EBSO Yönetim Kurulu Başkanı Yorgancılar, geçen hafta içinde Avrupa Merkez Bankası Başkanı Mario Draghi'nın açıkladığı politika faizini yüzde 0.15'ten yüzde 0.05'e düşürmesi, mevduat faizini ise eksi yüzde 0.10'dan eksi yüzde 0.20'ye çekerek yaklaşık 500 milyar euro düzeyinde olması beklenen varlığa dayalı menkul kıymet alımı kararlarını değerlendirdi. Ender Yorgancılar, bu kararın Türkiye ekonomisini hem çapraz hem de reel kurların düzeyi olmak üzere iki kulvardan olumsuz etkileme potansiyeli bulunduğuna dikkat çekerek, "Finansal piyasalar bu kararın ardından Euro Bölgesi'ne oranla oldukça yüksek faiz veren ve dış kaynağa bağımlı konumdaki Türkiye'ye sıcak para girişi beklemektedir. ECB'nin aldığı kararın niteliği yani teknik boyutu itibariyle Türkiye'ye sıcak para akışına doğrudan destek vermesi güçtür. Ancak başta psikolojik faktörler olmak üzere dolaylı yollarla bu etki gerçekleşebilir. Bu durumda da TL'nin değerlenmesi sözkonusu olacak ve ihracatımız bundan olumsuz etkilenecektir" dedi.

ECB'nin aldığı kararın en belirgin sonucunu euronun dolar karşısında değer kaybetmesi olarak açıklayan Yorgancılar şu değerlendirmeyi yaptı:

"Bu gelişme ihracatının yaklaşık yüzde 45'ini euro, ithalatının ise yüzde 65'ini dolarla yapan, 390 milyar dolara yakın dış borcunun sadece yaklaşık yüzde 35'ini euro ile gerçekleştiren Türkiye açısından olumsuz etkiler yaratacaktır. Çünkü dolar bazındaki aynı miktarda ithalat veya dış borç ödemesi için daha fazla euro yani daha fazla ihracat yapmak gerekecektir. Yüzde 10'lara dayanan enflasyon ortamında euronun değer kaybetmesi, Euro Bölgesi'nden Türkiye'ye yönelik ithalatı artırabilecektir. Kuşkusuz bu karar sonrası AB pazarında kredi kullanımının artması ve iç talebin canlanması beklentisi gerçekleşirse bu bölgeye ihracatımızda da bir artış yaşanabilecektir. Buna rağmen Doların, Euro karşısında değer kazanacak olması nedeniyle Türkiye'de dış ticaret açığının artması muhtemeldir. ABD Merkez Bankası'nın (FED) alacağı yeni likidite ve faiz kararları sonrasında dünya ekonomisi farklı bir konjonktüre girecektir. Bu konjonktürden de en fazla zararı dış kaynak bağımlılığı yüksek ülkeler büyüme ve istihdam alanında yaşayacakları sıkıntılarla görecektir. Türkiye'nin böylesi bir ortama genel seçim atmosferinde girecek olması riskleri daha da artırmaktadır. Tüm sanayicilerin, özellikle de euro bölgesine ihracat yapanların dikkatli olması ve açık pozisyondan kaçınması uygun olacaktır."