2 Haziran Cuma günü Ege Üniversitesi Fen Fakültesi Biyokimya Bölümü tarafından düzenlene 5. Kariyer Günleri'ne konuşmacı olarak davetliydim. 1998 yılında mezun olduğum üniversitemde mezun adaylarına bir konuşma yapmak benim için oldukça anlamlıydı. Her ne kadar mezuniyet sonrası meslekler hakında bilgilendirme amaçlı bir toplantı olsa da ben gençlerin bir diploma ile sahip olabilecekleri mesleksel kimlikten daha ziyade edinecekleri ve sahip oldukları sosyal, toplumsal kimliklerin hayatta hedefleri için çok daha önemli ve gerekli olabileceğini ifade etmeye gayret ettim.

Sözlük anlamına baktığımızda kimlik şu şekilde tanımlanır: 'Toplumsal bir varlık olarak insana özgü olan belirtiler, nitelikler ve özelliklerle, bir kimsenin belirli bir kimse olmasını sağlayan koşulların, onun kişiliğine ilişkin özelliklerin tümü, bir insanın kim olduğu'. Aslında kimlik bulma çabaları doğumdan itibaren başlar. Anne, onunla ilişkiler, sonra baba, öğretmenler ve diğerleri. Özdeşim kurarak, deneyerek, kendinizden getirilenler katılarak bir kimlik oluşturulur. Kimlik duygusu arama, ergenlik döneminde ön plana çıkar. Bu dönemde ergen, hem kendi hem de başkaları için kim olduğu sorusunun yanıtını arar. Kişinin kendini ne olarak algıladığı ve diğerlerinin onu nasıl gördüğü ve ondan neler beklediği arasındaki tutarlılık bütünlenmiş bir benliktir. Bu dönemde aşklar, ergenin kendini anlatmasının bir yoludur. Eğer başarabilirse, bunların tümü ergeni kendi toplumsal kimliğini tanıma ve başkalarına anlatarak, toplumsal kimliğini kabul ettirmeye ulaştırır.

Ülkemizde birçok genç büyük umutlarla girdikleri üniversiteleri bitirdiklerinde, sahip oldukları mesleki kimliklerle hayatlarını devam ettirme şanslarına sahip olamıyorlar. Bu gerçeğe rağmen, hala üniversite sınavları adeta bir at yarışı havasında gerçekleşiyor. Gencin yeteneğine, hayat ihtiyaçlarına ve hayallerine bakılmaksızın gençlerin kazandıkları puanlara paralel fakültelerde eğitim görmeleri hayat meselesi haline getiriliyor. Sonrasında kendini işe yaramaz bulan kitleler, mutsuz bir toplumu oluşturuyor.

Mesleki bir kimliğe sahip olmak elbette önemlidir. Ama meslekler sadece mutluluğu sağlamıyor. Amerikalı psikanalist Erikson şöyle bir saptama yapmış: Ergenin belirgin bir kimlik duygusuna sahip olabilmesi için çocukluk döneminde yaptıkları ile ileride yapmaya söz verdikleri arasında bir bağlılık hissetmesi gerekir. Çocuklarının mutlu ve tutarlı geleceklerini isteyen aileler, bence önce bu kimliklerin gelişimini önemseyip, ona göre bir yol haritası seçmelilerdir.