Küresel piyasaların işleyişinin değiştiği, rekabet yarışının hız kazandığı bir dönemde iş dünyasının geçerliliği kalmayan yöntemlerle, geçmişe yönelik yasal düzenlemelerle yoluna sağlıklı bir şekilde devam etmesinin mümkün olmadığını kaydeden Yorgancılar, TBMM'ne sunulan ancak detaylarının henüz görülmediği pakette yer alan; özellikle damga vergisi, harçlar gibi iş dünyasının üzerindeki gereksiz yüklerden kurtulacakları için çok mutlu olduklarını ifade etti. Yorgancılar, "Sözleşmelerde sadece bir nüsha üzerinden damga vergisi ve noter harcı alınması uygulaması yerinde bir karar olup, damga vergisi oranlarının da düşürülmesi gerektiği inancındayız." dedi. Yatırımlar için tahsis edilen arazilere yatırım teşvik belgesi süresince emlak vergisi muafiyeti uygulamasının da süresiz yapılmasının daha etkili olacağını vurgulayan Yorgancılar, "Teşvikli yatırımlarda fabrika faaliyet gösterdiği sürece emlak vergisi alınmamalıdır. Tacirlerin veya şirketlerin kurucularının imzalarını gösteren sirkülerlerin noter yerine ticaret sicilinde yapabilmeleri zaman ve para tasarrufu sağlayacaktır. Bununla birlikte, ticaret sicil müdürlüklerinin daha etkin olması da ayrıca değerlendirilmelidir." diye konuştu.

YABANCI YATIRIMLARIN ÖNEMİ

Bürokrasinin iş dünyasının en sıkıntılı konularından biri olduğunu, yeni paket ile bütün şirket kuruluşuna ilişkin vergi mükellefiyeti belgelerinin elektronik ortamda ticaret sicil memurluğundan alınmasının şirket açma ve kapamanın önündeki engellerin azaltılacak olmasının olumlu adımlar olduğunu kaydeden Yorgancılar, doğrudan yabancı yatırımları teşvikin önemine değindi. Yorgancılar, "Paketin içinde yer alan, uluslararası şirketlere yönelik teşvikleri olumlu görmekle birlikte, haksız rekabet yaratmayacak şekilde uygulanmasını ümit ediyoruz. Bu açıdan, yönetim merkezi Türkiye'de olan uluslararası şirket haline gelmiş Türk şirketleri de dikkatle değerlendirilmelidir. Ülkemizde doğrudan yabancı yatırımların artması ekonomik büyümemiz ve kalkınmamız adına en önemsediğimiz konulardan biridir. Zira, yabancı yatırımlar istihdam sağlamakla birlikte, nitelikli işgücü ve katma değer yaratıcı üretimi yükselterek, teknolojiyi geliştirerek; mikro ölçekte fabrikalarımız ile firmalarımıza, makro ölçekte ise iş dünyamıza ve ülkemize önemli kazanımlar sunmaktadır. O nedenledir ki bizim uluslararası doğrudan yabancı yatırımları teşvik etmemiz, Türkiye'yi alternatif ülkeler planına alan özellikle büyük markalara önemli kolaylıklar ve imkanlar sunmamız gerekmektedir." şeklinde konuştu.

"KAYYIM KONUSU YENİDEN ELE ALINMALI"

Doğrudan yabancı yatırımların önemi ortada iken, iş dünyasına birazcık nefes aldıracak söz konusu paketin konuşulduğu ortamda Adalet Komisyonu'nda görüşülmekte olan şirketlere kayyım atanmasına ve şirketlerin ortaklık payları veya menkul kıymetler idare yetkilerinin de kayyıma devredilmesine ilişkin düzenlemelerin iş dünyasında yarattığı endişeye dikkat çeken Yorgancılar, bu hususun iş dünyasını tedirgin etmeyecek şekilde yeniden ele alınması gerektiğine olan inancını dile getirdi. Yorgancılar, şunları söyledi, "Kayyım atanması, üreten ekonomi ile çelişmekle birlikte doğrudan yabancı yatırımcıyı kaçırtan bir uygulama niteliğindedir. Bu uygulama ile Türkiye cazibesini yitirirken, geleceğini de ipotek altına almış olacaktır. Çünkü tasarıyla, kayyım tedbirlerinin uygulanacağı suçların kapsamı oldukça genişletilmekte bu da şirketlerin hareket alanını daraltmaktadır. İş dünyası olarak aklımıza takılan şu sorulara cevap arıyoruz? Kayyım tarafından yetkilerin orantısız kullanılması sonrasında, geriye getirilmesi mümkün olmayan zararlar nasıl telafi edilecek? Bu durumun ticari hayat üzerindeki etkisi nasıl olacak? Bundan nasıl bir fayda beklenmektedir? Şirketlerin ticari yaşamdaki güvenceleri, özgürlükleri, ticari yaşamın istikrarı, rekabet koşulları tamamen farklı bir yöne gitmeyecek mi? Kayyımlara, görevleri nedeniyle tazminat davası açılamaması orantısız yetki kullanma konusundaki riskleri açıkça ortaya koymuyor mu? Hükümetimizin bir yandan yüzümüzü güldürürken, diğer yandan da tedirgin edici risklerle bizleri karşı karşıya getirmeyeceği inancıyla bu yanlıştan dönmesini, endişelerimizin giderilmesini, üretim ve yatırım odaklı politikaların devamının gelmesini diliyorum."