Ali Budak-Son yıllarda kırmızı ette dikkat çekici fiyat artışları yaşandı. Fiyatların artması için et ithalatı yapıldı ancak işe yaramadı ve fiyatlar yükselmeye devam etti. Son yıllarda kırmızı etteki bu fiyat artışıyla beraber Türkiye, dünyanın en pahalı etini tüketen ülkelerden oldu. Kırmızı ette yaklaşan büyük tehlike ile ilgili borsa olarak 4 yıl önce çalışmalar yaparak bakanlığa önerilerde bulunduklarını ancak bu önerilerin zamanında yerine getirilmediğini söyleyen İTB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Arman, 'Son iki yıldır kırmızı ette dikkat çekici fiyat artışları söz konusu oldu. Hayvancılık konusunda uygulanan politikalarda bir takım yanlışlıklar var ki iş bu hale geldi. Zamanında tedbirler alınmadı. Tedbirler alınmayınca da ülkemizde et fiyatlarında ciddi artışlar yaşandı' dedi.


Önerilerimiz dikkate alınmadı


'Tabi ki bu artışların olma sebepleri var. Hayvancılık konusunda uygulanan politikalarda bir takım yanlışlıklar var ki iş bu hale geldi. Zamanında tedbirler alınmadı. Tedbirler alınmayınca da ülkemizde et fiyatlarında dikkat çekici artışlara neden oldu' diyen İTB Yönetim Kurulu Başkan Yardımcısı Bülent Arman, 'İTB olarak 4 yıl önce bu konu ile ilgili çalışmalar yaptık. Bakanlığa yazılar gönderdik. Özellikle yaklaşmakta olan sıkıntının görünen kısmını bildirip, hiç olmazsa besilik dana ithalatının sürekli hale gelmesini sağlamaya çalıştık. Önerilerimiz zamanında yapılmadı. Önerilerimizin üstünden uzun zaman geçtikten sonra besilik dana ithalatı başladı. Ama geç kalındı. Çünkü besilik dana ithalatı yaptıktan sonraki 8 ay sonra kesime hazır hale geliyor. Zamanında alınmayan tedbirler sonucu da fiyatlar bu kadar arttı. Tabi içerde de üretim olmaması bu fiyatların yükselmesinde en büyük etkenlerden oldu. Artan nüfusa karşın üretim de yeterli değil. Yeterli desteklerin olmaması, yem fiyatlarının Türkiye'de çok pahalı olması et fiyatlarının artışında etken oldu. Türkiye'de yem fiyatları dünya fiyatlarına göre gerçekten çok yüksek. Bu işi yapanlar yıldırılıyor. Bu iş neden yapılır? Belli bir kazanca ulaşmak için yapılır. Bir ticari amaç var. Siz yaptığınız işten para kazanamıyorsanız, çok risk taşıyorsanız bu işi neden yapacakınız ki?' dedi.
 

Kısa vadedeli çözüm


Et fiyatlarının kısa vadede düşürülmesi için yapılması gereken tek işlemin ithal et olduğunu belirten Bülent Arman, şunları söyledi: Et fiyatlarının kısa vadede düşürülmesi için ithal etten başka çare görünmüyor. Ama bu da tek başına et ve süt kurumunun yapacağı bir şey değil. Sadece bu kurumun ithal edip piyasaya satması veya kendi mağazalarında satmasıyla et fiyatları düşmez. Serbest piyasa kuralları içerisinde devletin denetleyici, kontrol edici olduğu bir sistem kurulmalı. Eğer et ithal edilecekse ya da kesimlik dana getirilecekse özel sektörün muhakkak bu işin içerisinde olması gerekiyor. Yoksa yapılanların piyasaya hiçbir etkisi olmuyor.  


% 8 KDV çok yüksek


Temel gıda maddesi olan ette % 8 KDV uygulanmasının büyük bir sorun olduğuna vurgu yapan Arman, şöyle devam etti: 4 parça olarak tabir ettiğimiz karkas kemikli dana etinin fiyatı 27 ila 28 lira arasında değişiyor. Ancak 27 liraya alınan etin kemiksiz maliyeti, satışa hazır hale getirilmesiyle 34 liraya mal oluyor. Tezgaha girdiği zaman yüzde 8 KDV var. Önemli sorunlardan bir tanesi de temel gıda maddesi olan bir ürünün KDV'sinin yüzde 8 olması. Temel gıdalarda bu KDV oranların düşürülmesi gerekiyor. Yüzde 8 KDV bir kilo ette 4 lira demek. Bu çok yüksek bir rakam. Bu da kayıt dışı satışlara teşvik ediyor. Bu tür işleri yapanlar faturasız alıp, faturasız satıyor. Bu yüzde 8 KDV oranının düşürülmesiyle fiyatların da düşüşüne geçeceğine inanıyorum. Çünkü bu oran direk tezgâhlara yansıyacak. Yeterli tedbirler alınmazsa yetiştirici, tüketici ve satıcı için kayıp bir sene olacak


'Kalite değil üretim sorunlu'


İç piyasada hayvanların kalitesinin düşmediğini vurgulayan Arman, 'Kalitede bir sorun yok üretimde sorun var. Çünkü iyi ırklar var. İthal edilen besilik danalar besiye uygun ırklar. Onlarda hiçbir sıkıntı yok. Sadece maliyetlerin yüksekliğinden kaynaklanıyor. Türkiye'de kişi başı et tüketimi 15 kilogram. İzmir'in et tüketim oranı Türkiye oranının biraz üzerinde. Ancak bu özellikle beyaz et bağlamında böyle. Çünkü beyaz et ile kırmızı et arasındaki fiyat farkı çok fazla. Mesela beyaz etin kilosu 5 lira ise kırmız etin kilosu 50 lira. 10 kilo beyaz et, bir kilo kırmızı ete karşılık geliyor. İzmir'de de Türkiye'de de tüketim beyaz ete kayıyor' diye konuştu.
 

Marketler, kasaplara zarar veriyor


Kontrolsüz bir şekilde büyüyen market anlayışından dolayı Türkiye'de kasapların işinin zorlaştığına dikkat çeken Arman, şöyle devam etti: Market anlayışı kontrolsüz bir şekilde büyüyor. Türkiye genelinde olduğu gibi İzmir'de de her mahallede market var. Artık tek başına kasabın, bakkalın, manavın yaşam şansı kalmadı. Market yasasının gündeme gelmemesi, hala daha uygulanabilir olmaması küçük esnafa büyük zarar veriyor. Küçük esnafı ortadan kaldırıcı bir etken.
 

Alım gücüne göre çok yüksek


'İzmir'in hemen yanı başındaki Yunan adalarında et daha ucuz' diyen Arman, 'Dünyanın en pahalı etini tüketen ülkelerdeniz. Halkın alım gücüyle fiyatları değerlendirdiğimizde et fiyatları aşırı derecede yüksek. Et fiyatının bu kadar yüksek olması ise tek başına üreticinin sorunu değil. Onu da suçlamamak gerek. Herkes maliyetine göre hesap yapıyor. Eğer satıcıysanız kira, elektrik, işçi gibi maliyet unsurlarınızı da göz önüne alırsınız. Aynı şekilde yetiştiricinin de maliyeti var. Bu işi yapanların büyük bir bölümü, hayvanlara yedirdiği yemi kendi üretmiyor. Satın alıyor. Bunlar da maliyeti arttırıyor. Balkanlar'da, Avrupa'da et ucuz. İzmir'in hemen yanı başında olan Yunan adalarında et daha ucuz. Aynı eti kıyaslandığımızda bizde ki et daha pahalı' dedi.
 

Et ve Süt Kurumu, fiyatları düşüremez

Et ve Süt Kurumu'nun diğer market ve kasaplara göre ucuz et satmasının piyasaya bir etkisi olmadığını savunan Arman, 'Kurumun mağazalarında ucuz et satmasının et piyasasına olumlu hiçbir etkisi yok. Et fiyatları düşmüyor, düşmez de. Çünkü kurumunun Türkiye çapında bir organizasyonu yok. Her ilde satış mağazası, mezbahası yok. Bölgesel olarak çalışıyor. Yani belli şehirlerde satış mağazaları var. Buralardan Türkiye piyasasını yönlendirmesi beklenemez. Ancak serbest piyasada bu iş yürüyecek, bütün alanlara aynı şekilde hitap edilecek. Devlet ise kontrolünü yapacak. Zaten kontrol belgesini devlet veriyor. Ona göre kontrol belgesini vereceksin, ona göre fonunu, gümrük vergisini oluşturacaksın. Böylece fiyatların aşırı yükselmesini veya aşırı düşmesini önleyeceksin' ifadelerini kullandı.