Her AVM ziyaretimde mutlaka bir kitapçıya uğrar ve özellikle futbol ile ilgili yazılmış yeni sosyolojik ya da biyografik bir kitap olup olmadığını kontrol ederim. Geçen hafta Arkadaş yayınevi tarafından Declan Hill tarafından yazılmış orijinal adı 'How To Fix a Football Match' olan Şike; futbol ve organize suçlar kitabını keşfettim. Araştırmacı gazeteci Declan Hill'in dünya çapında ses getiren ve uluslararası en çok satan kitaplar listesine giren kitabında hayatımızda oldukça yer eden birçok sorunun cevabı bulunuyor. Yasadışı bahislerin yapısını ve işleyişini, bağlanan maçlarda hakemlerin ve futbolcuların nasıl rol oynadığını, zengin ve ünlü bir sporcunun neden bu işlere karıştığını, kulüp yöneticilerinin rakiplerine neden teşvik primi verdiklerini ve hakemleri kendi taraflarına nasıl çektiklerini, Asyalı bahisçilerin inanılması zor bir şekilde en önemli uluslar arası maçları nasıl bağlayabildiklerini anlatıyor. Kitap bir anlamda okuyucusunu, dünyanın en sevilen sporunu, sonu tahmin edilen bir saçmalığa çevirerek lekeleyen şikecilerle ve onların bıraktığı bu lekeyi çıkarmak için yaşamlarını tehlikeye atan gerçek kahramanlarla tanıştırıyor. Yazarın iddiası kitabı okuyup bitirdiğimizde futbol hakkında ki tüm görüşlerimizin değişeceği yönünde.
Kitap 17 Temmuz 1994'de Amerika'da oynanan Brezilya-İtalya Dünya kupası finalinin oynandığı statta şeref tribününde yer almış bazı kişilerin analizi ile başlıyor. Dünyanın en kariyerli futbolcu ve en önde gelen politikacıları ile birlikte aynı sıralarda oturan özgeçmişleri bu gösterişli kişilerden tamamen zıt kişilerin tanıtıldığı bir giriş, daha ilk sayfasında adeta futboldaki 'Kurtlar Vadisi' hakkında fikir vermesi yönünden ilgi topluyor.

Yazarın işaret ettiği, çoğu insanın bunca karanlık ismin bir spor dalının parçalarından biri olmasına kayıtsız kalmasıydı. Küçük kitlelere dahi hitap eden hokey gibi sporlar bile gangsterlerin karanlık imajlarını geri planda bırakacak güce sahipse, tüm dünyanın sevgilisi futbol da aynı görevi görüyor mudur? İlerleyen zamanda gerçek yürekli gazeteciler ülkemizde de belki bu gizli dosyaların üzerine gidebilirler. Dünyada olduğu gibi ülkemizde de futbolu yönetmeye gayret eden karanlık güçler aydınlandıkça belki de sporun tekrar spor olduğu keyifli rekabet geri dönebilir.

Kitap çok ilginç anekdotlar sunuyor. Şike işlerine karışmış deneyimli bir oyuncunun polis ifadesinde bir orta saha oyuncusunun nasıl maçı satar taktikleri özellikle beni şaşırttı. Buna göre maç satan bir orta saha oyuncusu; rakip takımın kendisinden topu kapmasına olanak sağlayacak kadar uzun süre topu ayağında tutması birinci kural görünüyor. Ayrıca sürekli geri pas yaparak takımın oyun ritmini bozmak, neredeyse ortada paslar atarak rakibin topu kapmasına yardımcı olmak ve kendi yarı alanında topu tutarak, oyunu hiçbir zaman geniş alanlara yaymamak maçı satan orta saha oyuncusunun en önemli taktikleri. Şu taktiklere baktığımda, bu oyun tarzıyla Türk futbolunda yıldızlaşmış, şampiyonluğa oynayan ve milli takımda sürekli yer bulan oyuncular hayalimde hemen canlandı. Bu nasıl bir çelişki bir futbolsever olarak şaşırdım. Gerçekten; ancak ve ancak şike yapan adamların oynadığı oyun tarzı mı Türkiye'de doğru orta saha oyunu diye yutturuluyor yoksa başka bir şey mi?
414 sayfalık kitabın satırlarında sanırım futbola bakışlarımız bir nebze değişecek.