Sebahat Çakıcı -TMMOB Elektrik Mühendisleri Odası İzmir Şubesi Yönetim Kurulu Başkanı Mahir Ulutaş, hükümet tarafından meslek odalarının kamu adına yaptığı denetimlerin engellenmeye çalışıldığını ve meslektaşlarında bu konuda kafa karışıklığı yaratıldığını söyledi. Türkiye'de özellikle enerji ve madencilik sektöründe 1980'lerden bu yana devam eden bir özelleştirme politikasının olduğunu vurgulayan Ulutaş, 'AKP hükümeti zamanında birtakım yasal engellerin de ortadan kalkmasıyla özelleştirme hızlandı. Bizim burdaki iddiamız ve aslında hayatın da ispatladığı şey şu ki, bazı sektörlerde yani temel altyapı sektörlerinde özelleştirme ve piyasalaştırma bir ucuzluk getirmez.

'Madenler özele devredildikten sonra kazalar arttı'

Rekabetin ucuzluk getirdiği bazı sektörler vardır ama bazı sektörlerde bu mümkün değil. Elektrik enerjisi üretimi, iletimi ve dağıtımıyla, madencilik sektörü özelleştirmenin mümkün olmadığı sektörlerdir. Soma'da yaşadığımız faciayı düşünürsek, devlet orayı işletirken herhangi bir kar amacıyla bu işi yapmadığı için gerekli iş güvenliği önlemleri alınmıştı. Özel sektöre devredildikten sonra burada iş kazaları tavan yaptı. Elektrik enerjisi alanında üretim, iletim, dağıtım doğal bir tekeldir. Bu alanda özelleştirme yapmak mümkün değil. Kamu tekeli özel tekele çevrilemez. Özelleştirme ucuzluk getirecek deniyor ama rakamlar ispatlıyor ki özelleştirme pahalılık getiriyor. Bütün  süreçler özelleştirme öncesinde  bilerek zarar ettirilerek, gerekli bakımlar yapılmayarak kendi kaderine terk edildi ve arkasından özelleştirme için bir kamuoyu baskısı yaratıldı. Devletle bu iş olmuyor gibi bir algı yaratıldı. Arkasından özelleştirmelerden sonra biz aslında elektrik enerjisini daha pahalıya almaya başladık. Yıllarca kamuda özelleştirmeye ideolojik altyapı oluşturmak için kendi kaderine terk edilen dağıtım şebekeleri özelleştirildikten sonra sık sık arızalanmaya ve  bakım için durmaya başladı' diye konuştu.

Maden ve elektrik alanları tekrar kamulaştırılmalı


Maden ve elektrik alanlarının bir kamu tekeli şeklinde dikey entegre bir yapıda tekrar kamulaştırılması gerektiğini vurgulayan Ulutaş, 'Üretimi, iletimi, dağıtımı tek bir elden Türkiye Elektrik Kurumu gibi bir kurumda toplanmalı. Siyasi iktidarların günlük manipülasyonlarından ve  siyasi ihtiyaçlarından da bağımsız bir özerk yapı olmalı. Özelleştirme ve piyasalaştırma sadece pahalılık getirmenin  yanında zeytinlikler gibi koruma gerektiren doğal hazine olan alanların da yağmalanması anlamına geliyor. Siz bu alanları kar amacıyla özelleştirdiğinizde doğayı talan ediyorsunuz. Daha çok sömürü yaratıyorsunuz. Bu yapı iddia edildiğinin aksine çok büyük kamusal, doğal, toplumsal ve sosyal zararlar yaratıyor. İş kazaları ve toplu ölümler yaratıyor. Bunlardan bir an önce vazgeçilmesi gerekiyor. Biz bunu yıllardır söylüyoruz ama siyasi iktidarlar bizi dinlemiyor.  Bizi kendisine bir paydaş olarak alıp, bizim mesleki birikimlerimizden yararlanmak yerine, kendi siyasetini oluştururken  bizi bir uzman görüşü olarak almak yerine  bizim yetki alanlarımızı daraltmaya çalışıyor' dedi.

'Kamu adına yaptığımız bu denetimleri engellemeye çalışıyorlar'

Danıştay'da dava açma yetkilerini daraltılmaya çalışıldığını belirten Ulutaş, 'Özellikle son 2 yıldır bizim yine kamu adına yürütmüş olduğumuz belediyelere ve dağıtım şirketlerine proje üreten meslektaşlarımızın bu projelerinin bizim tarafımızdan bir mesleki denetime tabi tutulmasını ortadan kaldırmaya çalışıyorlar. Halbuki biz o üreten kişi gerçek bir elektrik mühendisi mi? Gerekli deneyime sahip mi? Gerekli eğitimleri almış mı? Mühendisliğin temel standartlarına uygun bir mühendislik projesi çizmiş mi? bunu denetliyoruz. Bu da kar amacıyla yaptığımız bir iş değil. Bunu engelleyerek bizim kendi meslektaşımızla aramızdaki bağı koparmaya ve kamu adına yaptığımız bu denetimleri engellemeye çalışıyorlar. Ancak Anayasa'dan kaynaklı bu hakkımızı bir takım tüzük ve yönetmeliklerle engelleme şansları yok. Davaları kazanıyoruz ama fiili olarak bunu yapmaya çalışıyorlar ve bazı meslektaşlarımızın kafasını karıştırmak gibi bir yol izliyorlar ancak bunda başarılı olma şansları yok' şeklinde konuştu.

Hükümet kendi ekonomik modellerine hız kazandırmak istiyor'

TMMOB'un özellikle yapı sektöründeki mimarlar, makina mühendisleri, elektrik ve inşaat mühendisleri üzerinde bir baskının olduğunu vurgulayan Ulutaş, 'Türkiye'de ekonomik model olarak sanayileşmeyi değil, inşaat sektörü üzerinden bir ekonomik büyüklük yaratmayı hedefleyen bir siyasi iktidar var. Kentsel dönüşümle yapı stoğunu yenilemek ve müteahhitlere buradan bir artı değer yaratmak istiyorlar. Bunu yapabilmenin en önemli koşulu da projelerin denetiminin mümkün olmadığı bir ortam yaratmak. Büyük projeleri bizim denetimimizden kaçırmaya çalışıyorlar. Bir an evvel bu işleri yapmaya çalışıyorlar, bir an evvel müteahhitlere bir artı değer yaratmaya çalışıyorlar. Bu uygulamanın arkasında da odaları zorlamak var. Kendi ekonomik modellerine hız kazandırmak, güçlendirmek amacındalar. Biz de kamu adına bu gücümüzü, bu yetkimizi, kendi meslek birikimimizi ülke, meslektaş, halk ve kamu yararına uygulamaya devam edeceğiz. Odaların mesleki yetkilerini almaya yönelik uygulamalar hep vardı ama 2010 Referandumu'ndan bu yana hız kazandı' dedi.