Bakanlar Kurulu tarafından alınan kararla Soma Kolin Termik Santrali'nin yapımı için acele kamulaştırılan alanda yapılan ağaç kesiminde, dün sabah saatlerinde, şirket görevlileri ile aralarında Greenpeace üyelerinin de bulunduğu köylüler arasında tartışma yaşandı. Dövüldüğünü edildiğini ileri süren 11 kişi, şirketin güvenlik görevlilerince kelepçelendi. Anahtarları bulunamadığı için hastaneye kelepçeli götürülen köylüler ve Greenpeace üyeleri, tedavileri sonrası şikayetçi oldu. Jandarma ekipleri köylüleri dövdüğü gerekçesiyle 3'ü dozer operatörü 11 şirket çalışanını gözaltına aldı. İlçe Jandarma Komutanlığı'na götürülen şüpheliler, ifadelerinin ardından serbest bırakıldı.

O ONLARI ANLATTI

Yaşanan arbedede köylülerle birlikte dövüldüğünü ileri süren ve yerdeki kelepçeli fotoğrafıyla dikkati çeken Greenpeace üyesi Olcay Bingöl, o anları anlattı. Köylülere destek olmak için geldiğini belirten Bingöl, "Sabaha karşı yaklaşık 30 motorlu testere ve 3 kepçe ile alana girdiler. Bunları görünce nöbet evimizden koşarak dikenli tellerle çevirdikleri alana girdik. Biz 10 kişiydik. Gece nöbetçileriydik. Mümkün olan en şiddetsiz ve en samimi şekilde hem bu kesicilere, hem de araç kullananlara durmalarını, yaptıklarının yasa dışı olduğunu söyledik. Kolin için çalışan özel güvenlik şirketi çalışanlarının sayısı o kadar çoktu ki. Özel güvenlik şirketi çalışanları bize zor kullanarak, şiddet uygulayarak ve hukuksuz bir şekilde kelepçeledi. Bize destek için gelenlerle birlikte 11 kişi kelepçelendi. Jandarmanın gelmesiyle güvenlik görevlilerinden ve şirketten şikayetçi olduk" dedi.

TELEFONLARINDAKİ GÖRÜNTÜLER SİLDİRİLMİŞ

Alandaki kesilen ağaç sayısının bine çıktığını belirten Olcay Bingöl, "Biz girdiğimiz andan itibaren mümkün olduğunca görüntü almaya çalıştık. Çünkü bu görüntüleri biz aslında, bize yapılanları belgeleyecek, sesimizi duyuracak, orada bizim şahit olduğumuz her şeyi Türkiye'de topluma duyuracak, insanları harekete geçirebilecek bir malzeme olarak görüyoruz. Yaptıkları hukuksuzluğu saklamak isteyen Kolin Şirketi çalışanları ise, bizim bu görüntüleri almamızı engellemeye çalıştılar. Başta güvenlik görevlileri olmak üzere, arkadaşlarımızın video çekimi yapan kameralarına ve telefonlarına el koydular, sildiler. Kendilerini sivil jandarma diye tanıtan büyük ihtimalle kolin şirketinin çalışanı bu kişiler, köylülerin ellerinden telefonlarını alarak, görüntüleri sildi. Jandarmaya bu durumu da bildirdik" diye konuştu.

"KESİMLER DURSUN" ÇAĞRISI

Yasalara göre bölgede tarım dışında başka hiçbir şey yapılamayacağını savunan Bingöl, "Hiçbir kişi, ne birey, ne şirket Zeytincilik Kanunu dolayısıyla zeytinleri kesemezler. ÇED raporu da hukuksuzdur. Çünkü ÇED raporu, Manisa Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürlüğü'nün olumsuz görüşü olmasına rağmen çıkmıştır. Biz bütün idari birimlere, başta Kaymakam olmak üzere, kendisinde, buradaki hukuksuzluğu durdurmak için yetki olan tüm idari birimlere çağrı yapıyoruz. Yırcalılar olarak çağrı yapıyoruz. Sevgili Kaymakam, Vali, Jandarma Komutanlığı, ziraat odaları, kimse burada yetkisi olan idari birimler, onları burada göreve çağırıyoruz. Gelip buradaki hukuksuzluğa 'dur' demelerini istiyoruz" dedi.

KÖYLÜLER MÜCADELEDE KARARLI

Yırca sakinlerinden 55 yaşındaki Ramiz Uyan, "Dünkü darp edilenlerden birisiyim. Kepçeler geldi. İçeriye girdiğimizde 8-10 tane bekçi üzerimize çullanıp bizleri yatırdı. Coplarla, sopalarla dövdüler bizi. Kestirmemek için kepçelerin önüne geçtik. Ellerimize kelepçe vurdular. Biz ne kadar kelepçe vursalar da dövseler de bu zeytinlerimize sahip çıkacağız" diye konuştu. 52 yaşındaki Hamide Akın, "Bize sahip çıkacak kimse yok mu? Geçirmiyorlar bizi, kendi zeytinlerimizi toplayamıyoruz. Artık canımıza yetti. Bizi niye böyle mağdur durumda bırakıyorlar? Hiç mi vicdanları yok? Kim duyacaksa bizi duysun. 'Dur' desinler şuna. Kesmesinler zeytinlerimizi. Zeytinlerimizi istiyoruz biz. İstemiyoruz santral" diyerek tepki gösterdi.

HASAT EDEMEYENLER TEPKİLİ

Bir diğer köylü 66 yaşındaki Mustafa Sezer, "Mahkemeye verdiğimiz için zeytinlerimi toplayamayacakmışım ben. Yani burada öyle bir şey yapıyorlar ki, mecbur bırakıyorlar. İlla teli keseyim de mi gireyim? Neden giremiyorum. Daha zeytinim yerinde duruyor. Hasat zamanı geldi. İçeride 30-40 bin liralık zeytinim var. Onların ihtiyacı varsa bırakayım ben toplamayayım. Yetkililerden bana bu izinin çıkmasını istiyorum. Ben hasadımı yapacağım. Ama burada neden toplayamıyorum dediğim zaman sen mahkemeye vermişsin diyorlar. Türkiye Cumhuriyeti'nde ne zamandan beri hak aramak suç oldu? Suç mu işledik hakkımızı aradığımız için. Dövülenlerden biri de benim. Biri arkamdan çelme taktı, dördü üstüme çöktü" dedi. Zeytinini toplamasına izin vermezlerse burada canına kıyacağını söyledi.

Bir diğer köylü 51 yaşındaki Ayşe Ürüncü, "Biz zeytinciyiz, tütüncüyüz, ekinciyiz. Nerede bizim Başbakanımız? Nerede cumhurbaşkanımız? Direkt gelip gasp ediyorlar. Milletin ellerini kelepçeliyorlar, atıyorlar. 25 kişi sırf mahkemeye verdi diye zeytinleri çevreledikleri tel örgünün içine sokmuyorlar" dedi. 40 yaşındaki Firdevs Ünlü, "Biz köylüysek, biz buralarda sürünmeyi hak ediyor muyuz? Hak etmiyoruz. Bizim üstümüzden, ezip geçiyorlar. Ne yaptık biz" dedi.