Doların yükselişe geçmesine iş dünyasından da tepki geldi. İzmir iş dünyası doların gerilemesi için doğru diplomasinin şart olduğunu söyledi.

Konuyla ilgili açıklama yapan BASİFED Yönetim Kurulu Başkanı Levent Akgerman şunları söyledi: "Ekonomi politikalarındaki çelişkilerimizi azaltmalıyız. Genişletici maliye politikası ile izlendiği söylenen sıkı para politikasını birlikte sürdürmek kalıcı sonuç ve başarıları engellemektedir. Bu nedenle bir taraftan büyürken diğer taraftan ikiz açık (bütçe ve cari açık) veriyor ve enflasyon artışını önleyemiyoruz. “Yüksek faiz yüksek enflasyona neden olur” yanlış hareket noktasını derhal bırakmalıyız. Merkez Bankasının ısrarlı faiz arttırmama politikasına rağmen yüzde 12’yi geçen enflasyon bize tersini açıkça anlatıyor. Önce enflasyon düşecek. Faizler sonra zaten düşecektir. Ekim sonu itibariyle 45 milyar bütçe açığı, yine aynı dönem yıllık bazda 40 milyar cari açığı önlemenin, 231 milyar dolara ulaşan özel sektör döviz borcunu azaltmanın yegane yolu enflasyonu düşürmekten geçiyor. Onu düşürmenin yolu da kamunun harcamalarını kısmak, para arzının (KGF kanallarıyla artan) kontrol altında almak ve reel faiz ödemek. Özellikle doların yukarı yönlü sert hareketinde, NATO krizi ve ABD ile yaşanan hukuk krizi de büyük rol oynadı. Doların bu yeni rekorunu artık kaybedecek zamanımız olmadığını belirten bir alarm olarak görerek hızlıca harekete geçmeliyiz."

Yabancı yatırımcıyı teşvik etmeliyiz

EGİKAD Yönetim Kurulu Başkanı Nilhan Antitoros ise, "Doların 3.9781 seviyesine kadar yükselerek rekor kırması, piyasaları olumsuz etkileyecekbir gelişme. Her yıl dış ticaret açığı veren Türkiye’nin, bu gelişmeden etkilenmemesi düşünülemez. Asıl tedirgin edici olan Türk Lirası’nın neredeyse tüm para birimleri karşısında değer kaybetmesi. Bu olumsuz rüzgarların şiddeti, uluslararası siyasi gerginlikler sebebiyle daha da artıyor. Dolardaki yükselişin önüne geçebilmek için yabancı yatırımcıları ülkemizde yatırım yapmaya teşvik edebilmeliyiz. Bu da ancak uzlaşmacı diplomatik ilişkiler ve hukukun üstünlüğünün tam anlamıyla tahsis edilmesiyle gerçekleşebilir." şeklinde konuştu.

İlişkilerin düzelmemesi ekonomik zarar veriyor

KESİAD Yönetim Kurulu Başkanı Zeki Yöndem de dolardaki yükselişi, "Vize krizi ile patlak veren Türkiye-ABD siyasi gerginliğinde, ilk aşamada doğru diplomatik refleksler sergilenmiş olsa da, ne yazık ki ilişkilerin bir türlü tam anlamıyla normalleşememesi bugün ülke ekonomimize zarar verir noktaya gelmiştir. Siyasi gerginliklerden etkilenen yabancı yatırımcıların ülkemizden çekilmesini engellemek adına, gerginliklerin azalacağı noktasında olumlu göstergelerin bir an evvel kuvvetlenmesi gerekiyor. Bu noktada Merkez Bankası’nın atacağı adımlar da çok önemli. Ülkemize döviz girişini artıracak etkili tedbirlerin hayata geçirilmesi, piyasaları rahatlatmak adına büyük önem taşıyor." sözleriyle değerlendirdi.

Dış politikadaki belirsizlik doları yükseltiyor

Dolardaki yükselişin tedirginlik verici bir şey olduğunu söyleyen TÜGİAD Ege Şubesi Başkanı Can Yavaş da sözlerine şöyle devam etti: "Doların 3.97 ile kırdığı yeni rekor, açıkçası iş dünyası için tedirgin edici bir durum. Özellikle yurt dışı ile iş yapan işletmelerin bu yukarı yönlü dolar seyrinden duydukları memnuniyetsizlik, kırılan rekor sonrası daha da arttı. Merkez Bankası'nın doların bu yükseliş trendine bugüne kadar yapılan müdahaleler görünen o ki yeterli olmuyor. Özellikle dış politikadaki belirsizlik, ABD ile yaşanan gerilim piyasaları olumsuz etkiliyor, bu da doların yukarı yönlü seyrini güçlendiriyor. Açıkçası ekonomimizi bu siyasi dalgalanmalardan korumalıyız. Bunun yolu da özellikle dış yatırımcının, Türkiye’yi yatırım açısından güvenli bulmasından geçiyor. Ekonomimizi kırılganlıktan kurtarabilirsek ve yatırım açısından güvenli ülke görünümüne geri dönersek bu tarz dolar sıçramalarının önüne geçebiliriz."

Diplomosideki krizler etkiliyor

EGOD Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Akkalay ise konuyla ilgili yaptığı açıklamada: "Dolardaki yükselişin bir türlü önlenememesinin ve bir rekora daha imza atmasının birçok sebebi mevcut, bu tespitlerin doğru yapılıp müdahalede bulunulması gerekiyor. Dönemsel olarak dolar dünya piyasalarında üçüncü dünya ülkeleri para birimleri karşısında değer kaybederken TL karşısında değer kazanmasının en büyük sebebi iç dinamiklerimizdeki ve dış politikalardaki problemler olduğu görülüyor. Bu anlamda siyasetin ve uluslararası ilişkilerin Türkiye ekonomisine bu derece, hatta gereğinden fazla, etki etmesi çok da doğru değil. Ancak ekonomimizin durumu şu an için böyleyse siyasi olarak yapılan hamleler ve uluslararası ilişkilerde izlenen yollar seçilirken bunun ekonomik yansımalarını da değerlendirmemiz gerek. Diplomasideki krizler piyasaları bu derece etkiliyorsa uzun vadede ülke ekonomimizi siyasetin doğrudan etki alanından kurtarmamız da ileride dolar dalgalanmalarının önüne geçmenin temel yollarından biri olacaktır." dedi.