Maliye Bakanı Mehmet Şimşek, "Türkiye Özel Sermaye Forumu 2014" toplantısına katıldı. Şimşek toplantıda bir konuşma yaparak, bu yıl  enflasyonun bir sorun olarak önlerine çıktığını belirterek, bunda önemli ölçüde son 13 yılın en kurak yılının yaşanmasının ve liradaki değer kaybının etkili olduğunu ifade etti.

Şimşek, gıda fiyatlarına ilişkin mikro düzeyde reform çalışması başlattıklarını dikkat çekerek, Türkiye'nin mali dengeler açısından Avrupa'nın en iyileri arasında yer aldığını, Türkiye'deki bütçe açığının 2014 yılında gelişmekte olan ülke ortalamalarının yarısından daha az olacağını söyledi. Türkiye'nin kamu borcunun brüt olarak milli gelire oranının da gelişmekte olan ülkelerin altında olacağını belirten Bakan Şimşek, nereden bakılırsa bakılsın iddialı bir bütçe dengeleri olduğunu ve kamu borçluluk oranlarında ciddi bir iyileşme yaşandığını söyledi.

Şimşek, en büyük sorun olarak karşılarına çıkan cari açığın önemli oranda iyileşme gösterdiğini belirterek "Bu önemli iyileşme geçici değildir. Aldığımız tedbirlere dayanıyor. Hele petrol fiyatlarının düştüğü bir ortamda bu iyileşme pekişecek ve cari açık daha da azalacak" dedi.

Bakan Şimşek, Türkiye'nin 2016-2017 yılında Dünya Bankası tanımına göre kişi başına yüksek gelirli ülkeler düzeyine çıkacağını, Çin ve Hindistan hariç başka bölgelere oranla Türkiye'nin orta vadeli görünümünün iyi olduğunu ifade etti. Türkiye'de büyümenin ılımlı ama daha dengeli ve daha sürdürülebilir olduğunu belirterek, şöyle konuştu:

"Kısa vadeli göstergeler de kötü değil. Önümüzdeki yıl için risk olarak karşımızda Avrupa'daki durgunluğun derinleşmesi riski var ama bu düşük bir risk. Çünkü Avrupa Merkez Bankası doğruları yapmaya başladı gibi. Jeopolitik gerginlikler daha kötüleşir mi, emin değilim, ama zaten olabildiğince kötü. Dolayısıyla aşağı yönlü risklerin gelecek sene açısından sınırlı olduğu kanısındayım. Gelecek sene iç ve dış dengelerin bir miktar düzelmesi, genel seçimlerin aradan çıkması, reform programı, özel sektör yatırımları ve dış dengemizdeki iyileşmeyle birlikte Türkiye daha güçlü şekilde büyüyecek."

"EN ÖNEMLİ REFORMLARDAN BİRİ DE İŞGÜCÜ PİYASASI REFORMU"

Bakan Şimşek, son 12 ay içerisinde Türkiye'nin 1.3 milyon vatandaşına iş bulduğunu, buna rağmen işsizlik oranının 1 puandan fazla arttığına dikkat çekerek sözlerini şöyle sürdürdü:

"Çünkü Türkiye'de çalışma çağındaki nüfus çok hızlı artıyor. Bu iyi bir şey. Uzun vadede yüksek büyüme potansiyelini gösteriyor. Ama buna ilaveten işgücüne katılım oranında bir patlama var. Dolayısıyla aslında Türkiye'deki işsizlik oranındaki artış istihdam eksikliğinden kaynaklanmıyor. Önemli ölçüde işgücü piyasası dinamiklerinden kaynaklanıyor. Demek ki bizim çok daha fazla istihdam oluşturmamız lazım. Bu da reform gerektiriyor. En önemli reformlardan biri de işgücü piyasası reformu."

"Rusya'nın 'Türkiye'den daha fazla gıda ürünü alacağım' demesi bile fiyatları artırmaya yetiyor" diyen ve bunlarla birlikte enflasyon beklentilerinde bir kötüleşme olduğuna değinen Şimşek, ancak Merkez Bankası'nın gereken adımları attığını ve beklentilerdeki kötüleşmenin duracağını ifade etti. Şimşek, bütçe açığı açısından 2009 yılı hariç son 10 yılda Türkiye'nin Maastricht kriterlerini tutturduğunu belirterek, şunları söyledi:

 "Türkiye, 2017 yılında nominal olarak bütçe fazlası vermeye başlayacak. Bu sene açığımız yüzde 0,8. Bu açık OECD ortalamalarının dörtte birinden az, AB ortalamasının üçte birinden az, gelişmekte olan ülkeler ortalamasının da yarısından daha az bir açık. Ben anlamakta zorluk çekiyorum, hala bizim açığı yüzde 2,5 gösteriyorlar. Türkiye'nin başka ülkelerle karşılaştırılabilecek açığı genel devlet açığıdır. O da yüzde 0,8'dir bu sene. Gelecek sene bunu da yüzde 0,5'e düşüreceğiz. 2017 yılında da Türkiye fazlaya geçecek."

Bakan Mehmet Şimşek, "Şunu diyebilirsiniz; 'Türkiye'de kamu borcunun milli gelire oranı düştü. Niye böyle bir mali disipline ihtiyaç var?' Çünkü biz enflasyonla mücadelede Merkez Bankası'nın elini güçlü tutmak istiyoruz. Merkez Bankası'na destek veriyoruz. Bu birinci sebep. Cari açığın azaltılması için kamu tasarruflarını yüksek tutmamız lazım. Bu da ikinci sebep. Üçüncü sebep de çok büyük bir reform paketinin başlangıcındayız. Şimdi ikinci, üçüncü nesil reformlar maliyetli reformlar. Para gerektiriyor. Bütçeyi güçlü tutacağız ki reformlara alan oluşturalım" şeklinde konuştu.

Bakan şimşek, cari açığın iyileştiğini ve ihracattaki artış hızının ithalatı aşmaya başladığını belirterke, cari açığın daraldığını gelecek yıllarda da bu açığı azaltmaya devam edeceklerini söyledi. Açığın finansman kalitesinde de iyileşme olduğuna dikkati çeken Şimşek, şu anda açığın hemen hemen tamamı uzun vadeli krediler ve borç yaratmayan doğrudan sermaye girişleri ile finanse edildiğini kaydetti.

"BİZ İSE ÇOK ZARAR GÖRDÜK"


Bakan Şimşek, bir iki yıl öncesine oranla cari açığın finansman kalitesinin de iyileştiğine dikkat çekerek, şöyle devam etti:

"Kısa vadeli baktığımız zaman jeopolitik gerginlikler tabii ki bir risk. Avrupa'da toparlanmanın gecikmesi ve Avrupa'da durumun kötüleşmesi bir risk. Aşağı yönlü riskler de var. Petrol fiyatları düşüyor. Bu cari açığı daha da azaltacak. Petrol fiyatlarındaki 10 dolarlık düşüş Türkiye'nin cari açığının GSYH'ye oranını yüzde 0,6 düşürüyor. Gelişmekte olan ülkeler için emtia fiyatlarının düşüşü tam bir felaket senaryosu. Gelişmekte olan ülkelerin bir kısmı emtia fiyatlarındaki artıştan nemalandılar. Biz ise çok zarar gördük. Şimdi, emtia fiyatlarının düşüşünden dolayı Türkiye, çok ciddi bir rüzgarı arkasına alabilir. Gelecek 10 yıl içerisinde herkes biliyor ki, Çin eskisi kadar büyümeyecek. Emtia fiyatları geçmiş 10 yıldaki kadar artmayacak. Muhtemelen reel olarak düşmeye devam edecek. Bu Türkiye için net olumludur. Özellikle cari açık açısından. Aynı zamanda büyüme açısından, enflasyon açısından."

Bakan Şimşek, Türkiye ekonomisi için en önemli pazarlardan birinin Avrupa Birliği (AB) olduğuna değinerek, AB'nin neredeyse kalıcı durgunluğa girmiş bir durumda olduğunu belirtti.

"ENİNDE SONUNDA BU RİSK ALGISI DÜŞECEK, DÜZELECEK"

Türkiye'ye ilişkin gündeme getirilen kaygılarından bir tanesinin reel sektörün döviz açık pozisyonu olduğunu söyleyen Şimşek, şöyle konuştu:

"Açık ve net olarak söylüyorum. Reel sektörün döviz borcunun yüzde 95'ine yakını uzun vadelidir. İkincisi, Türk şirketlerinin yüzde 63'ünün hiç döviz borcu yok. Türk şirketlerinin yüzde 88'inin döviz borcu olanların döviz geliri var. Geriye bir yüzde 12 kalıyor. Onların analizini de yaptık. Bunlar önemli ölçüde küçük ve orta ölçekli şirketler. Hangi akıllı yabancı banka, bunlara borç verir, onlara da şaşırıyoruz. Dönüp dolaşıyoruz. Muhtemelen kendi paralarıdır, diye düşünüyoruz. Reel sektörün döviz pozisyonunun açığında risk yok. Bankacılık sektöründe pozisyon açığı yok. Devletin çok büyük bir pozisyon fazlası var. Hane halkının çok büyük bir pozisyon fazlası var. Yani döviz fazlası var. Türkiye'ye ilişkin risk algısı yüksek. Eninde sonunda bu risk algısı düşecek, düzelecek. Bunlar geçici trendlerdir. 2015 yılının ikinci yarısından sonra bu risk algısında dönüşümü yaşamak... Şimdiden bunu hayal etmek herhalde çok zor olmasa gerek. Merkez Bankası bağımsızdır. Karşılıksız para basma dönemi 2001'de sona ermiştir. Bazı yapısal sorunlar vardır. Yapısal tedbiri alacağız ve alıyoruz. Bu enflasyon mutlaka düşük tek haneye inecektir. Cari açık yapısal bir sorundur. Onu da kalıcı bir şekilde aşağı çekecek ne gerekiyorsa yapıyoruz."

"33 FASLIN 30'UNDA CİDDİ İLERLEME VAR"

Şu anda büyümenin önündeki iki engelin göreceli olarak yüksek enflasyon ve yüksek cari açık olduğuna işaret eden Şimşek, 2017 yılı itibariyle bu iki engelde de önemli eşikleri aşmış olacaklarını söyledi.

Avrupa Birliği'nin (AB) Türkiye İlerleme Raporuna değinen Şimşek, "33 faslın 30'unda ciddi ilerleme var. AB raporlarının satır aralarını okursanız aslında Türkiye şu anda toplam 34 faslın 27'sini kapatmış noktada gibi. 2 bin yasa değişikliğine gittik. AB süreci Türkiye'deki kurumsal kalitenin iyileştirilmesi noktasında en önemli referans noktamızdır. AB sürecini güçlü bir şekilde devam ettireceğiz. AB'ye üye olsak da olmasak da bütün o standartları yakalayacağız. Türkiye Avrupa'yla yakınsama sürecini devam ettirecek" diye konuştu.

Şimşek, kayıt dışı ekonominin Türkiye'de iş yapmanın önündeki en büyük engellerden biri olduğunu belirterek, "Çünkü haksız bir rekabet unsurudur. Olay sadece bir vergi kaçırma meselesi değildir. Kayıt dışı ile mücadelemiz çok güçlü bir şekilde devam edecek. Kayıt dışı istihdamı ciddi bir şekilde azalttık. Kayıt dışı ekonominin milli gelire oranını azalttık. Şu an AB ortalamasından uzağız ama 5 yıl içinde AB'nin bugünkü ortalamasını yakalarız. Yakında Sayın Başbakanımızın başkanlığında yeni bir kayıt dışı ile mücadele eylem planı açıklayacağız" değerlendirmesinde bulundu.

Global senkronize bir faiz artışı olamayacağını dile getiren Şimşek, "Çünkü AB'nin olduğu nokta ile ABD arasında çok büyük farklar var. Eğer Çin yavaşlayacaksa ABD bu momentumu devam ettiremez. Bu sabah bir rakam gördüm. Çin'deki büyümenin 1 puan düşmesi ABD'nin büyümesinden 0,2 puan alıyor. Hepimiz birbirimize bağımlıyız" dedi.