Değerli okurlarım, geçtiğimiz hafta Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nde yaşanan ve dört üniversite personelinin ölümü ile neticelenen olay FETÖ ile mücadele konusunda yeni bir tartışma başlattı.

Öncelikle medyada olay, üniversitelerde FETÖ ile mücadele sürecine rağmen örgütün oldukça etkin bir konumda olduğunun kanıtı olarak yorumlanıyor. FETÖ'cülüğün büyük ölçüde kripto FETÖ'cülüğe dönüştüğü ve resmi kurumlarda biçim değiştirerek yaşamaya devam ettiği, üstelik üst yönetimlerin eliyle, tıpkı eski dönemlerde olduğu gibi belirleyici olduğu iddiası vahim bir iddia...

Kimi resmi kurumların yönetimlerini kontrol altında tutmayı başarabilen kripto FETÖ'cüler tarafından daha alt düzey bazı örgüt üyelerinin afişe edildiği, ya da bazı FETÖ ile alakasız kişilerin soruşturma kapsamına alındığı; böylelikle FETÖ ile mücadele edildiği izlenimi yaratılarak etkin FETÖ'cülerin soruşturmalardan uzak tutulduğu iddiası ise yenilir yutulur bir iddia değil.

Bu nedenle Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'nde yaşanan olay, FETÖ ile mücadelede mutlaka bir milat haline gelmelidir. İddialar sadece üniversitelerde değil tüm resmi kurumlarda araştırılmalıdır. Adaletin gerçekten tesisi için olayın üstüne gerçekten gidilmeli, gerçek suç odakları bulunmalıdır.
Eskişehir Osmangazi Üniversitesi'ndeki olayın tüm yönleriyle açığa çıkarılması, aslında FETÖ'nun gizlerinin açığa çıkarılmasıdır. Ayrıca Eskişehir'de yaşananlar, bu mücadelenin ihbar ve çamur atma mekanizmasını olağanlaştıran OHAL yöntemleriyle yapılamaz olduğunu da ortaya koymuştur.