Aykut Polatlı-2000'li yıllarda Türkiye ekonomisinde iki olgu dikkatlerimizi çekecek şekilde ön plana çıkmıştı. Bunlardan biri, ulusal tasarruf oranın çöküşü ve sanayi sektörünün milli gelir içerisinde göreceli olarak gerilemesidir. Son 10 yılda ulusal tasarruflar % 22- 25 seviyelerinden %13 seviyesine geriledi. Ulusal düzeyde tasarruf fonları ve yatırım talebi arasındaki açık, cari işlemler dengesi açığını vermekte. Enda Holding Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Yüce de bu durumun Türkiye ekonomisi'nde 2003'ten bu yana 400 milyar dolarlık cari işlemler açığı yarattığını belirterek, 'Bu sonuç, bir yandan dış kırılganlığın ve finansal istikrarsızlığın, diğer yandan da ulusal sanayide yaşanmakta olan göreceli üretim kayıplarının ve süregelen yüksek işsizliğin de ana nedeni' dedi.

Aynı hedefler tekrarlanıyor

2015-2017 yıllarını kapsayan Orta Vadeli Program'da öngörülen temel önceliğin başında 'cari açığı azaltmak' yer almakta. Bunun için de 'yurtiçi tasarrufları artırmak, mevcut kaynakları üretken alanlara yöneltmek ve ekonominin verimlilik düzeyini yükseltmek' hedefli programlar öngörülmektedir. Enda Holding Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Yüce, 'Uzun zamandır zaten bu hedeflerin hepsi aynı şekilde temel öncelik konumundaydı Bu hedeflere ulaşılamadı. Şimdi önümüzdeki üç yıl için bu hedefler yeniden ortaya konuluyor' dedi.

Enda Yönetim Kurulu Başkanı Uğur Yüce, Türkiye ekonomisinin kırılganlığının en önemli boyutunun, ulusal gelirin sektörel yapısındaki dönüşümde görüldüğünü belirterek şöyle devam ediyor: 'Söz konusu süreçte, Türkiye'de yatırım ve kaynak dağılımı giderek reel üretici sektörlerden hizmetler sektörlerine kaymış ve sanayi ivme kaybetti. Bütün bu süreçlerin nihai sonucun da sanayi sektörü, ulusal ekonomi içindeki konumunu sürekli olarak yitiren bir görünüm kazandı.'

AVM'lerden korkmaya gerek yok


Dünyada 16 trilyon dolarlık hacme sahip perakende sektörünün 2015'te 22 trilyon dolarlık bir büyüklüğe ulaşacağı tahmin edilmektedir. Perakende sektörü ülkemizde de, pazara giren yeni firmalar ile yatırım ve satın almaların da etkisiyle ciddi bir büyüme sürecine geçmiş durumda.
Deloitte Türkiye Kurumsal Finansman departmanı tarafından hazırlanan 'Perakende Sektörü Değerlendirmesi' raporuna göre; 2011'de 302 milyar dolar olan Türkiye perakende sektörünün büyüklüğünün 2016'ya kadar her yıl ortalama yüzde 10 büyüyeceği öngörülüyor. 'İş kapasitesi yaratılırken kar amacı güden iş çevrelerinin bu sektöre duyarsız kalması oldukça zordur' diyen Yüce 'Ancak sektörün pek çok sıkıntısı olduğu da bir gerçek' diye konuştu.
AVM tartışmaların odak noktasının daha çok kuruluş yeri olduğuna dikkat çeken Yüce, 'Gerçektende kötü konumlandırılmış ama kaliteli bir AVM'yi ne nitelikli personel ne de nitelikli yönetici ve operasyonlar kurtaramayabiliyor' dedi.

Uğur Yüce sözlerini şöyle sürdürdü: 'Bilimsel dayanaklarla, planlar dahilinde yapılan kuruluş yeri seçiminin, AVM'lerin uzun vadede gerçekleştirmeyi planladıkları hedeflerine ulaşmaları, büyümeyi sürdürebilmeleri ve yüksek karlılık seviyelerini elde edebilmeleri için yatırım sürecinde ki en kritik konuların başında gelmektedir. Dolayısıyla AVM'lerin sayısının artması, iyi planlama ile birlikte yürütüldüğü takdirde korkulacak bir durum değildir.'