Sosyal medyada ya da günlük gazetelerin pazar eklerinde birçok defa kişilik testleri ile karşılaşmışsınızdır. Sorulan bazı soruların neticesinde sizin tarihin hangi karakteriyle ya da güncel yıldız ismiyle özdeşleştiğinizi bildiren testler. Ben bu pazar yazımda size sorular sormayacağım. Tarihte bilim dünyasının iki önemli isminin yaşam öykülerinden kısaca bahsederek seçimi size bırakacağım.
1564 ile 1642 arasında yaşayan Galileo'yu ilkokulda bir bilim kahramanı olarak tanımıştık. Sanırım yeryüzünde bilim denilince ilk akla gelen isimlerden birisidir. Galileo kendisinden önce dünyanın güneşin etrafında döndüğü yönündeki Kopernik'in öne sürdüğü güneş merkezli evren kuramını benimsemiş ve bu nedenle Vatikan Kilisesi tarafından iki defa yargılanmıştır. Kilise dünya merkezli bir evren anlayışını savunuyordu. Kilise Kopernik'in teorisinin Kutsal Kitap'ta Yeşu'nun Güneş'e hareket etmeme emri vermesine ters düştüğünü ve teoriyi dine aykırı buluyordu. 1616 yılında Galileo'nun bu kuramları desteklemesi ve öğretmesi kilise tarafından yasaklandı. Galileo mahkemede teorisini inkar etmesi durumunda idamı iptal edilebilecekti. Galileo "Görmedim, Duymadım ve Bilmiyorum" diyerek kendini idam sehpasından kurtarmıştır.
Galileo'yi yüceltmek isteyenler, mahkeme salonunu terk ederken "Eppur si mueo" yani "siz ve ben tersini söylesek de dünya yine hareket ediyor." diye mırıldandığını ileri sürerler, ama Galileo'ya dair kuşkuları tümüyle silemezler. Paçayı gayet politik bir manevra ile kurtaran Galileo daha sonra gökbilimine yaptığı büyük katkılarla bilim tarihine geçerken bu olaylar nedeniyle Galileo tarihte bilim ve din çatışmasının bir sembolü haline gelmiştir.
   
Roma'yı gezme şansı bulduysanız  Campo de Fiore meydanında bulunan heykeli görmüşsünüzdür. Bu heykel aynı yerde Vatikan Kilisesi tarafından yakılarak öldürülen Giardano Bruno'ya aittir. 1548-1600 yılları arasında yaşamış İtalyan Filozof Kopernik'in tezini savunarak evrenin sonsuz ve eş dağılımlı olduğunu ve evrende, dünyadan başka birçok gezegenin bulunduğunu söyledi. Ona, düşüncelerinden vazgeçmesi ve sonsuz evren görüşünün din sapkınlığı olduğunu kabul etmesi durumunda kilise tarafından affedileceği söylendi. Ama o, gördüğü bütün işkencelere karşın, görüşlerinden taviz vermedi ve diri diri yakılarak idam edildi. Ölüm kararını Bruno'ya bildiren yargıç, ondan şu cevabı almıştır: "Ölümümü bildirirken siz benden daha çok korkuyorsunuz". Doğru bildiğinden dirhem taviz vermeyen ve gözünü kırpmadan ölüme giden Bruno,  bugün Galileo'ya kıyasla çok az kişinin hatırasında yer bulabilmektedir.

Hepimiz güncel hayatlarımızda bazen yanlışlarla yüz yüze kalabiliyoruz. Bu ülke yönetimden başlayarak, ticari hayata, spor kulüplerindeki yanlışlara, okul hayatlarındaki haksızlıklara kadar uzanabiliyor. Kimisi Galileo gibi daha politik uzlaşmacı çözümler ve zaman kazanmaya gayret ediyor, kimisi Bruno gibi gözünü kırpmadan kendini yakabiliyor. Ben bu yazıyı okuyanların en azından birisi olmasını umuyorum. Kim olduğunuza siz karar verin.
Elbette bu karaktere uymayan üçüncü grup kişiler de var. Onları Bruno, "Tanrı, iradesini hakim kılmak için yeryüzündeki iyi insanları kullanır; yeryüzündeki kötü insanlar ise kendi iradelerini hakim kılmak için Tanrı'yı kullanırlar"  diyerek adeta tanımlamıştır. Çevremizde bu kişilerin de çokça olduğu bugünün büyük bir gerçeği. Onlara karşı mücadele yolu ise bazen Galileo bazen Bruno olmaktan geçiyor.