tutuklanmış, çok sayıda kişinin de şüpheli olarak ifadesine başvurulmuştu.