Uzun süredir Karabağlar Belediyesi'nin özellikle eğitim ve sanat çalışmalarını yakından takip ediyorum.
Nedense yandaş gazeteler başta olmak üzere yandaşlara özenen ve de 'Pastadan bize de pay düşer mi?' hesabı yapanlar, hatta halkın deyişiyle ağabeydik kubidik işler yapıp sadece belli günlerde laf olsun diye mesaj yayınlayanlara daha çok ilgi gösteriyorlar.
Bunları yazdıktan sonra, 'Ünlü kalemkar Berç Melikyan Smyrna Sokak'ta' diyerek konuyu sizinle paylaşayım:
Karabağlar Belediyesi ve Smyrna Mobilya Derneği işbirliğiyle oluşturulan 'Smyrna Sokak'ta dünyanın yaşayan 3 kalemkâr sanatçısından biri olan Berç Melikyan'ın koleksiyonları da sergileniyor.
Melikyan, 1000 yıl önceki el işiyle mücevher yapan tek kişi.

Fırsatı henüz kaçırmadınız

İzmir Mobilya Fuarı kapsamında Karabağlar Belediyesi ve Smyrna Mobilya Derneği ile birlikte oluşturulan 'Smyrna Sokak' büyük ilgi görüyor.
Bu sokakta koleksiyonlarını sergileyen Berç Melikyan, dünyada kalemkârlık sanatını yapan üç kişiden biri.
Kendi deyimiyle yaptığı mücevherleri bugüne kadar yapan tek kişi çıkmadı.
İstanbul Kapalıçarşı'da bulunan dükkânından yakın dostlarının davetiyle İzmir Mobilya Fuarı'na gelen Melikyan, Smyrna Sokak'taki sanat galerisinde koleksiyonunu sergiliyor.

Kendi tarzını yarattı

Bu işe 40 yılını veren Melikyan'ın 'Kadın Ruhu', 'İnançlara Saygı' ve 40. yıl koleksiyonları fuar süresince Smyrna Sokak'ta olacak.
Bu arada fuarın bugün son günü olduğunu da anımsatayım.
Kalemkârlığını kullanarak kendi tarzını yaratan Melikyan, 'Koleksiyonda bulunan mücevherlerden bir yüzüğün üzerine on binlerce çelik kalem darbesi vuruyorum. Gelecek nesillerin bize baktıkları zaman mükemmel şeyler yapmışlar demelerini istedim' diyor.

UNESCO listesinde

UNESCO tarafından yaşayan insan hazinesi listesinde olan Melikyan aynı zamanda Dünya Altın Konseyi tarafından İstanbul'da görülmesi gereken kuyumcu vahası listesine de alınmış durumda. Çalışmalarını İstanbul'da oğlu Alen Melikyan ile birlikte sürdüren Berç Melikyan, bundan sonraki koleksiyonunun ise İzmir Mobilya Fuarı'nda kurulan sokaktan etkilendiği için 'Smyrna Koleksiyonu' olacağını açıkladı.

Bir mektubun düşündürdükleri

Alsancak'ın eski muhtarlarından Ziraat Yüksek Mühendisi Sevil Dokuzer, birkaç yıldır yaşamını Çeşme'de sürdürüyor.
Yardımseverliğiyle tanınan ve projeleriyle bildiğimiz Sevil Dokuzer herhalde yaşamının bu bölümünde, geçmişi düşünerek bir şeyler karalamış.
Ben kendisine hak verdim.
Bakalım siz bu satırları okuduktan sonra Sevil Dokuzer gibi mi düşüneceksiniz, yoksa 'Yok canım!' mı diyeceksiniz?
'Kendimden özür diliyorum:
Yaşadığım süre boyunca hep başkalarını düşündüm.
Beklentilerimi arkada bıraktım.
Kimseden bir şey beklemedim.
Doğrusu bu sanıyordum çünkü.
Yaşadıklarımı, yaşayamadıklarımı hep içimde sakladım.
Sustum, bastırdım, 'olsun' dedim.
'İnsanlık bende kalsın!' dedim.
'Ben en iyisini yaşatayım ki istemeye yüzüm olsun' dedim.
Verdim, hep verdim, karşılığını alıp almadığıma bakmadan.
Kendimi hep erteledim; kimsenin beni anlamadığını bildiğim halde.
Herkesi mutlu etmek için hep çabaladım.
Benim de mutlu olmam gerektiğini unutmuşum meğer...'

Dikkatsizlik mi, umursamazlık mı?

Sizinle birlikte olduğum süre içinde, okuyucu mektupları ile yaşantımızdan kesintilere de önem verdim.
Aydan Tuncayengin de yaşantısından önemli bir olayı gündeme getirmiş.
Bir de Aydan Hanım'a kulak verelim:
'Cuma günü tek yönlü yolda geri geri gelerek babama çarpan Ford transit kargo aracının sürücüsünün düşüncesizce dikkatsizliği yüzünden 77 yaşındaki babamın sol omzunda kırık ve sol bacağında çatlak oluştu.
Babam yarın öğlen ameliyata girecek ve omzuna plaka takılacak.
Çatlak olan sol bacak askıda istirahatta kalacak.

Üzüntüsü yeter!

Değerli sürücüler; bu sonuç hem babamın hem de sürücü koltuğunda oturan kazaya neden olan kişinin hayatında maddi ve manevi zararlara, üzüntülere neden olmuştur/olacaktır.
İki aileyi de perişan eden bu hatalı sürüş ne ilk ne de son olmaya devam edecektir.
Yayaların önceliklerini dikkate almadığımız sürece...

Yasayı biliyor muyuz?

Ben de bir sürücüyüm.
Sürücü koltuğumda insan ve motosikletli gördüğünde ve aracıma yaklaştığında içimden kendime 'Durmaya hazır ol Aydan!' derim.
Yol önceliği yayadadır ve motosiklettedir.
Hele ki geri geri gidecek isem arkamın boşalmasını beklerim.
Trafik Kanunu'ndaki madde, 'Arkası kapalı araçlar geri geri gelirken mutlaka biri tarafından yönlendirilerek hareket edebilirler' şeklindedir.
Bu kanun maddesindeki uygulama esasını, arkası kapalı araç kullanan kaç sürücü biliyor acaba?

Çeken bilir!

Olan oldu, 77 yaşında bir insanın sağlığı, konforu ve onunla beraber bir ailenin huzuru bozuldu.
Dedim ki baba o sürücü şimdi gelsin sana baksın, kaldırsın, yedirsin, içirsin, WC'ye götürsün, tedavinle sen ayağa kalkana kadar ilgilensin, senin peşinde koştursun.
Rehabilite olur mu dersiniz?
Şükür, kazayı 'Beterin beteri var!' tesellisiyle atlattık, diyoruz.
Yarın için sağlık, şifalar diliyorum.

Hülya Koçyiğit-Selim Soydan çiftine dava!

Bu hafta biraz da sinema ve sanat dünyasından söz etmek istiyorum.
Hülya Koçyiğit ve eşi Selim Soydan'ın Moldovyalı karı-koca hizmetçileri, 'Mesaimizi vermediler, kaçak çalıştırdılar' diyerek 625 bin liralık dava açtı.
Koçyiğit-Soydan çifti ise '30 bin dolarımızı geri vermediler' diye suçladı.
Moldovya vatandaşı olan Vladimir Sırf ile eşi Nadejda avukatları aracılığıyla iş sözleşmesine haksız şekilde sona erdiren iş adamı Selim Soydan'a son maaşını ödemediği iddiasıyla bin TL'lik dava açtı.
Soydan ve ünlü eşi sinema oyuncusu Hülya Koçyiğit'in evlerinde 6 yıldır çalıştığını söyleyen çift, bu süre içerisinde yıllık izinleri de dahil hiçbir izin kullanmamalarına rağmen fazla mesai ücreti alamadıklarını belirtti. Oturma ve çalışma izni alınmadığı için kaçak çalışmak zorunda kaldıklarını öne süren çift, maaşlarının artırılmasını istedikleri için de işten çıkarıldıklarını belirtti.
Günde 16 saat çalıştıklarını belirten Nadejda Sırf, baskı nedeniyle hastalandığını anlattı.
Davacı Nadejda ve Vladimir Sırf'ın yetişkin kızlarının, evin havuzuna birkaç kez çıplak olarak girdiğinin anlatıldığı dilekçede, son zamanlarda evde bazı mücevherat, gümüş ve kıyafetlerde de eksiklikler görüldüğü dile getirildi.

Türkan Şoray villasını satıyor

Türkan Şoray yıllardır yaşadığı, anılarla dolu Bebek sırtlarındaki Boğaz manzaralı villasını satıyor.
Usta sanatçı Türkan Şoray, Bebek'teki deniz manzaralı villasını satışa çıkardı. Üç katlı evine 15 milyon TL isteyen Şoray'ın bu kararı evde asansör olmadığı için aldığı öğrenildi.
Bacaklarındaki sağlık sorunları nedeniyle asansörsüz olan evin üst katlarına inip çıkmakta zorlanan Şoray 'Evim çok güzel ama ben bundan sonra kullanımı daha kolay, modern bir ev almak istiyorum' dedi.

***

MENEKŞE

EÇEV, Kaan Şolcum ile ritmini yakalıyor


Kontrtenor Kaan Şolcum'un iki yaşında plastik havaneli ile başlayan ritim tutkusu EÇEV çocuklarına bir kez daha umut oluyor.
İlk kez 2013 yılında Ege Çağdaş Eğitim Vakfı için İzmir'de özel bir müzik ziyafeti ile kültür sohbetlerine katılan Kaan Şolcum, EÇEV gönüllüleri ile bir kez daha bir araya geliyor.
Ritim Terapi adı altında gerçekleştirdiği work shoplar ile hayatın motivasyonunu arttıran Kaan Şolcum, Ege Çağdaş Eğitim Vakfı için 2 Mart 2016 Çarşamba günü Kordon Otel'de öğle yemeğinde EÇEV gönüllüleri ile buluşuyor.

EÇEV'in değeri

Son aylarda THY ile yaptığı Koltuk Lansmanı ve Pierre Cardin'in reklamı ile daha da gündeme çıkan Şolcum, İzmirli olması nedeniyle EÇEV'i yakından takip ettiğini, İzmirli yetiştiren bu vakfın eğitim merkezlerindeki çocuklara sanatı aşılamasının geleceğimize olan umudumuzu arttırdığını bu sebeple her imkan bulduğunda EÇEV ile ortak projelerde yer almaktan zevk aldığını ve elde edilen gelirin EÇEV'in projelerinde kullanılmasından büyük memnuniyet duyduğunu dile getirdi.

Çocuklar sanat ile buluşuyor

EÇEV Yönetim Kurulu Başkanı Yasemin Reşitoğlu 'İlk kez 2013 yılında gerçekleşen organizasyonda gülen yüzü ve tükenmeyen enerjisi ile gönüllerimizde taht kuran Kaan Şolcum ile work shop ve lansmanların yoğunluğundan fırsat bulup tekrar buluşmak bizi çok mutlu ediyor. İzmir'deki sosyal hayata katkı sağlayıp aynı zamanda da çocuklarımızı sanat ile buluşturduğumuz projelere imza atabilmek çok güzel. Yepyeni konsepti ile eğlenceli bir müzik ziyafetini izlemek bizimle ritim terapiye katılmak isteyenleri 2 Martta Kordon Otel'e öğle yemeğine bekliyoruz.' dedi

***

KILÇIK

*- Bu yaşamda üç şeyi sevdim: Seni sensin diye sevdim, kalbimi seni sevdi diye sevdim, ümit etmeyi belki seversin diye sevdim.
*- Yalnızlığın yalnızlığımla kafiyeli, alt alta yazdığımızda şiir, yan yana yazdığımızda öykü olurdu. Biz hiç yazmadık aşk oldu.
*- Yalnızlık, yaşamak zorunda olduğum beraberliğimsin.
*- Ellerimdin sen, kollarımdın. Şimdi ben neye, neyle sarılacağım.