Gamze Geçer- Hafta başı üreticiler ve cumhurbaşkanı ile bir araya geldiğini söyleyen İTB Meclis Başkanı Barış Kocagöz: ‘  Toplantıda yepyeni destekler ve teşvikler açıklandı. Açıklanan destek programının doğru uygulandığı takdirde, küçükbaş hayvancılığında çok önemli bir devir açacağına inanıyorum. Organik tarım yapan çiftçiye de tarımsal desteklerin yanında organik tarım desteği sağlanarak, arazilerini büyütmek isteyen mirasçılara arazi toplulaştırması kapsamında kredi imkânları sağlanacak. Bunun yanında; 14 yeni araştırma merkezi kurularak sertifikalı ürün yönetimine ağırlık verilecek. 23 Şubat 2018'den itibaren çiftçilerin mazot maliyetinin yarısı karşılanacak ki önemli bir maliyet kalemi olan mazotta verilecek bu destek çiftçilerimizi çok rahatlatacak. Bu destekleri çok olumlu buluyoruz. Umarız, adaletli yöntemler ile uygulamaları da yapılır ve doğru hedeflere ulaşır’ dedi.


Akıllı Tarım Uygulaması Sektöre Entegre Edilmeli


Dünyanın kuraklıkla mücadele ettiğine işaret eden Işınsu Kestelli, kuraklıkla ilgili suyun daha etkin kullanılabilmesi için sulama sistemlerinin modernize edilmesi, kuraklığa dayanıklı çeşit ve türleri geliştirilmesi, iklim olaylarının önceden tahminine ve etkisinin azaltılmasına imkan sağlayacak akıllı tarım uygulamalarının sektöre entegre edilmesi gerektiğini vurguladı.

Kestelli: ‘ Dünyanın kuraklık ile başetmeye çalıştığı bir dönemdeyiz.  Toprak ve ormanlar gibi doğal kaynaklar ile tarımsal üretim süreçlerini olumsuz etkileyen kuraklık tüm dünyayı tehdit ediyor.  Uzmanlar, önemli bir tarım ülkesi olan ülkemizi iklim değişikliklerinden en çok etkilenecek bölgelerin başında gösteriyor.  Bölgemizde 2017 yılı yağış miktarı uzun yıllar ortalaması ile hemen hemen aynı olmasına rağmen 2009 yılından itibaren devamlı ve düzenli bir düşüş söz konusu. 2007-2016 yıllarında ortalama sıcaklık 1970-2006 dönemine göre 1 derece artmış durumda.  Yağışların mevsimlere ve yıla yayılımında dengesizlik yaşıyoruz.  Özellikle bitkisel üretimi olumsuz etkileyen ilkbahar dönemindeki don ve dolu olaylarını son yıllarda daha çok yaşamaya başladık.  Bu koşullarda tarımsal üretimin ve üretici gelirlerinin sürdürülebilirliğini sağlamak her geçen gün zorlaşıyor. Burada iki önemli konu ortaya çıkıyor. Birincisi, iklim koşullarındaki bu değişimin tarımsal üretime olumsuz etkisini minimuma indirecek uygulamaları hayata geçirmek. İkinci önemli konu ise iklim koşullarından olumsuz etkilenen tarımsal üretim nedeniyle üretici gelirlerinde yaşanan risklerin minimuma indirilmesi..tarım sigortası bu konudaki en önemli enstrümanımız.  Ülkemizde 2006 yılında hayata geçen tarım sigortaları her geçen yıl kapsamını genişleterek büyüyor.  Üstelik sigorta primlerine yüzde 50 ile 67 arasında değişen oranlarda devlet desteği sağlanıyor.  Önemli ihraç ürünlerimizden olan üzümde sigortalılık oranı yüzde 60’lara ulaşmış durumda.  Bunun en önemli nedeninin bölgemiz üzüm üreticisinin son yıllarda ilkbahar geç donlarında yaşadığı kötü tecrübeler olduğunu söyleyebiliriz. Bu nedenle bütün üreticilerimizin sigorta konusunda daha duyarlı davranmaları gerektiğini ifade etmek istiyorum’ dedi.


Üretim politikası geliştirilmeli


Kestelli, Türkiye'nin harekatı sınır bölgesinde yaşanan kaosa son vermek adına başlattığını söyleyerek devam etti. ‘Ekonomimiz için bir diğer risk ise ihracat ile ithalat arasındaki uçurumun açılmaya devam etmesidir. ihracatımız, 2018 yılı ocak ayında geçen yılın aynı ayına göre yüzde 10,79 artarak 12 milyar 464 milyon dolara ulaştı. Aynı dönemde ithalatımız yüzde 38,01 artarak 21 milyar 518 milyon dolar oldu. Dış ticaret hacmi geçen yılın aynı ayına göre yüzde 26,60 artarak 33 milyar 982 milyon dolar seviyesini yakalarken,  ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 57,9’a geriledi. Bunun ardındaki en temel neden, daha çok ihracat için daha çok hammadde ithal etmek durumunda olmamız. Bu alanda, sahip olduğumuz kaynaklar üzerine bir üretim politikası geliştirmemiz, başta tarım olmak üzere yerli üretimi teşvik etmemiz şart’ dedi.