Çocuklarım daha küçük ama okula gidecek kadar büyükler. İnsan çocuğunu görünce öğretmenliğin ne kadar zor bir meslek olduğunu bir kere daha anlıyor. Çok iyi bildiğiniz bir konuyu bile o minik zihinlerin algılayacağı seviyede anlatmak marifet gerektirir. Sabır ve sevgi ile birlikte elbette.

Bir harf öğrenirken bile parmaklar hemencecik yorulur, alt tarafı "e" yazacak dersiniz ama o "e"ler telefon kablosu gibi yuvarlanır da yuvarlanır. Ancak öğretmenleri kızmadan, sakinlikle ve azimle öğretirler onlara. Sonunda bir bakarsınız ki çocuğunuz defterine yazmış "El ele Eda ile". O an öğretmenini öpmek kucaklamak istersiniz.
Bizler İngilizceyi şakır şakır konuşuyoruz ve belki nasıl öğrendiğimizi bile hatırlamıyoruz. Şimdi 5 yaşındaki oğlumun "Dady finger" diye diye şarkı söylediğini duyunca dünyalar benim oluyor. Bizlerden, aileden çok şey öğreniyorlar ama günün büyük kısmını birlikte geçirdikleri öğretmenleri onların hem eğitmenleri hem öğreticileri hem rol modelleri oluyor.

Bu yüzden öğretmenlerin sadece iki cümle yazdırması, toplama çıkartma öğretmesi değil, onlara hayat dersi vermesi de önemli. Yaptıkları etkinliklerle, sosyal sorumluluk projeleriyle kuru kuru bilgi değil, yaşam kokan gerçekleri öğretiyorlar. Bir çiçeğin de canlı varlık olduğunu, hayvanların da yaşam hakkı olduğunu anlatıyorlar. Engellerin aşılabileceğini, azmin önemli olduğunu vurguluyorlar. Belki günümüzde biraz daha ŞİDDETSİZ yaşamın anlatılması gerekiyor. Ağaç yaşken eğilir derler ya, şimdiden doğaya şiddet, hayvana şiddet ve en önemlisi İNSANA ŞİDDET'in yanlış olduğu anlatılmalı. Öyle ki çocukların içine işlemeli, sindirmeliler şiddetsiz hayatı. Kadına şiddet diye ayırmayacağım, hep kadın diyoruz ama unutmayın kadın İNSAN'dır, CAN'dır. Şiddetin hiçbir türü kabul edilemez ve edilmemelidir. Öğretmenlerimiz bu konuyu her ders anlatmalı.

Bizlere şekil veren ve eğiten, bugün de çocuklarımıza öğreten tüm öğretmenlerimizin Öğretmenler Günü'nü kutlarım.

Sağlıkla kalın.