İzmir Ticaret Odası'nın 'İzmir İş Dünyası Buluşması' toplantısına katılan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, İzmir'in insan kaynağı bakımından gelişmiş bir şehir olduğunu söyledi. Teşvik sistemiyle ilgili sorunların buradan kaynaklandığını ifade eden Babacan, 'İzmir'deki nitelikli insan gücünün ilin gerçek potansiyelinin oluşmasında itici güç olacağına inanıyorum' dedi.

Başbakan Yardımcısı Ali Babacan, yıl sonu itibarıyla cari açığın yüzde 6 veya daha düşük bir rakamda gerçekleşeceğini, büyüme oranına zarar vermeden bu hedefin gerçekleştirilmesinin başarı olduğunu, G 20 ülkeleri içinde makro ihtiyati tedbirleri Türkiye kadar etkin kullanan bir başka ülkenin bulunmadığını söyledi.

Babacan, İzmir Ticaret Odası ev sahipliğinde düzenlenen, 'İzmir İş Dünyası Buluşması' toplantısına katılarak bir konuşma yaptı. Ailesinin ticaret hayatının içinde olduğunu, kendisinin damdan düşen birisi olarak iş dünyasının karşılaştığı sorunları ve beklentileri daha iyi anlayacak bir konumda bulunduğunu anlatan Babacan, İzmir ekonomisine yön veren İzmir Ticaret Odası'nın kurduğu İzmir Ekonomi Üniversitesi'nin kısa zamanda dünyanın en iyi 500 üniversitesi arasına girmesinin büyük başarı olduğunu belirtti. Bir ülkenin ekonomik olarak büyüklüğünün insan kaynağının eğitimine bağlı olduğunu, eğitim politikalarını bu gerçekten hareketle şekillendirdiklerini ifade eden Babacan, toplam üniversite sayısının 12 yılda 3 mislinden fazla arttığını, nicelik yanında niteliğin de artırılması için yoğun çalışmaların devam ettiğini kaydetti.

İzmir insan kaynağına bakıldığında çok önemli bir konumda olduğunu, dışa açık, dünyayla bütünleşmiş ve sosyo ekonomik gelişmişlik indeksinde ilk sıralarda yer alan bir kent olduğunu, teşvik sistemiyle ilgili sorunların da buradan kaynaklandığını anlatan Babacan, gelişmişlik endeksi düşük bölgelere daha yüksek oranda teşvik sağlandığını ancak en nihayetinde her ne kadar teşvik programı uygulanırsa uygulansın illerin insan kaynağının en önemli teşvik olduğunu belirtti. Babacan, 'İzmir'deki nitelikli insan gücünün ilin gerçek potansiyelinin oluşmasında itici güç olacağına inanıyorum' dedi.

'İzmir'in dış ticarette yüzde 5'lik payı var'


İzmir'in liman, ticaret, tarım ve turizmde büyük potansiyele sahip olduğunu, zengin ham madde kaynaklarına sahip olduğunu, 2013 yılında kentin toplam dış ticaretinin 20 milyar dolara ulaştığını, bu rakamın 2002'ye göre 4 misli artışı gösterdiğini anlattı.

Babacan, şöyle konuştu: Bu rakam güzel bir başarı ama Türkiye'nin 500 milyar dolarlık ihracat ve 1,2 trilyon dolarlık dış ticaret hacmi hedefini düşündüğümüzde İzmir'in daha çok çalışmaya devam etmesi gerekiyor. Şu anda dış ticarette yüzde 5'lik payı var. Bunun 1,2 trilyonun dahi yüzde 5'ini alsanız ciddi bir rakam. İzmir'in yüzde 5'in çok üzerinde rakamlara çıkabileceğine inanıyorum.

İzmir'deki tüm bu rakamlar gelişmenin iyi olduğunu ancak arzu ettiğimiz noktaya henüz gelemediğimizi gösteriyor. Hükümet olarak bundan sonraki dönemde İzmir'e yoğun bir şekilde destek vermeye devam edeceğiz. Yerel seçimlerde şöyle böyle olmuş, seçimden sonra artık seçim öncesi kampanya konuları yerinde durur, hizmet aynen devam eder. Bunları özellikle ifade etmek istiyorum.' EXPO için İzmir'e büyük destek verdiklerini, Türkiye'nin adayı belirlenirken kendisinin Ankara'da İzmir'i desteklediği için eleştiri aldığını ifade eden Babacan, baştan bu yana doğru bildikleri yoldan şaşmadıklarını bildirdi.
 
Babacan, İzmir'in bir dünya kenti olmayı çoktan hak ettiğini bu hedef kapsamında çalışmalarında yılgınlığa kapılmaması gerektiğini işaret ederek, 'Yoğun çaba gösterdik ama çalışmaya devam edeceğiz, yılmak yok, bıkmak, boş vermek asla yok. Önümüzdeki dönemde gerçekçi, iyi planlanmış hedefler seçip çalışmaya devam etmemiz gerekiyor. Çünkü İzmir bunu hak ediyor' diye konuştu.

'Cumhurbaşkanı seçim sonucunu merakla bekliyoruz'

İzmir Ticaret Odası (İTO) Yönetim Kurulu Başkanı Ekrem Demirtaş ekonomide istikrar denilince akla Babacan'ın geldiğini söyledi.  Demirtaş, Cumhurbaşkanı seçim sonucunu merakla beklediklerini, hafta sonu İzmir'e miting için gelen Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'a yeni dönemi sorduğunu belirterek, şunları anlattı: Sayın Başbakan'a, '11 Ağustos'ta ne olacak. Yeni hükümet yeni bakanlar mı olacak? Sonra bildiğiniz üç dönem konusu var. Bir bildiğiniz var ama nereden çıktı bu' dedim. Örnek olarak da Ali Babacan ve Binali Yıldırım'ı verdim. 'Ne olacak, biz onlara güveniyoruz' dedim. Başbakan da tüm açık kalpliliğiyle yanıtladı. Sonunda da 'bakan olmak için milletvekili olmak gerekmiyor' dedi.

'Prim indirimi değil de bir ödül düşünüyoruz'

EGİAD Danışma Kurulu Başkanı Yorgancılar'ın, 'Vergi ve sigorta primini düzenli ödeyenlere prim indirimi uygulanması konusunda beklenti içinde olduklarını' söylemesi üzerine bu konuya değinen Babacan, 'Prim indirimi değil de bir ödül düşünüyoruz' dedi. Babacan, Yorgancılar'ın, 'Bu ödül plaket olmayacak değil mi?' demesine karşılık Babacan, 'Bunu, aslında sınırlı bir ölçüde sosyal güvenlik primlerinde yapıyoruz. Zamanında ödeyen, borcu olmayan işverenlerimiz 5 puan daha az ödüyor. Vergide, böyle bir şey şimdilik yok. Bu 5 puanın bile bize yılda 7-8 milyarlık maliyeti var, dolayısıyla onu bile böyle zorlanarak yaptık' diye konuştu.  EGİAD Başkanı Seda Kaya ise Türkiye'nin inşaat ve perakende sektörü ile rant ekonomisinin kıskacında sıkıştığını, ülkenin yeniden üretime dönmesi gerektiğini ifade etti.

İş dünyası için cumhurbaşkanı seçiminden en büyük beklentinin, istikrarın korunması olduğuna işaret eden Kaya, 'Toplumsal istikrarın temeli de demokrasi ve özgürlüklerin, adalet duygusunun, toplumsal barışın koşulsuz biçimde savunulmasıdır. Yaşanan zaaflar bizi günden güne istikrardan uzaklaştırmakta ve Büyük Türk Devleti olgusunu içten içe kemirmektedir' dedi.

'THY'nin adını unuttuk'


Babacan, Ege Genç İşadamları Derneği (EGİAD) tarafından düzenlenen '70. Ege Toplantısı'nda, Türkiye'de, 'Finansman' denilince akla banka kredisinin geldiğini, dünyada ise bankaların yanında sermaye piyasalarının aktif olarak kullanıldığını söyledi. Babacan'ın, THY'nin geldiği noktayla ilgili değerlendirmesi sonrası EGİAD Danışma Kurulu Başkanı Ender Yorgancılar'ın, 'THY'nin İzmir'e uçmadığını, bu nedenle şirketin adını 'yabancı hava yolları' olarak okuduklarını ve logosunun rengini dahi unuttuklarını" söylemesi salonda gülüşmelere neden oldu.

Babacan, vergi affı düzenlemesiyle ilgili bir soru üzerine ise düzenlemenin vergi affı değil, bazı vergi ve prim borçlarının yeniden yapılandırılması olduğuna değinerek, şunları söyledi: Af söz konusu değil. Borcun ana parasına dokunmuyoruz. Ana parasını enflasyonla bugüne getiriyoruz. Taksitle ödemek isterseniz de onun üzerine belli bir vade farkı tekrar uyguluyoruz. Kapsamı, sınırları belli. Daha önce yaptığımızda belli bir miktarda vergiyi ödeyip tamamen denetimden çıkmak gibi uygulamalar vardı. Bu seferkinde o yok. Sadece borcun yeniden yapılandırılmasıyla sınırlı bir planlama. Yani 'bunu ödedikten sonra ben artık denetime tabi olmayacağım' gibi bir husus şu andaki torba tasarıdaki maddelerde yok.