İlkokuldayken, sınıfımızın sağ duvarını kaplayan bir mevsimler tablosu vardı. Yılı hem mevsimlere hem de aylara göre bölen, her mevsimin farklı bir renkle ayrıştırıldığı bu tablo, yılın ilk ayı olan Ocak’tan, yani kıştan değil de Eylül ayından, sonbahardan başlardı.

Yıllık takvimi düşündüğümde, halen zihnimde bu tablo belirir. Benim için “sezon” veya “yıllık dönem” de, Eylül’de başlar. Kısalan günlerin, hafif serinleyen havanın ve yazı geride bırakmış olmanın getirdiği hüzün, yeni bir sezona başlayacak olmanın hevesi ve heyecanıyla bir aradadır, Eylül’de.

Nitekim, İzmir’de deniz-kum-güneş tatilleri son günlerini yaşıyor, şehir ise yaz rehavetini üstünden attı ve canlanıyor. Kültür-sanat etkinlikleri de, bu canlanmanın önemli bir parçası.

Cuma günü açılan 87. İzmir Enternasyonal Fuarı, fuar niteliğine sahip olmasının yanı sıra, kitlelere hitap eden etkinliklerin - konserler, tiyatrolar, sokak gösterileri gibi - gerçekleştiği bir platform; 16 Eylül’e kadar devam ediyor.

Geçtiğimiz yıl Efes Antik Kenti’nde düzenlenen İzmir Efes Opera ve Bale Günleri, gördüğü yoğun ilginin ardından, uluslararası bir festivale dönüştü. Yeni adıyla “1. Uluslararası Efes Opera ve Bale Festivali” de Cuma günü, Zorba balesi ile açılışını yaptı. Salı günü gerçekleşecek Gala Konseri’ni Tosca operası takip edecek ve Festival 18 Eylül’de Carmina Burana balesiyle sona erecek.

Yazın yaşanan istilânın sona erdiği yorgun Çeşme, bu yıl dördüncü kez Uluslararası Klasik Müzik Akademisi ve Festivali’ne ev sahipliği yapıyor. Eylül’le birlikte başlayan ve ayın 12’sine kadar sürecek olan organizasyon, ustalık sınıfları ve konserler aracılığıyla, Gülşen Tatu (flüt), Lukas David (keman), Nikolaus Trieb (viyolonsel) gibi klasik müzik sanatçılarını müzik öğrencileriyle ve izleyicilerle buluşturuyor.

Bugün üçüncüsü açılacak olan, Sığacık’ta (Seferihisar) düzenlenecek Sanatta Görünürlük Festivali (SGF) ise, “bak-IŞ” temasına odaklanarak çağdaş dans ve performans ağırlıklı bir program sunuyor. SGF İzmir, bu yıl Sofia Underground Performance Art Festival işbirliğiyle bir misafir sanatçı programına ev sahipliği yapacak. Gönüllülük esasıyla hareket eden inisiyatifin tüm etkinliklerine katılım ücretsiz ve şehir merkezinden servis imkanı bulunuyor.

Dikkat çeken etkinliklerden biri de, İstanbul merkezli video sanatçısı Ali Kazma ve Slovenyalı sanatçı ikilisi Plateauresidue’nun çalışmalarının yer alacağı, “Bağışla Beni, Daha Yüksek Sesle Konuşamam” adlı sergi. Eski Austro-Türk Tütün Deposu’nda 15 Eylül’de açılıp 30 Eylül’e kadar izlenebilecek olan sergiyi bu yıl İzmir’de, kâr amacı gütmeyen bir video ve film gösterim oluşumu olarak kurulan Monitor düzenliyor. Güncel sanatla ilgilenenler, bu yeni oluşumun faaliyetlerini takip etmek isteyebilir.

Yine eski Austro-Türk Tütün Deposu, Lokall İzmir Kent Rehberi’nin, destekçileri ile birlikte 15-30 Eylül’de gerçekleştireceği GLOBLOKAL adlı sergi ve konser etkinliğine ev sahipliği yapacak.

Galeri A ise, sezonu “Benden Sonra Mutluluk” ile açıyor. Özdemir Asaf’ın şiirlerinden oluşmuş bir seçki, Gaye Petek tarafından ilk kez Fransızca’ya çevrilip ressam ve heykeltıraş İsmail Yıldırım’ın illüstrasyonlarıyla Fransa’da basılmış. Galeri A, 6 Ekim’e kadar, şairin yaşam ve eserleriyle ilgili görseller ve ses kayıtları ile Yıldırım’ın, çeviri kitabında yer alan desenlerini sergileyecek. Açılışta (18 Eylül), çevirmen Gaye Petek ve tiyatro sanatçısı Bilgehan Oğuz tarafından Türkçe ve Fransızca şiir okumaları, şairin yakınlarının katılımıyla yaşamı ve eserlerine ilişkin sohbetler, Yıldırım tarafından kitapta yer alan desenler üzerine açıklamalar yapılacak.

İzmir’de sanatın farklı disiplinlerinde giderek daha fazla üretim, daha çok buluşma gerçekleşiyor olması sevindirici. Özellikle genç sanatçı, düzenleyici ve küratörlerin vizyonuyla hayata geçirilen faaliyetler, kentin dinamizmini arttırıyor.