Nikfer Mahallesi'nde 1928'de doğup aynı mahallede büyüyen Yürekten, terzilik yapan akrabasının yanında işe çırak olarak girdi.

Bölgeye has bir dokuma ürünü olan Nikfer bezinden ceket ve pantolon dikerek mesleğinde ilerleyen Yürekten, askerlik dönüşü babasının verdiği parayla Çarşı Mahallesi'ndeki atölyesini açtı.

Yıllar içinde evlenerek 8 çocuk 40 torun sahibi olan Yürekten, yaşı ilerlemesine rağmen 20 metrekarelik atölyesinden kopamadı.

Çocuklarının "artık emekli ol" çağrılarına rağmen bir alışkanlık olarak sabah namazının ardından dükkanını açan, akşam da evinin yolunu tutan Yusuf Amca, cebinde taşıdığı balonları çocuklara hediye etmesi dolayısıyla ilçede "Baloncu dede" olarak da tanınıyor.

Yıllar içinde kullandığı dikiş makineleriyle adeta bir "tekstil müzesi"ni andıran dükkanında sipariş üzerine iş gören Yürekten, mesleğini ölene kadar devam ettirmekte kararlı.

Yürekten, AA muhabirine, atölyesinde siparişle elbise diktiğini, ayrıca dikiş makinelerinden anlaması nedeniyle makina tamiriyle de uğraştığını söyledi. 

Terzilik mesleğini 80 yıldır icra ettiğini, ölene kadar da elinden iğne, iplik ve makası kimsenin alamayacağını belirten Yürekten, çevresinde kendisi yaşında meslektaşının bulunmadığını ifade etti. 

Meslek yaşamı boyunca teknolojiye uyum sağlamaya çalıştığını, bu nedenle her dönemin dikiş makinasının atölyesinde bulunduğunu anlatan Yürekten, 150'ye yakındikiş makinesini hatıra olarak sakladığını dile getirdi.

Yürekten, "Terziliğin yanı sıra eski makineleri tamir edip yeniden çalışır vaziyete getirmek beni çok mutlu ediyor. Elimde 90 yıllık makineler var. Son yıllarda terzilik mesleği bitme noktasına geldi. Teknoloji çok gelişince terzilere de talep azaldı. Mesleği ayakta tutmaya çalışıyorum.'' diye konuştu.

İşini çok sevdiğini, bu işi yapmak için dünyaya geldiğini düşündüğünü aktaran Yürekten, "Allah razı olsun sebep olanlara. Günde 10-20 lira para alamadığım günler çok olur ama kimseye muhtaç olmadan bugünlere geldim." dedi. 

"Babamın sattığı katırın parasıyla..."

Yürekten, mesleğini artık bir alışkanlık olarak yaptığını, evde rahat edemediğini, atölyesinde kendisini daha rahat hissettiğini belirtti. 

Yürekten, "Önceden köyümüz dokumacıydı. Nikfer bezi meşhurdu. Biz onları ceket, pantolon yapardık. Gece gündüz işi yetiştirmek için çalışırdık. Babam rahmetli ben terziliğe başladığımda bir katır sattı 125 liraya, onunla bir makine alıverdi bana. O makineyle başladığım işi hala devam ettiriyorum." diye konuştu. 

Evlatlarını bu meslekle büyüttüğünü, başka bir iş yapmayı asla düşünmediğini vurgulayan Yürekten, sözlerini şöyle tamamladı:

"Sabah gelirim, akşam eve giderim. Burada kendimi çok rahat hissediyorum. Müşteriler benden çok memnun olduğunu söylüyor. 80 yıldır makineyi ve makası elimden bırakmadım. Çırak yok. Ben 5 yıl ustama hizmet ettim. Şimdi çalışmak isteyen yok. İstese bile 'usta haftalık kaç lira vereceksin' diye soruyor. Böyle sanatlara pek heves edenler yok."