Wolfgang Becker tarafından 2003 yılında çekilmiş Alman yapımı 'Elveda Lenin' filmine Almanya'da altı milyon, Fransa da ise bir milyon seyirci ilgi göstermiştir. 2003 Avrupa Film Akademisi'nin En İyi Avrupa Filmi ödülünü kazanan film, uluslararası festivallerin de gözdelerinden biri olmuştur. Filmde 1989 yılında, Doğu Almanya'da yaşayan Alex'in annesi Christiane Doğu Almanya yıkılmadan önce kalp krizi geçirerek aniden komaya girer. Komada kaldığı sekiz ay boyunca dünya politik düzeninde hiç beklenmedik gelişmeler olur. Komünist Parti'nin en sıkı savunucularından ve aktif destekçilerinden biri olan Christiane, sekiz ay sonra uyandığında artık yaşadığı dünya sandığından çok farklı bir hale gelir. Berlin Duvarı yıkılmış; şiddetle karşı çıktığı kapitalizm, Doğu Almanya'da kendisini göstermeye başlamıştır. Doktorlar Alex'e en ufak bir şokta annesinin ölebileceğini söyler. Bunun üzerine oğlu ona yapay yeni bir dünya oluşturur. Hatta bunun için arkadaşıyla birlikte çektiği haber bültenlerini annesine izletir, annesinin istediği Doğu Alman üretimi turşuları bulur buluşturur.

Bu yaz döneminde Kanal D'de 'Annem Uyurken' isimli dizi film yeni bir başarısız uyarlama dizisi olarak kendini gösterdi ve ekranlara veda etti. Başarılı oyuncu Hümeyra'nın canlandırdığı Gül Hanım da on sene önce kızının düğününde fenalaşıp komaya girmişti. O da on sene sonra uyandığında bıraktığı hiçbir şey aynı değildi. Fakat Gül Hanım'ın politik düzenle değil ailesel düzenle dertleri dizide anlatıldı. Oysa Türkiye'de son on yılda çok şey değişti.

3 Kasım 2002 milletvekili Genel Seçimlerinde AKP yüzde 34.28 oy oranı ve 363 milletvekili ile çıktı ve tek başına iktidar oldu. Hakkındaki kapatma davası süren AKP, cumhuriyet tarihinde başbakan adayı belli olmamasına karşın iktidarı kazanan ilk parti oldu. Zira seçimlere katılamayan AKP Genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, 9 Mart 2003 Siirt Milletvekili Yenileme Seçiminde, Parlamento'ya girebildi. Erdoğan'ın Siirt Milletvekili olmasından sonra, 58. Hükümeti kuran Abdullah Gül, yerini Erdoğan'a bırakmak üzere, Başbakanlık görevini bıraktı. Recep Tayyip Erdoğan, 11 Mart 2003'de 59. Hükümeti kurmakla görevlendirildi.

31 Mayıs 2003'te İstanbul Mimar Yahya Baş Stadında oynanılan karşılaşmada kümede kalmak için son maçını kazanması şart olan; Türk futbolunda üç İstanbul takımından sonra en fazla Süper Ligde mücadele etmiş Altay İstanbulspor'la 0-0 berabere kaldı. Tüm Türkiye'nin gözü önünde İstanbul'da Bursa'dan gelen teşvik primleri dağıtılırken; Diyarbakır'da futbolculara Elazığspor'a yenilmeleri için yöneticilerin silahları doğruluyordu. İstanbul'dan İzmir'e Altay taraftarları gözyaşları ile dönerken umutları geçmişte olduğu gibi ertesi sezon yeniden haksızlıkla düştüğü Süper Lig'e geri dönmekti.

Elveda Lenin filminin vizyonda olduğu 2003 Mayısında filmin kahramanının kaderini yaşayan biri olsaydı ve bugün uyansaydı acaba sadece Kanal D dizisinde yaşanılanları mı yaşardı? Milli bayramların neredeyse korsan gösteri haline döndüğünü; ders kitaplarından Atatürk'ün Gençliğe Hitabesinin çıkartılmaya çalışıldığını, Atatürk İnkılaplarının ders kitaplarından silinmesini gördüğünde ne düşünürdü? Ülkeye en büyük zarar vermiş kişinin hala İmralı'da olduğunu ama artık ülke hükümetinin onu muhatap kabul etmeyi normal görmesini nasıl karşılardı? İmralı'daki ve beraberindeki teröristlerle göğüs göğse savaş vermiş; İmralı'ya onu getirmiş komutanların birer birer tutuklanıp; Türk Silahlı Kuvvetlerine mensup üç yüzden fazla askerin birbiriyle çelişik eski terör örgütü itirafçılarının ifadeleri ile yıllarca mahkum edilmelerini nasıl anlardı? Ülkenin eski Genel Kurmay Başkanlarından birinin halen cezaevinde tutuklu olduğunu, ülkenin bazı milletvekillerinin de tutuklu olduğunu öğrense ilk düşüneceği ne olurdu? Sanırım Atatürk Cumhuriyetinin işgal altında olduğu düşüncesi bu kişinin ilk aklına gelecek ihtimaldir.
Bu kişi aynı zamanda bir Altaylıysa komadan uyandığına inanabilir miydi? Altay'ın o günden bugüne bir daha Süper Lig göremediğini, o yıl Ahmet Taşpınar başkanlığında şike ve teşvik ile takım düştükten sonra; ilerde tekrar yine aynı başkan döneminde şike ve teşvik iddialarının mahkeme salonlarına taşındığı bir sezonda 2.Lig'e düşmüş olmasını anlayabilir miydi? Tribünlerden tanıdığı kişinin, divana yıllarca karşı durmuş birisinin şimdi Altay Başkanı olmasını ve seçilirken divanın desteğini bulmuş olmasını nasıl anlayabilirdi?
On yılı an an yaşayan insanlar olarak bizler bu durumu kabullenmiş; içimize sindirebiliyorsak sanırım o kişinin yapacağı tek şey komaya geri dönmek. Aslında hepimiz bir nevi komada yada hipnoz altında değil miyiz?