Gaz, anlam olarak hepimizin bilebildiği, bilebileceği bir kelimedir. Çok ayrıntıya girersek Latincedeki "chaos" kelimesinin gaz kelimesinin kökeni olduğu söylenmektedir. "Normalde olduğu gibi kalan, içinde bulunduğu kabın şeklini alarak kabın her noktasına eşdeğer basınç yapan akışkan bir maddedir." cümlesi ise gazın sözlük anlamıdır. Belki eklememe bile gerek yok ama yazmamdan zarar görmeyiz. Araçlarda motoru harekete geçiren maddenin ismi de benzin olsun mazot olsun gazdır. Otogaz da kısaca gaz olarak tanımlanır. Mide ve bağırsak gazlarını anımsayarak bu konuyu şimdilik bitirmiş olalım. Ancak gaz kelimesinin başka bir anlamda kullanıldığı da vardır. Toplumda gaza gelmek/getirilmek dendiği zaman aklımıza nelerin geldiği yazımızın sonunda az ya da çok söz konusu edilecektir.
***
İzmir'deki bir yandaş gazetenin -ismini vermesem de olur- dört gün önceki cumartesi günündeki  başlığı "Cephede Cuma" idi ve bu başlıkla birlikte gazetenin yarım sayfasında da söz konusu cuma namazının resmi bulunmaktaydı.
Zaten Zeytindalı/Afrin Harekatı başladığından bu yana toplumu bu harekatın haklılığına ve gerekliliğine inandırabilmek için son derece yoğun bir çaba gösterildiğini biliyoruz. Hatta bir iki tanesi hariç iktidar karşıtı gazetelerde bile el birliği etmişçesine destek yazılarını görmekteydik.
AKP Genel Başkanı Sn. Cumhurbaşkanımız da Osmaniye ve Kahramanmaraş'ta partisinin il kongresindeki konuşması sırasında dinleyiciler tarafından tezahürat yapılarak "Reis bizi de Afrin'e götür" sloganları atılması üzerine "Şimdilik gerek yok ama sefer görev emri olanlar hazır olsun" diyerek gelecekte olabilecek gelişmeler hakkında ön bilgi vermiş oldu. Bakınız; sevgili Yılmaz Özdil kardeşimizin tanımıyla "Asrın Liderimiz" aynı yerlerdeki konuşmalarında askerlerce topluca kılınan "Cuma Namazı" hakkındaki görüşlerini "Bunlar nedir biliyor musunuz? Bunlar bir milletin küllerinden yeniden dirilişidir." şeklinde tanımlamış olmaktadır.
Öte yandan söylemek gerekir ki görsel ya da yazılı medyadan aldığımız bilgilere göre 845 kişinin Afrin Harekatına karşı propaganda yapmış olmalarından ötürü soruşturma geçirdiklerini öğrenmekteyiz. Ancak bizim karşı propaganda gibi bir niyetimizin olmadığını, olamayacağını özellikle belirtmemiz gerekiyor. Bizim asıl amacımızın ne olduğu yazımızın ikinci bölümünde açıkça belli olacaktır.
***
Şimdi bu anlattıklarımızı bir kenara koyarak aynı günkü (24.02.2018) bir başka gazetede Necati Doğru tarafından hazırlanmış "Yorumsuz Bir Yazı!" başlıklı yazıda ne türlü bilgilerin bulunduğundan bahsetmesem olmayacak. Elbette yazının tamamını buraya almam yakışık almaz o halde ufak bir özet yapmama ne dersiniz?  
Bir milletvekilinin sorup Milli Savunma Bakanlığı'ndan aldığı bilgilere göre 2015 yılında 57903, 2016 yılında 66370 kişi, 2017 yılının ilk 7 ayında da 30 küsur bin kişi çürük raporu alarak askerlik hizmeti yapmaktan muaf tutulmuşlardır. Yani sayıları 150 bini aşan bu kişiler, askerlik yapmayacaklar.
Ama bu işin son derece ilginç olan bir iki farklı yanı var. Birincisi bu çürük raporları genellikle aynı hastanelerden alınmış. İnsanın içine şüphe düşmez mi?
Yazar, ikinci olarak, bu askerlik yapmayacaklar arasındaki 279 kişinin AKP'nin önde gelenlerinin birinci derecede yakınları olduklarını ilgililerin isimlerini de vererek saymaktadır. Listede kimler mi var? Bunları sıralamak yazımızı uzatmak olacaktır. Ben, yalnızca AKP Genel Başkanı'nın iki oğlu ve damadının da bu listede isimlerinin bulunduğunu yazmış olayım. Meraklı okurlarım diğer isimler için yazının tamamını internet ortamından okuyarak bilgi edinebileceklerdir.
Bu arada Sn. Cumhurbaşkanımızın "Zeytin Dalı" harekatından başlarken "Toprağın vatan olması için şehide ve gaziye ihtiyacı var" dediğini anımsayarak, aklıma gelen bir deyişle ekleme yapayım kendimce: "Alavere dalavere Kürt/Türk Memet nöbete."
***
Erich Maria Remarque adlı Alman yazarın "Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok/İm Westen nichts Neues" adında çok güzel bir kitabı vardır. Yazar; son derece gerçekçi bir dille kaleme aldığı kitabında 18 yaşındayken katıldığı I. Dünya Savaşı'nda yaşadıklarını anlatmaktadır. Lisede öğrenciyken militer yapıdaki öğretmenlerinin gaza getirdiği gençler askere nasıl da yoğun sevinç ve heyecan içinde giderler ki anlatılması ancak romanı okumakla mümkün olacaktır. Elbette cepheye gidilince savaşın getirdiği tüm gerçekler ortaya çıkar. Savaşın son günlerinde cephe son derece sakinken yazar en yakın arkadaşını serseri bir kurşunla kaybeder. Evet cephe o kadar sakindir ki ordu bildirisinde "Garp Cephesinde Yeni Bir Şey Yok" denilmektedir. Kitap da ismini bu bildiriden almaktadır. Nazilerce yasaklanan bu kitabı tüm okurlarıma öneriyorum.
Bir önerim daha olacak. Gaza gelip Afrin'e gitmek için gönüllü olanlara, götürülmek için Reis'e yalvaranlara bir önerim var. Bu kitabı okusunlar.
Esenlikle kalınız...