Dünya’nın dışında yaşam olup olmadığı her zaman merak edilen bir konudur. Astrobiyolog olarak adlandırılan ve evrende Dünya dışında biyolojik yaşamı araştıran biliminsanlarının çoğu, bugün özellikle Mars’ta mikrop biçiminde yaşam olup olmadığı, Jüpiter gezegeninin uydularından biri olan Europa’nın donmuş yüzeyinin altında yer alan okyanusta herhangi bir yaşam biçimi olup olamayacağı ya da Satürn gezegeninin uydularından biri olan Titan’da bulunan sıvı hidrokarbonlarda yaşamın gelişip gelişmediği konusunda çalışmalar yapmaktadır. Bu astrobiyologların bir kısmı SETI olarak adlandırılan (Search for Extraterrestrial Intelligence, yani Dünya Dışı Zeki Yaşam Araştırmaları) bir enstitüde, Dünya dışı zeki varlıkların uzaya gönderdikleri olası sinyalleri bulmaya çalışmaktadırlar.

Dünya dışı uygarlıklarla ilgili kesin bir şeyler söylemek zordur. Düşünce olarak, varolabilecek bir uygarlığın, yaşadığı gezegen ölmeden önce, bulunduğu gezegenin dışına gitmeye çalışması oldukça akılcıdır. Bunun için düşünülen, araştırma yapmak, başka uygun yerlere yerleşmek ve hayatta kalmak olarak üç temel neden vardır.

Araştırma yapmak, yeterli teknolojik düzeye ulaşıldığında başka yıldızlara araç göndererek olabilir. Bu hem merak, hem de yapabilirlikle bağlantılı bir iştir. Başka uygun gezegenlere yerleşerek uygarlığın devamını sağlama, aslında yeryüzünde gelmiş geçmiş uygarlıkların da doğasında vardır ve bulundukları yerlerden farklı yerlere giderek yayılmacılık göstermişlerdir. Bu nedenle başka yıldızlara gitme düşüncesi de, benzer bir yaklaşım olarak doğaldır. Bu nedenlerin en önemlisi hayatta kalmadır. Güneşimiz de dahil, bir yıldızın kararlı olarak sürdürdüğü yaşam süresi sonsuz değildir. Güneş’in yaklaşık olarak 5 milyar yıl sonra kararlılığını yitirerek bir kırmızı deve dönüşürken Dünya’yı yutacağını biliyoruz. Bu durumda, eğer halâ kendi kendimizi yok etmemiş olursak, bu felaket zamanı gelmeden önce, insanlığın yokolmaması için yıldızlararası yolculuğa çıkılacaktır. Bu durum, evrende varolabilecek herhangi bir uygarlığın kaçınılmaz sonudur.

Evrende teknolojik olarak gelişmiş tek uygarlık biz miyiz? Bunun yanıtını, 1961’de Drake ve arkadaşlarınca verilen Drake Eşitliği olarak bilinen ve pek çok olasılığı gözönüne alan bir yaklaşımla inceleyebiliriz. Gökadamızda bulunan ortalama 250 milyar tane ve görünen evrende 70 sekstilyon (7’nin yanında 22 sıfır olacak büyüklükte bir sayı, trilyar) tane yıldızı da hesaba katmalıyız.

Gökadamızda varolabilecek teknolojik olarak gelişmiş uygarlıkların sayısını belirlemek üzere aşağıdaki denklemi ortaya koyan Frank Drake, ABD’nde Batı Virginia’daki Ulusal Radyo Astrnomi Gözlemevi’nde radyo astronom olarak çalışmıştır.



Bu eşitlikte yeralan çarpanları açıklayalım. Eşitlikte kırmızı daire içindeki değerler hesaplanan en düşük değerleri, yeşil daire içindeki değerler ise en büyük değerleri göstermektedir.

N gökadamızda herhangi bir zamanda iletişim kurabilen uygarlıkların sayısı

R* gökadamızda zeki yaşamın oluşmasına uygun yıldızların oluşum oranı

f bu yıldızlardan gezegeni olan yıldızların oranı

n gezegeni olan yıldızlarda yaşamı destekleyen ortalama gezegen sayısı

f bu gezegenlerden üzerinde yaşam oluşan gezegene sahip yıldızların oranı

f bunların içinde zeki yaşam geliştirebilenlerin oranı

f bunların içinde iletişim kurulabileceklerin oranı

L böyle bir uygarlığın beklenen yaşam süresi

Burada verilen en düşük değerleri eşitlikte yerine koyarsak

N = 7 × 0,4 × 10 × 1 × 10 × 0, 1 × 304 = 0.0000000000000000008512 (8 × 10)

Tane uygarlık bulunur. Bunun anlamı, gökadada ve hatta evrende yalnız olduğumuzdur. Bu değerleri en büyük değerlerle hesaplarsak

N = 7 × 1 × 0,2 × 0,13 × 1 × 0,2 × 10 = 36,4 milyon uygarlık bulunur.

Drake eşitliğinde göz önüne alınan niceliklerle ilgili çok belirsizlik bulunmaktadır. Bu nedenle kesin bir sonuç ortaya koymak çok zordur. Bilinmeyenler çok olduğu için, bu eşitliğin doğru bir sonucu da yoktur. Yapılan araştırmalar derinleştikçe, içinde yaşadığımız evrenle ilgili bildiklerimiz daha duyarlı olmakta, bunun sonucu olarak Drake eşitliğindeki bazı bilinmeyenlerin değeri gerçeğe daha yakın olmaktadır. Bunun daha da iyileştirilmesi, SETI çalışmalarıyla bazı sinyaller yakalanması ya da evrende yalnızca Dünya’da yaşam olduğunun kanıtlanması ile olabilecektir.

Şu ana kadar kesin olarak bildiğimiz, yalnızca Dünya’da yaşam bulunduğudur. Eğer Mars, Europa ya da Titan’da herhangi bir yaşam biçimi belirlenebilirse, bu durumda yaşamın evrende çok daha yaygın olabileceğini söyleyebileceğiz. Çünkü eğer bir Güneş Sistemi’nde yaşam birden çok yerde ortaya çıkabiliyorsa, bu durumda başka yerlerde de olma olasılığı çok daha yüksek olacaktır. Bu hafta açıklanan sonuçlara göre, Curiosity (Merak) adlı, Mars’ta inceleme yapan insansız araç, metanın yanında bazı organik moleküller bulmuştur. Bu, orada yaşam olduğu anlamına gelmemekle birlikte, yaşamın oluşabileceği bir ortam olduğu düşünesini desteklemektedir.

Drake Eşitliği’nde en belirsiz olan en sondaki çarpan L’dir. Bu da olası bir uygarlığın yaşam süresidir. Aslında evrende uzaklıklar, daha önceki bir yazımızda anlattığımız gibi, o kadar büyüktür ki, örneğin 20,000 yıl boyunca evrene sinyal gönderebilecek kadar zeki bir uygarlık bile, ancak 20,000 ışık-yılı uzaklıktan belirlenebilecektir. Daha uzak noktalara sinyali henüz ulaşmamıştır. Bu, kendi gökadamızda bile böyle uygarlıklar varsa, onların belirlenmesini zorlaştıracaktır. Ayrıca bulsak bile, aldığımız sinyaller, bu örnek için 20,000 yıl öncesine ait olacaktır. Belki de bu uygarlık günümüzde yok olmuş olacaktır.



SETI gökyüzünde çok dar bir şeridi taramaktadır. Bu şeritte sinyal bulabilirse, bu durumda tüm doğrultularda sinyal bulma olasılığı da çok yüksek olacaktır. L değerinin büyük olduğu belirlenebilirse, bizim uygarlığımızın da uzun yaşayabileceğini söyleyebiliriz.

Günümüzde insanlık hem çevrenin dengesini bozmakta, hem de Dünya’nın bir bütün olarak birbirine bağlı olan atmosfer, bitki örtüsü ve diğer canlıların yavaş yavaş özelliklerini kaybetmesine neden olmaktadır. İnsanoğlunun geleceği, bu dengenin önemini kavrayıp bu dengeyi koruması ya da böyle devam edip Dünya’daki yaşamla birlikte kendisini de yoketmesi sonuçları arasında kalmıştır.