Bir gözlük, bir beyzbol topu, bir film makinesi ve ortancalar. 

Film böyle başlıyor...

İçimde bir merak ve ilgi uyanıyor, hemen hepsini aklıma not ediyorum; gözlük, beyzbol topu, film makinesi, ortancalar.

Biliyorum ki, filmin son karesine geldiğimde, hepsi anlam kazanacak.


Yargıç

Hank Palmer, çok ünlü bir avukat.

Zor davaların adamı; başarılı, tanınmış, çok parlak...
Yine kritik bir davada, tam, emin adımlarla yol alırken, birden telefonu çalıyor ve bütün hayatı değişiyor. Annesini kaybettiği haberi geliyor.

Annesinin cenazesi için yıllardır gitmediği kasabasına gidiyor.

Geçmişi ile yüzleşme zamanı...

Babası, kardeşleri, eski sevgilisi, çocukluğunun geçtiği kasaba ve o kasabada yaşadığı birçok şey ile yüzleşme zamanı...

Geçmişe Anlam Kazandırmak

Yargıç filminin başrol oyuncusu Robert Downey Jr'ın  film ile ilgili bir röportajında dediği gibi, Yargıç filmi, 'Geçmişinize anlam kazandırmak' ile ilgili...

Geçmişinizle yüzleşmeden, başarılı, mutlu bir insan olabilir misiniz?

Kendiniz olabilir misiniz?

Geçmişte yaşamak anlamında değil bu.

Geçmişte yer alanların, gerekirse o geçmişi paylaştığınız kişiler ile de birlikte, tüm gerçekliği ile, dürüstçe, anlamlandırması ile ilgili.

O anlamlandırmadan sonra, işte, ancak o zaman, oradan yol alıp, bugüne doğru gerçekten ilerleyebiliyorsunuz.

Geçmişten kaçarak, bugünü kurmaya çalışmak, sadece kendinizi ve bu dünyayı kandırmak oluyor.

Sahte bir hayat, sahte mutluluklar oluyor.

Kurduğunuz ne varsa, temelinden yoksun ve kolayca yıkılabilir oluyor.


Hayat bazen zordur...

Bazı filmler zordur, daha derinden bir bakış, izlerken daha çok çaba gerektirir.

Kayıplar, çatışmalar ya da mücadelelerle dolu bir filmde daha çok konsantre olup, filmi daha yakından takip etmeniz gerekir.

Kalbiniz bir o yana, bir bu yana dağılıverir.

Tıpkı bazı hayatlarda olduğu gibi...

Bazı hayatlarda öyle yaşanmışlıklar, kayıplar, çatışmalar, mücadeleler vardır ki tüm bunlar ile içinizde uyanan binbir duygu ile, acı ile, keder ile, tek tek yüzleşmeniz gerekir.

Yüzleşebilmek için de çok güçlü ve cesur olabilmeniz gerekir.

Tüm bunlar ile insanı öğrenmeniz gerekir. 

Bu da yer yer çok zor bir derstir.

Üstelik sadece öğrenmeniz, dersi anlamanız yetmez, bir de tüm bu öğrendiklerinizi kabul edebilir yürekte olmanız gerekir.

İçinde barındırdığı tüm iyilik ve kötülüklerle insanı öğrenip, olduğu gibi kabul etmeniz gerekir.

Böyle bir içten anlayış ve kabul, ne kadar zor olsa da, insanın en büyük ilacı ve daha iyiye doğru en büyük uzanışıdır.

Tüm bu anlayışlara, uyanışlara kapattığınız her kapı ise o kapının arkasında bıraktıklarınızın hep tokmakladığı bir hayat getirir size.

Ne yaşarsanız yaşayın, kapınız devamlı gerisinde bıraktıklarınız ile çalınacak, geride bıraktıklarınız size hep kendini hatırlatacaktır.

O zaman, daha kolay gelen bir kaçış, aslında daha derine doğru inen bir duygular ve acılar seline dönüşür.

Yüzleşme cesaretini gösterdiğiniz anda duyduğunuz acı ise hayatı, kendinizi ve sevdiklerinizi kalpten kucaklama şansını getirecektir size, eğer geç kalmadıysanız tabii...

Evet, hayat, aslında, en çok cesaret istiyor; hayatı ıskalamamak için!

Geçmişle yüzleşme ve geçmişi anlamlandırma zamanı!

'Yargıç'...

Davetlisiniz!