Ekonomik büyümenin yedi çeyrektir ivme kaybettiğini ifade eden Yorgancılar 2012 son çeyreğinin dip noktası olmasını ve ekonominin yeniden sağlıklı ve hızlı büyümeye başlamasını umduklarını kaydetti. Bunun için de Merkez Bankası’nın faiz yanında zorunlu karşılık frenini de gevşetmesi gerektiğinin altını çizen Yorgancılar, “Ayrıca kredi artış limitlerinde toptancı yaklaşımı doğru olmayacaktır. Bunun yerine artış oranı tüketici kredileri için yıllık yüzde 15 ile sınırlandırılırken yatırım ve işletme kredileri için artırılmalıdır. Türkiye'nin hem iç hem de dış talebin birlikte çektiği büyümeye ihtiyacı var. 2013'te sadece iç talep çekişli büyüme ve cari açıkta artış ihtimali yüksek görünüyor. Yeniden başa dönmemek için düşük faiz, reel değeri düşmeyen kur ve üretim teşvikleri, yani yeni bir büyüme senaryosu ve stratejisi gerekiyor." dedi.

TÜİK tarafından açıklanan dördüncü çeyrek ve 2012 yılı büyüme verilerini değerlendiren Başkan Yorgancılar, global ekonomik krizden buyana gerçekleşen en düşük seviye olduğunu ifade etti. 2011 yılının ilk çeyreğinden itibaren büyüme hızının sürekli gerilediğine ve 2012 yılının son çeyreğinde dip yaptığına işaret eden Yorgancılar, sözlerini şöyle sürdürdü:
“Bu veriler ‘yumuşak iniş senaryosu’ nun tutmadığını, hesapların hatalı yapıldığını ortaya koymaktadır. Yüksek büyüme ile yüksek cari açık arasında tercih yapmak gibi bir noktaya gelinmesi ekonomimizde çok önemli yapısal sorunların varlığına işaret etmektedir. Bu nedenle konjonktüre endeksli değil yapısal dönüşümü gerçekleştirecek politikalar gerekiyor. Türkiye'nin ithalata bağımlılığının azaltılması, Ar-Ge mallarının üretilmesi zorunlu hale gelmiştir. Yükte ağır, pahada hafif ürünler ve düşük katma değerli re-export ürünleri ile gidilebilecek yol kalmamıştır."

AB ülkelerine bakıldığında Türkiye’nin yüzde 2,2’lik büyümesinin bir başarı olarak değerlendirilebileceğini, ancak gelişmekte olan ülkelerin yakalamış oldukları  yüzde 6’lık büyüme karşısında başarısız kaldığını vurgulayan Yorgancılar, “Yıllık yüzde 2,2 düzeyindeki büyümenin yavaşlayan küresel talebe rağmen ihracattan gelmesinin olumlu bir gelişme olduğunu ancak iç talebin binde 7 gerilemesinin sağlıklı olmadığını ifade etti. Yorgancılar, "2011 yılında iç talep, 2012 yılında dış talep ile büyüdük. Önemli ve sağlıklı olan büyümenin hem iç hem de dış talepten beslenmesidir. Günümüz küresel rekabet ortamı ve Türkiye ekonomisinin yapısal özellikleri tek kanatlı bir büyümenin sürdürülebilir olmasını engellemektedir. Yeni, farklı ve yenilik bazlı bir sanayileşme ve büyüme stratejisine olan ihtiyaç ortadadır" diye konuştu.

Büyüme verilerinin 2013 ve sonrası yıllar için de uyarı niteliğinde sinyaller verdiğini söyleyen Yorgancılar, özel sektör yatırımlarının son çeyrekte yüzde 9,2 yıllık bazda ise yüzde 4,5 gerilemesinin bu yılın yanında gelecek yılların üretim kapasitesi ve büyüme hızı konusunda da endişe yarattığını öne sürdü. Bu durumun ayrıca 2012 yılı Haziran ayında resmileşen ve konjonktürel açıdan şansız bir döneme denk gelen yeni teşvik paketinin de sorgulanması ve yenilenmesi gereğine işaret ettiğini belirten Yorgancılar,  2012 yılını sanayi sektörü açısından da değerlendirdi.  Yorgancılar, "2011 yılında yüzde 10 oranında büyüyen imalat sanayinde 2012'nin son çeyreğinde büyüme durmuş, yılın bütününde üretim sadece yüzde 1,9 oranında artmıştır. Bu rakamlar sektörün 2009 krizi sonrası en düşük yıllık büyüme hızı, 2008 sonrası en kötü son çeyrek büyümesi ile karşı karşıya kaldığını ortaya koymaktadır. Yeni pazarlar bulma ve ihracat artışı konusundaki büyük çalışmalar sonucunda ancak bu büyüme hızı yakalanabilmiştir. Reel kurların ortalama olarak gerilediği bir ortamda bu çok önemli bir başarıdır. Ancak, 2013 yılında bu başarının devam etme olasılığı düşüktür. Dolayısıyla yeni bir yatırım, üretim, ihracat stratejisi ile buna imkan verecek makro ekonomik koşulların oluşturulması gerekmektedir. Girişimcilerimiz verimlilik artışı ve yeni pazarlara yönelme konusunda elinden geleni yapmıştır. Sıra, reel sektör bazlı büyüme için; faiz, kur, enerji maliyetleri, istihdam vergileri gibi makro ekonomik değişkenleri uygun hale getirmeye gelmiştir. Aksi halde hem artan cari açık hem de yükselen işsizlik ile karşılaşılması sürpriz olmayacaktır. Ayrıca 2023 hedefleri Kaf Dağının arkasında kalacaktır" dedi.