Gamze Geçer- Dünyaca ünlü caz müziği sanatçımız Timuçin Şahin Kolektif Hayalgücü Orkestrası ile bir model olarak Türkiye'de ilkleri gerçekleştiriyor. Daha önce değil çağdaş müzik, belki enstrümantal müzik bile dinlememiş, müzisyen olan ya da olmayan yetişkinler ve çocuklarla yaş, seviye ya da müzikal tecrübe bariyerlerinin olmadığı orkestrası ile çağdaş müziğin en uç müzikal felsefelerini paylaşıldığı bir ortam sağlamayı başardı

-Timuçin Şahin'i sizden duyabilir miyiz? Müzik hayatınıza nasıl  başladınız?

Muğla Ortaca'da doğdum. 11 yaşında İzmir'e geldim. Ortaokul ve liseyi İzmir'de okudum. Lise sonda Hülya Tunçağ'ın radyo programlarını dinleyerek caz müziği ile tanıştım. Gerçek anlamda müziği öğrenmeye ise 19 yaşında Hollanda'da konservatuar eğitimi ile başladım.
14 sene caz, çağdaş müzik, bestecilik eğitimleri ve performans dolu Hollanda maceramdan sonra 2005 yılından bu yana New York'ta akademi ve performans çalışmalarımı sürdürüyorum.


-Projenin Bergama' da olmasının nedenleri nedir?

Ben yerelde yapılan kalıcı etkinliklerin çok daha önemli olduğunu düşünüyorum. Her şeyi büyükşehirlere yığmak sanki aynı bahçeyi sulamak gibi bir şey. Etrafının çöl kaldığı bir bahçeyi sulamaktansa, gökten yağmur yağdırıp kaldırım taşlarının arasından bile yeşilliklerin fışkırması daha değerli benim icin.
Bu müziğe, sese herkesin hakkı ve ihtiyaci var. Bu hakka sahip olmak için illa İstanbul'da veya New York'ta yaşamanıza gerek yok, daha önceden bir muzik eğitimi almış olmanıza, paranızın olmasına, belli bir zümreye ait olmanıza da gerek yok. Ben Kollektif Hayalgücü projesini kurgularken, insanımızdan sosyal adeletsizlikler sonucu gasp edilen eğitim hakkını onlara nasıl geri verebiliriz sorusuna yanıtlar aradım.
2017'de BerKM'de verdigim konserden sonra projeyi Belediye Baskani Mehmet Gönenç'e sundum. Kendisi özellikle çocuk eğitimi konusunda son derece duyarlıı. Projeyi Bergama'da hayata geçirmeye birlikte karar verdik hemen.
Bergama'nın DNA'larında müzik var, taşı kaldırıyorsunuz yetenekli müzisyenler çıkıyor. Bizim yapmamız gereken buraya farklı müzikal felsefeleri getirmek.


-Projeye Bergama nasıl cevap verdi?

Gerek Atmaca mahallesinde müzisyen profillerinin bakış açılarında değişim, gerekse müzisyen olmayan yetişkin ve çocukların projeye gösterdiği ilgi çok kıymetli. İlk defa kendi dünyalarının dışına çıktılar.
Müziğin en temel dilini neredeyse hiç işitmediklerini anladılar ve kısa zamanda bu gercekle yüzlesip müzikal dünyalarını genişletmeye başladılar.
Bergama ilkler şehri olarak anılıyor. Burada bizden önce yaşayanlar bu kadar açık kafalıyken, bizim kültürün zehirli konforunda yaşamaya ve olanla yetinme tembelliğine düşmeye hakkımız yok.


-Böyle bir proje Türkiye'de ilk defa gerçekleştiriliyor peki bu projenin devamı olacak mı?

Bence devam etmesi bir gereklilik. Kolektif Hayalgücü Müzik Merkezi sadece tatil zamanlarında gidilmesi gereken, boş vakitler için kurgulanmış bir proje değil, aynı zamanda elzem bir ihtiyaci karşılıyor.
Kolektif Hayalgücü Müzik Merkezi müziğin dışında, özgürlüğün pratiğinin yapıldığı, eğitmen ve öğrencilerin dünya gerçeğini eleştirel bir şekilde ele aldıkları, dünyayı ve kendi hayatlarını nasıl daha kapsayıcı, kolektif ve özgür kılabileceklerini tartıştığı bir alan oldu.

Margaret Mead'in 'Çocuklar, ne düşüneceğini değil, nasıl düşünebileceğini öğrenmeli.' sözündeki gibi, eleştirel bilinç Kolektif Hayalgücü'nün yapıtaşını oluşturuyor.
Böyle bir oluşumun devamlılığının çocuklarımızda, bizlerde açaçağı kapılar beni çok heyecanlandırıyor.  

-Eğitimlere Dünyaca ünlü sanatçılar katılıyor ve çocuklarla buluşup ortak bir eser çıkarıyorlar. Dünyaca ünlü hangi sanatçılar eğitimlere katıldı?

Eğitimlere Türkiye'nin en önemli ses teknisyenlerinden Alp Turaç, müzik yazarı Hakan Cezayirli, Polonyalı ünlü davulcu Lukazs Zyta, Amerikalı kontrbasçı Matthew Hall ile davulcu Owen Hart JR., Hollandalı dahi çocuk saksafon sanatçısı Ben Van Gelder, ülkemizin önemli genç yeteneklerinden elektrik basta Halil Çağlar Serin, piyanoda büyük duayen Ali Perret, İspanyol perküsyoncu Enric Monfort, müzik yazarı Hülya Tunçağ ve Amerikalı kontrbasçı Matt Hall katıldı. Eğitimlerde Bergama Çocuk Müzisyenler Kolektifi, Dinleme Sanatı, enstrümantalistler için atölyeler, caz kulüp performans platformu, caz tarihinde vokal sanatı, ses ve kayıt teknolojisi ve Türkiye'de müzik yazarlığı gibi konular işleniyor.


-Türkiye'de Eğitim kavramına genel olarak baktığımız yaptırımlarla dolu. Müzik eğitiminde de durum böyle mi?

Maalesef öyle. Kurgulanan tüm eğitim sistemleri şu ana kadar hali hazırdaki adaletsiz gidişatı güçlendirmek için kurgulanmış. Yani nedir? Bu sosyal adaletsizlik  bu şekilde devam edecek. Paranız varsa eğitime sağlığa erişeceksiniz, ya da daha kötüsü eriştiğinizi düşüneceksiniz.
İnsan ırkını başarılı kılan iki özellik var. Biri yarışmacı özelliği, diğeri ise birlikte hareket edebilme, yani kolektif özelliği. Bu iki özellik arasında büyük bir asimetri var. Geldigimiz noktada her sey rekabet olmuş durumda. Kolektif özelliğimizi deprem gibi felaketlerden sonra hatırlıyoruz ve bir gün sonra unutuyoruz.
Kolektif Hayalgücü bütün bunlara karşı da atılmış önemli bir adım.

-Müzikte geçmiş, gelecek ve geleneksellik kavramları çok önemli mi ?

Tabi ki bir geçmişi bilmeniz gerekiyor. Ustalar ne yapmış, bir geleneği çalışmak çok çok önemli ama kulaklarınız kadar algılarınızın, kafanızın da açık olması gerekiyor. Müzik çok başka yerlere gitti 20. yüzyılın başından beri. Bu mucizevi ses devrimini görmemezlikten gelemeyiz.
Aynı geleneğin içinde kalıp kendi sesinizi de yaratabilirsiniz ama her müzisyenin araştırmacı olması bir entellektüel gereklilik.

- Genellikle katılım çoksa o projenin iyi olduğu düşünülür. Bu konu için ne düşünüyorsunuz? Bergama Kolektif Hayalgücü Müzik Merkezine katılım istediğiniz gibi mi ?

Günümüzün bize dayattığı saçma sapan terimlerden birisi de verimlilik. Yapılan bir işin anlamlı olması o işe çok katılım olması gerekliligini göstermez.
Bu çocuklardan belki bir tanesi belediye başkanı olacak, ya da bir çoğu anne ve baba olacak. Kendi çocuklarını burada genişlettikleri dünyaları ile yetiştirecekler. Sevdigim bir hikayeyi paylaşayım sizinle:
Platon yaşlanmış ve görmekte zorluk çekiyormuş. Bir keresinde uzun ders anlattığında, uşağı biri hariç butün öğrencilerinin evlerine gitiğini söylemiş. Yorulmuşlar ve Platon'u anlamamaya başlamışlar, dolayısıyla kalkıp gitmişler.
Platon sormuş; "Kalan kim?" Uşağı cevap vermis: "Hep gelen. İsmi Aristoteles" Platon: "Demek o, öyleyse devam edeyim"
1 kişiyi değiştirirseniz dünya değişir.


ABD ve Avrupa'nın takibinde


Caz ve çağdaş müzik dünyasında uluslararası tanınırlığa 2000'li yılların başında ulaşan gitarist, besteci ve eğitmen Timuçin Şahin'in son albümü 'Nothing bad can happen', 2017'nin en iyileri arasında yerini buldu. 'Nothing bad can happen', Amerika'nın prestijli Caz ve Emprovize Müzik dergisi NYC Jazz Record'un yayınladığı '2017'nin En iyileri' listesinin 'Honorable Mention' kategorisinde yer aldı. 'Nothing bad can happen' ve yansıttığı müzik felsefesi, albümün piyasaya çıktığı Haziran 2017'den itibaren, Avrupa'nın önde gelen birçok yayın organı tarafından değerlendirildi. Avusturya'nın köklü müzik dergisi Concerto, albüm değerlendirme yazısında 'Timuçin Şahin olağandışı bir müzikal ölçütü, nev'i şahsına münhasır dokunuşlarıyla şekillendirmiş. Yaratım sürecinin yapıtaşlarını, akıcı ve kolektif bir müzikal dille oluşturmuş. Çok yaşa Şahin!' derken; Republic of Jazz ise 'Nothing bad can happen' ile şu ana kadar keşfedilmemiş muazzam bir ses dünyası ve bizi çevreleyen tüm akustik enformasyon vasıtasıyla, yeni bir müzikal değerlendirme sisteminin içine giriyoruz' sözleriyle izlenimlerini okuyucularıyla paylaştı. New York Times'ın 'Usta bir gitarist ve harikulade bir besteci' şeklinde tanımladığı Şahin; Tom Rainey, Cory Smythe ve Christopher Tordini gibi caz ve doğaçlama dünyasının önemli isimleriyle oluşturduğu 'Timuçin Şahin's Flow State' grubu ile konserlerine yurt dışında devam ederken, bir yandan da kolektif bilinç ve eğitim alanlarında, çok önemli oluşumların içinde yer alıyor.