Simge Özden-Salih Ertan, 'Çin Halk Cumhuriyeti Devlet Başkanı Şi Cinping eski İpek Yolu'nun tekrar ihya edilmesini ve bunu bir dostluk köprüsüne dönüştürmek istediğini söylemesinin ardından böyle bir projeye başlandığını belirterek, 'Bu yol üzerindeki ülkeler aralarında iş birliği yapsınlar. Bu iş birliği onların bölgesel kalkınmalarına, gelişmelerine vesile olsun. Halklar arasında yalnızca ekonomik değil kültürel olarak da ilişkilerin gelişmesi de sağlansın istenildi. Peki, nereden başlayacaktı? Geleneksel olarak kuzey ve güneyden başlayan iki üç tane İpek Yolu var. Kimi kuzeyden devam ediyor. Bir kol güneye gidiyor. Bitim noktası da İzmir. İzmir İpek Yolu'nun batı kapısı. Bir de deniz ipek yolumuz var. Haziran ayının başında Şangay'ın güneyinden batıya tren katarı yolladılar. 14 günde Tahran'a vardı. Tahran ile Türkiye arasında bir demiryolu var ama hızlı tren için yeni bir yol güzergahı inşa etmek lazım. Onun da bitiş noktası İzmir. İzmir ve Tahran arasında yeni bir yol inşa edilebilirse trenler iki üç günde de buraya gelecek. Toplam 16-17 günde demek ki Pasifik'i Akdeniz'e bağlamış olacağız. Deniz yolu kadar buradaki mal iletimi ucuz olmayacak ama çok kritik, stratejik malzemenin bu yoldan iletilmesi sağlanacak' dedi.

Türkiye rota değişikliği yapmaya muhtaç

Bu projenin ekonomik boyutu, siyasi boyutu olduğu belirten Ertan, 'Ama burada Çin'in kendi batısında yer alan ülkeleri istila etmek veya onları etki alanına almak gibi bir amacı yok. Olmadığı gibi de Türkiye ve Uygur bu projede ekonomik olarak yarar sağlayacak iki bölge. Uygur kendi toprağı orada yatırım yapma zorunluluğu var. Bizde doğu gelişmediği gibi Çin'de de batı gelişmemiş' dedi. Ertan sözlerine şöyle devam etti: 'İzmir üzerinden Türkiye'ye doğrudan yatırım ilk amacımız. Bununla sınırlı da değil. Kültürel ilişkilerin geliştirilmesi. Ülküler arası ilişkilerde şöyle seviyeler var, birincisi hükümetler arası ilişki. Biz bunların geliştirilmesini istiyoruz ama onda doğrudan yapabileceğimiz bir şey yok. Biz ne yapabiliriz? Belediyeleri, kentleri kardeş haline getirebiliriz. Üniversiteler kardeş üniversiteler olurlar. Limanlar, sanayi odaları, ticaret odaları eşleşirler, ortak etkinlikler yaparlar. Bu da eğer hükümetler ortak iş yapma iradesine sahipseler bizim bütün çabamız bütün bunları kolaylaştırmaya yönelik olur. Belediyelerin, kentlerin ilişkileri, ortak bilimsel araştırma, teknolojik geliştirme potansiyelinin kapasitesinin oluşturulması, öğrenci, öğretim üyesi değişimleri Konfiçyüs Enstitüsü'nün burada kurulması. Orada da Yunus Emre Enstitüsü kurulabilir. Bu tür etkinlikler ilişkilerin geliştirilmesini sağlayan araçlar. Biz işin bu tarafında etkin olmayı hedefliyoruz. Türkiye'nin ekonomide üreterek istikrarının büyümesi çok önemli. Dış sermaye ihtiyacı sürüyor. Bu ihtiyacı karşılamak üzere Çin'deki maddi kaynakların seferber edilmesini öngörüyoruz. Türkiye rota değişikliği yapmaya muhtaç' dedi.

Batıya açılan kapı

Ertan devamında, 'Günümüzün gelişmelerine bakıldığında Türkiye'nin yeni dostlar edinmeye ihtiyacı var. Bu çok açık. Avrupa Birliği Türkiye için tamamen bitmiştir. Yani kral çıplak' dedi.  Türkiye'nin üç kıtanın ortasında olduğunu vurgulayan Ertan, 'Ülkemiz Karadeniz, Akdeniz arasında bir köprü. Üç İpek Yolu'nun kara, deniz ve demir yolunun birleştiği noktası. Batı kapısı.  İzmir bu açıdan çok önemli bir konumda. Batının doğuya doğunun da batıya açılan biricik kapısı. Bu biricik avantajını da rekabetçi avantaja dönüştürmek zorunda. Bu konudaki son etkinliğimiz 28 Eylül 2015'te resepsiyonda yapıldı. Çin başkonsolosluğu faaliyete geçti. İzmir'e verilen öneme karşılık 3 konsolosluğu temsil ediliyor. Onlar da yakın işbirliği diyalog içerisindeyiz. Biz dernek olarak önümüzdeki dönemde İpek Yolu sempozyumu düzenleyeceğiz. Sayın Başbakan açılış konuşmasını yapacak. Oradan iki bakan gelecek. Bu konunun Türk- Çin tarihi ilişkilerinin uzmanları, İpek Yolu konusunda sözü olan uzmanlar bilgi verecekler' dedi.

İpek Yolu Enstitüsü kurulacak

Bu olayı öne çıkarmak için bir dizi etkinlikler olması gerektiğini belirten Ertan, ' 8-9 kişilik bir heyet olarak Çin'e bir ziyaretti bulunduk. Çin'deki gelişmeler gözlemlendi. Altyapı hazırlanmaya çalışıldı. Sempozyumu beslemek istiyoruz. Mart ayında Konak Belediyesi şiir günleri tertipliyor. Her yıl bir ülkeden şairler geliyorlar. Bu yıl Sema Başkan'la bir ön görüşme yaptık. Çin'den gelineceğine karar verdik. Sempozyumun arkasından İpek Yolu enstitüsü kurulmasını hedefliyoruz. İpek Yolu Enstitüsü'nü Konfiçyüs Enstitüsü ile karıştırmamak lazım. Bu İpek Yolu'nun Çin'de var olan hükümetin geniş tabanlı bir desteği olan kuruluşu var. Onun Türkiye ayağı olacak. İpek Yolu üzerinden projeler gelecek. O projeler bu enstitüye alınacak. Uzman o projeleri alıp düzenleyip dağıtacaklar' dedi.
 
İzmir destinasyon şehri olabilir

Turizm açısından projenin önemine de değinen Salih Ertan, Örneğin Antalya'nın ön plana çıkan özelliği deniz, kum. İzmir Çinli turistlerin ilgisini çekebilecek tarihi bir öneme sahip. İzmir destinasyon şehri olabilir. Çin üzerinden doğrudan İzmir'e uçak gelebilir. Bu 21. yüzyıl projesi olarak duyuruldu' dedi. Dernek olarak dört faaliyet alanını öne çıkardıklarını belirten Ertan, 'Yenilebilir enerji kaynakları, lojistik, tarım ve hayvancılık, turizm. İzmir kültür turizmi başkenti olmaya aday. 'Geçen yıl 300 bin turist geldi' dendi ama önümüzdeki yıllarda yüz milyona yakın Çinli turist olacak. Bunların önemli bir kısmını İzmir çekmeye aday' şeklinde konuştu.