Sene 2011.

Küçük Bilge Hocam Kızım Derin,  o zamanlar altı buçuk yaşlarında.

Beraber sinema salonundayız. Bana 7 numaralı en tatlı bakışı ile bakıp beni ikna etmeye çalışmakla meşgul.

'Ama Anniş... Bu film belki haftaya oynamayabilir ve ben seninle görmeyi çok istiyorum.'

Derin filme babası ile gitmiş. Çok da beğenmiş. Şimdi beni de muhakkak götürmek istiyor.

Ben ise kendimi o filme hiç hazırlamamışım.

Oynayan film, o serinin ikinci filmi.

Birincisini görmemiş olmamama çok takılmıyorum.

Diğer yandan film nasıl, sever miyim hiçbir fikrim yok; aslına bakarsanız gidesim de yok.

 'Eyvah Eyvah!' diyorum kendi kendime... Nasıl çıkacağız şimdi bu işin içinden. Tam güzel bir tatil sineması keyfi yapacağız derken, işler karışmış durumda.

Derin ise tatlı tatlı konuşmaya devam ediyor. 'Bana güven Anniş. Bak çok seveceksin!'

O tatlı yüzü, bu güzel bakışı nasıl kırabilirim...

İçimden şöyle geçiriyorum, 'Kendime en büyük boy patlamış mısırdan alırım. Ben film boyunca güzel güzel onu yerim, Derin'in de istediği olmuş olur.' 

Patlamış mısırı da çok sevdiğim için bu benim için de iyi bir çözüm oluyor.


Eyvah Eyvah 2

Küçük Bilge Hocam ne haklıymış!

Birincisini görmeden kendimi bulduğum Eyvah Eyvah 2 hayatımın filmlerinden biri oluyor!

Sinemada Derin ile ilk açılışı yaptıktan sonra, sevdiğim dostlarımı da bu filme götürmekle kalmıyor, çıkar çıkmaz DVD'sini de alıp babam ile ailecek defalarca izliyoruz.

Film kahramanları, bizim ailemizin de kahramanları oluyor.

Filmdeki konuşmaları ailecek ezbere söyler buluyoruz kendimizi.

Babam Hüseyin'in aşık olduğu Müjgan'ın güzel bakışlarını bize yapmaya başlıyor.

Filmde geçen şarkılar dilimize dolanıyor. 

Ne zaman yeni bir akraba bizi ziyarete gelse, 'Hadi!' diyoruz. Perdeler kapanıyor. Eyvah Eyvah 2 konuyor ve yer yer gülerek, yer yer gözlerimiz dolarak, keyif ve mutlulukla filmi izliyoruz.

Sonunda da bizim Eyvah Eyvah 2 DVD'si bozuluyor, hemen gidip acil yenisini alıyoruz.

Babamı 2012 sonunda kaybettikten sonra tüm bu yaşadığımız anlar, benim en değerli hatıralarım arasında kalıyor.

Filmi ne zaman yeniden görsem, babamla büyük bir mutlulukla izlediğimiz tüm o sahnelerde içim sevgi ile dolup taşıyor!

Nedir peki bizi sevdiklerimizle unutulmaz sıcacık anlara taşıyan Eyvah Eyvah 2'nin sırrı?


Bizden...

Serinin birinci filmini görmemiş olsanız da ikincisini rahatlıkla anlıyorsunuz.

Film, çok güzel bir beldemiz olan Geyikli'de geçiyor.

Filmimizin kahramanı Hüseyin, çok kendine has, eğlenceli ve de utangaç bir müzisyen.

Klarnet çalıyor, bir orkestrası var ve kendisi bizzat orkestranın şefi. Orkestrasında yakışıklı 'İspanyol' lakaplı arkadaşı ile birlikte birbirinden renkli karakterler yer alıyor.
Hüseyin Geyikli'de hemşire olarak görev yapan güzeller güzeli Müjgan'a da sırılsıklam aşık ...

Ne var ki Hüseyin ne yapsa ne etse aşkını bir türlü Müjgan'a açıklayamıyor.

Müjgan Hüseyin'in sevgisinin farkında, biz de seyirciler olarak Müjgan'ın da Hüseyin'e olan ilgisinin farkındayız. Ne var ki Hüseyin'in Müjgan'a ilanı aşkı dilinin ucunda takılı kalıyor.

Hüseyin, Geyikli'de dedesi ve ninesi ile yaşıyor. Babasını da yıllar sonra İstanbul'da bulup yanına getirmiş. Hüseyin babasını İstanbul'dan getirirken onlarla birlikte gelen ve kendisi de ses sanatçısı olan Firüzan Abla, Hüseyin'in Müjgan'a açılması konusundaki baş destekçisi.

Film tüm bu renkli karakterlerle dolu... Hüseyin, Firüzan Abla, Hemşire Müjgan, Hüseyin'in ailesi, orkestrası, doktor, Geyikli halkının belediye başkanı, bakkalı, balıkçısı... Birbirinden özgün tüm bu karakterleri büyük bir keyifle izliyorsunuz. Filmde herkes kendi karakterini, o karakterin kendine has tipik özellikleri ile çok güzel canlandırıyor. Muhteşem bir zenginlik katıyor bu filme.


(Karikatür: Derin ve Lara)

Çalgıcıya kız verilir mi?

Hüseyin çaresiz... Bir akşam, çamurlar içinde, yine Müjgan'a açılamadan ama seyirciyi kahkahalara boğan olaylar yaşayarak eve geldiğinde, Hüseyin'i babası karşılıyor ve aralarında şuna benzer bir dialog geçiyor. 

 'Ne bu halin Hüseyin?' diyor babası. 'Yoksa gönül meselesi mi?' 'Evet baba' diyor Hüseyin. 'Oğlum böyle karnına ağrılar giriyor mu?' diyor babası. 'Baba, sadece karnıma değil, bütün vücuduma ağrılar giriyor' diyor Hüseyin. O zaman babası Hüseyin'e hiç unutmadığım o sözü söylüyor. 'Ben kimseye acımam Hüseyin, pişmana acıdığım kadar. Tutkularından asla vazgeçme oğlum! Asıl önemli olan o mücadelenin kendisidir.'

Filmde Firüzan Abla'nın bir düğünde söylediği şarkıdaki gibi, 'Sevmesini bilmiyorsan bakma sakın gözlerime...' Bizim kahramanımız Hüseyin sevmesini bilenlerden, hem de nasıl... Müjgan'ın o güzel gözlerine bakmayı sonuna kadar hak ediyor. Babası, ailesi, Firüzan Abla, Orkestra arkadaşları ile bu güzel aşkın peşini bırakmıyor.

Siz de gönlünüz sıcacık duygularla dolmuş, yer yer katıla katıla gülerek, yer yer gözleriniz dolarak, sevgi ve neşe dolu o serüvenin içinde buluyorsunuz kendinizi.

Merakla ne olacağını bekliyorsunuz en sonuna kadar...

Sevgiyi, aşkı, heyecanı, neşeyi, aile ve dostluk dayanışmasını dolu dolu yaşıyorsunuz.

Bizi biz yapan en yüce duyguları yeniden hatırlamanın güzelliği içinde...

Eyvah Eyvah 2!

Davetlisiniz!