Başımıza ne gelse Amerika'dan biliyoruz.
Şu 'Amerika' dedikleri beynimize, içimize o kadar yerleşmiş durumda. Sanki biz kendi kendimize bir şeyler yapamayız.
Hatta şarkımız bile var, 'Kendim ettim, kendim buldum!' diye...
Konumuz ekonomi olduğuna göre söyleyeyim:
'Trump yönetimi çok belirsizlik içeriyor!'
Bunu söyleyen; Stanley Fischer Trump yönetimi altında ABD'nin mali politikalarına yönelik önemli düzeyde belirsizlikler olduğunu dile getirdi.
'Oh olsun!' mu dememiz lazım?
Şimdi konuyu biraz açayım:
ABD Merkez Bankası Federal Reserve'in Başkan Yardımcısı Stanley Fischer, Trump yönetimi altında ABD'nin mali politikalarına yönelik önemli düzeyde belirsizlikler olduğunu dile getirdi.
Fisher bununla birlikte FED'in tam istihdam ve enflasyonu yüzde 2 seviyesine çıkarma hedefine sıkı sıkıya bağlı kalacağını ifade etti.
Cumartesi günü Warwick Ekonomi Zirvesinde konuşan Fischer ayrıca, Dodd-Frank finansal düzenlemelerinin bir bütün olarak değişmeyeceğini düşündüğünü ve bankalar için sermaye zorunluluklarının büyük oranda düşürülmemesi gerektiğini dile getirdi.

Uzmanı da bilmiyor!

Fisher konuya ilişkin bir soru üzerine 'Gerçekten neler olup biteceği konusunda ciddi bir belirsizlik var, ne olacağını ben bilmiyorum ve kimsenin de bildiğini sanmıyorum. Bu hem yönetimin hem de kongrenin katılımı ile mali politikalar konusunda karar verilecek bir süreç olacak. Bu dakikada biz FED olarak yasaya göre neyden sorumlu olduğumuza inanıyorsak ona sıkı sıkıya bağlıyız ki yasa da bu hedefin tam istihdama ulaşmak ve enflasyonu yüzde 2 civarında tutmak olarak gösteriyor' ifadelerini kullandı.
Şimdi merak ediyorum, bugün yani hafta başı bu söylem bizi, borsalarımızı, şirketlerimizi, yani ekonomimizi nasıl etkileyecek?

Değerlendirmemiz şart!

Ülkemizde güneş enerjisinden elde edilen elektrik enerjisi, toplam kurulu güç içinde ancak yüzde1'i buluyor.
Buna karşılık Türkiye'den yüzde 60 daha az güneş gören Almanya'nın güneş enerjisinden elde ettiği elektrik 46 kat daha fazla.
Bu nasıl iş?
'Türkiye'de zaman yitirmeden, yeni yapılan bina ve fabrikaların çatılarının fotovoltaik güneş panellerine uygun olarak yapılması, belediyeler ve OSB yönetimlerinin bu yasal zorunluluğun takipçisi olması gerekiyor' diyor, sanayiciler...
Hatta; Enerji Sanayicileri ve İşadamları Derneği (ENSİA) ve Bergama Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Başkanı Hüseyin Vatansever'in konuyla ilgili açıklamaları oldu geçen hafta.

Potansiyelimiz fazlasıyla var

Türkiye'nin yenilenebilir ve temiz enerji kaynakları arasında güneş enerjisi çok önemli bir potansiyele sahip.
Ancak 2016 sonu itibarıyla 78 bin 500 Megavat kurulu güç içinde güneş enerjisi 860 Megavat ile sadece yüzde 1'lik pay alabiliyor. Ege Bölgesi Sanayi Odası (EBSO) Yönetim Kurulu Üyesi Hüseyin Vatansever, Türkiye'nin güneş enerjisinde çok büyük bir potansiyeli kullanamadığına dikkat çekti.
Güneş Enerjisi Santralleri'nde (GES) birkaç yasa değişikliği ile lisanssız üretimin önünün açılabileceğine işaret eden Vatansever, İmar Kanunlarında gerekli değişikliklerin yapılarak, yeni inşa edilen bina ve fabrikaların çatılarının GES yerleşimine uygun projelendirilmesi gerektiğini belirtti. Vatansever, şöyle dedi:

Mimar ve mühendislere de iş düşüyor

'Ülkemizdeki mevcut konutların büyük çoğunluğunda çatılar;  yön, açı ve binaların statik taşıyıcı güçleri dikkate alındığında GES projelerine uygun değil.
Yeni yapılacak tüm binalar ve fabrikaların çatıları fotovoltaik güneş enerjisi panellerine uygun inşa edilmeli.
Tüm siyasi partilerin ortak insiyatifi ile İmar Yasalarında süratle gerekli değişiklikler yapılmalı ve zorlayıcı hükümler getirilmeli.
Belediyelerimiz de hem kanunların yapımında hem de uygulamada belirleyici olmalı. İnşaat ruhsatı verirken, binanın ya da fabrikanın GES panellerine uygun projelendirildiğine dikkat etmeli ve görüntü kirliliği oluşmamalı.'
Burada önemli olan görüntü kirliliğinin yaratılmaması ve yeterli çatı ustalarının yetiştirilmesi...
Ve bu da bir kurala oturtulmalı...
Hatırlayınız;

Kökenine dönersek

Televizyon yayınları ülkemizde 1968 yılında başladı.
Bunun alt ve üst yapısını ise Bornovalı Ergun Orçun hazırladı. PTT Genel Müdür yardımcısı idi. Aynı zamanda NATO ve yurt dışı iyişkilerde ülkemizi temsil eden heyetin de başıydı. Yurt dışında eğitim ve öğretim aldığı için Ergun Orçun, Almanca, Fransızca ve İngilizceyi ana dili kadar iyi biliyordu.
Yılarca TRT İzmir Radyosu Müdürlüğü yapan Nihat Onat'ın, ağabeyinin yazdığı anılar kitabından öğrendiğime göre; 1970 öncesinde Amerika'da yapılan heyetler arası görüşmelerde Türk Teknik Heyeti'nin başında bulunan Y.  Mühendis Ergun Olçun'un heyetinde imiş.
Radyo ve televizyon alt yapısı için yapılan görüşmelerde Amerikalılar verdikleri sözleri yerine getirmeyip, ellerindeki hurdaları Türkiye'ye vermeye kalkmışlar.
'Bu ne?' ya da 'Ön anlaşma böyle değil!' dememize, itirazımıza da 'İsterseniz!' diyerek küstahça tavır takınmışlar.
Bizi yani Türkiye'yi küçümsemişler.
Ergun Orçun da, heyeti, aynen yıllar önce İsmet Paşa'nın yaptığı gibi geri çekmiş,
Ankara ile görüşmeler yapılmış...
Sonrasını yazmayayım!
Bunları da belge olarak gelecek nesillere kalması için anımsatmak istedim.
Ve işte alt yapı hazırlanıp televizyon yayınları başladıktan sonra çatılarımızda büyük bir görüntü kirliliği yaşandı.
Bunu hatırlayanlar olmuştur.
Sonra kablolu TV çıktı, uydu yayınları başladı...
Çatılarda bu kez çanak antenlerden geçilmez oldu.
Ve bu da görüntü kirliliği yanında büyük masraflar getirdi.
Bunu da geçelim, çatılar akmaya büyük maddi hasarların oluşmasına neden oldu.

Nasıl şaşırmayayım?

Özetle bizim öncelikle alt yapı gibi 'çatı ustaları' yetiştirmemiz gerekiyor önemli bir adım atmamız için.
Bir İngiliz'le görüştüğümde 'Bizdeki çatılar en az 100- 150 yıl sorun çıkarmadan işlevini görür!' dedi.
İnanamadım....
Ama böyle!
Bizde öyle mi?
Çatı katlarında oturanlara soralım, bakalım nasıl yanıt verecekler...
Malzeme kadar kullanımı ve de ustasının her konuda olduğu gibi önemi ortaya çıkıyor. Yani; Türkiye'nin güneş enerjisinde barındırdığı potansiyele ilişkin rakamsal verileri paylaşan Hüseyin Vatansever, Almanya'nın güneş enerjisinde örnek alınması gereken bir başarı öyküsü yazdığını vurguladı.

Dikkat çekici kıyaslama

Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı tarafından hazırlanan, Güneş Enerjisi Potansiyeli Atlası'na (GEPA) göre Türkiye'nin yıllık toplam güneşlenme süresinin 2.737 saat, günlük 7,5 saat olduğunu anımsatan Vatansever, şu dikkat çekici kıyaslamayı yaptı: 'Türkiye enerji talebinin önemli bir bölümünü güneş ve diğer yenilenebilir kaynaklardan karşılayabilir. Coğrafi konumumuz gereği güneş enerjisinde en şanslı ülkelerden biriyiz. Ülkemiz yıllık 2737 saat güneşlenme süresi karşılığında güneşten sadece 860 Megavat enerji elde ederken; Almanya yıllık 1600 saat güneşlenme süresi karşılığında 40 bin Magavat enerji üretebiliyor. Yani bizden yüzde 60 daha az güneş alırken, bizden 46 kat daha fazla güneş enerjisi elde edebiliyor. Geçen yıl ülkemizde 681'i lisanssız olmak üzere toplam 683 güneş santrali kuruldu. Bunlar güzel gelişmeler ancak Türkiye'nin tam anlamıyla varlık içinde yokluk çektiği gerçeğini değiştirmiyor.'
Hepsi doğru ama çatı sorunu çözülmeden bunden yararlanmamız da beklendiği gibi olmayabilir.

Potansiyel arttırılabilir

'Herkes kendi elektriğini kendisi üretebilmeli' deniliyor.
Doğru düşünce...
Kabul...
2023 yılında 100 bin Megavat'a ulaşması beklenen kurulu güç içinde yenilenebilir enerjinin payının 30 bin Megavat olarak öngörüldüğünü hatırlatan Hüseyin Vatansever, Enerji Bakanlığı'nın Stratejik Eylem Planı'ndaki bu hedeflerin 'potansiyelin çok altında olduğunu' öne sürdü. Vatansever, sözlerini şöyle sürdürdü:
'30 bin MW yenilenebilir enerji kurulu gücü içinde güneş enerjisi 5000 MW paya sahip olacak.
Bu hedef, günümüze göre beş kattan fazla bir büyümeye karşılık gelse de, potansiyelimizin çok çok altında.
Kamu otoritesinin güneş enerjisinde lisanssız üretimin önünü açıcı düzenlemeleri süratle gerçekleştirmesi gerekiyor.
Evler, apartmanlar, konut siteleri, fabrikalar, hastaneler, kamu binaları, turizm tesisleri kendi elektriğini kendisi üretebilsin.
Kullandığından fazlasını da devlete satsın.
Elektrik dağıtım şirketleri bu kapsamda gerekli hazırlıklarını ve teknik altyapılarını şimdiden tamamlamalı.
Almanya'nın güneş enerjisindeki başarısının altında bireylerin dahi kendi elektriğini üretmesinin önünü açıcı düzenlemeler yatıyor. Amerika'yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Başarılı olmuş örnekleri ülkemize adapte ederek hızla yol alabiliriz.'

İran'da Çeşme rüzgârı

Çeşme'nin en önemli turizm işletmelerinden olan 5 yıldızlı tatil merkezi Boyalık Beach Otel, İran'ın Tahran kentinde düzenlenen Tahran Uluslararası Turizm Fuarı'na katıldı. Dünyanın önemli turizm fuarlarından biri olan ve sektör profesyonellerini bir araya getiren Tahran Turizm Fuarı'nda tanıtım faaliyetlerini hız kesmeden sürdüren Boyalık Beach Otel, dünyanın dört bir yanından gelen turizm acentelerine hem otelleri hem de bölgeleri hakkında bilgi vererek, bu yolla Çeşme başta olmak üzere tüm İzmir'de turizm sektörünün canlanmasına katkıda bulunuyor.

 
DİP EKSPRES
 
Ege Takım ulusal marka olma yolunda

 
İzmir'in farklı ilçelerinde 6 mağaza ile esnafa avantajlı toptan tedarik hizmeti veren Ege Takım Mağazaları ulusal marka olma yolunda ilerliyor. Ege Takım ile esnafa avantajlı tedarik hizmeti sunan, 7ON Gurme mağazalarıyla da perakendede büyüyen Şafak Akın, Ege Takım'ın İzmir'de 7. mağazasını açtıktan sonra İstanbul organizasyonunu oluşturacaklarını söyledi.
2017 büyüme planlarını Türkiye'deki ekonomik ve siyasi koşullar nedeniyle revize etmek durumunda kaldıklarını dile getiren Şafak Akın, 'Ege Takım'ı artık ulusal bir marka yapmak istiyoruz. Ancak önümüzdeki günlerde ekonomik ve siyasi koşulların neler getireceğini kestiremediğimiz için büyüme hedeflerimizi Nisan ayından sonrası için planlıyoruz' dedi.