Gamze Geçer- Prof. Dr. Şemsi Yazıcı, 'Türkiye'deki bütün aileler evladının doktor, mühendis, avukat olmasını istiyor. Bunlar zaten var. Türkiye bunlara doymuş durumda. Bu meslek gruplarında çok sayıda yetişmiş elemanımız var. Olmayan nedir biliyor musunuz? Türkiye'nin esas ihtiyacı ara eleman. Yani teknisyenler ve teknikerler' dedi.

 

Asıl mesleği inşaat mühendisliği olan Yazıcı, Ege Üniversitesi Mühendislik Fakültesi'nde İnşaat Mühendisliği bölümünde de öğretim görevlisi olarak çalıştığını söyledi.
Yapı malzemeleri, beton, betonarme, çelik ve ahşap yapılar üzerinde çalışmalar yaptığını dile getiren Yazıcı, yaklaşık 1,5 yıldır meslek yüksek okulu müdürlüğü görevini sürdürdüğünü belirtti.
Devlette sürekliliğin esas olduğunu vurgu yapan Yazıcı, 'Yani burası bir devlet kurumu, üniversitesi. Bir defa her devlet kurumunun bir kurumsal kimliğinin olması lazım. Biraz kurumsal olması lazım. Her şeyin belirli bir sistematiğe göre işlemesi, kurallara, yönergelere göre işlemesi gerekiyor. Bu konuda ben olabildiğince kurumsal kimlik kazandırmaya çalışıyorum' diye konuştu.  

Yüksek okulda kısıtlı bütçelerle çalışmalar yapıldığına işaret eden Yazıcı, bazen sponsorlarla bazen hibelerle bazense birtakım desteklemelerle bir şeyler ortaya çıkarma gayretinde olduklarını aktardı.
Öğrencilerin ve okulun ihtiyaçlarını karşılamak için tasarruf yaparak adımlar attıklarını kaydeden Yazıcı, 'Gereksiz harcama yerine daha ziyade öğrenci odaklı, ne yapabiliriz sorusunun peşindeyiz. Ama bu konuda çok başarılı mıyız? Bu tartışılır tabii ki. Bizim elimizde dediğim gibi çok büyük bütçe yok. Kısıtlı imkanlarla bir şeyler üretmeye çalışıyoruz. Sağ olsun arkadaşlarımız, bütün hocalarımız da bize destek veriyorlar' dedi.

Ege Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu'nun Türkiye'nin en büyük meslek yüksek okullarından biri olduğuna dikkati çeken Yazıcı, '11 bin 500 civarında kayıtlı öğrencimiz var. Bu devasa bir rakam. Ege Üniversitesi kampüsünde gördüğünüz her 5 öğrenciden bir tanesi Ege Meslek Yüksek Okulu öğrencisi. Burası büyük bir potansiyele sahip bir yer. Tabii başlangıçta benim de hiç tanımadığım bir birim burası. Benim okulum hemen bu derenin öbür tarafında ama çok burayla haşır neşir bir hoca değildim. Buraya gelince ilk birkaç ay adaptasyon sorunum oldu. Çünkü buradaki öğretim üyesi ve elemanı arkadaşlarımın yüzde 99'unu tanımıyordum. Personeli de tanımıyordum ama sağ olsun arkadaşlarım ciddi destek verdiler.' dedi.

'Aileler çocuğunun mühendis olmasını istiyor'
 
Okulda 45 farklı program eğitimi verildiğini, bunun 16'sının da gece programı olduğunu ifade eden Yazıcı, okulda kimyadan mobilyaya, otomotivden grafiğe birçok alanda öğrenim gören öğrencileri olduğunu soyledı.
Bütün ailelerin çocuklarının iyi yerlere gelmesini istediğini dile getiren Yazıcı, şöyle konuştu: Türkiye'de tabii bütün aileler çoluğunun çocuğunun veya evladının doktor olmasını, mühendis olmasını avukat olmasını istiyor. Bunlar zaten var. Türkiye doymuş durumda. Bu meslek gruplarında çok sayıda yetişmiş elemanımız var. Olmayan nedir biliyor musunuz? Türkiye'nin esas ihtiyacı ara eleman yani teknisyen, tekniker. Mühendislerle, doktorlarla daha aşağıda eğitim almamış kişiler arasında koordinasyonu veya iş akışını sağlayacak, işi paylaşacak elemana ihtiyaç var. Bu konuda hakikaten Türkiye'nin çok büyük açığı var. Hiç kimse teknisyen olmak istemiyor. Burada ciddi bir hata yapıyoruz. Türkiye'deki hükümetler büyük çabalar gösteriyorlar. Bu ara elaman açığını giderebilmek için ciddi yatırımlar yapıyorlar ama önce bu bakışı kırmak lazım. Toplumda teknisyenin de teknikerin de bir yerinin olduğunu, onların da ciddi kazançlar elde ettiğini ispat etmemiz lazım.