Hazine hesaplarını inceleyen Sayıştay, Darphane'ye ait bir depoda 99 çuvalın içinde çoğunluğu mücevher, altın ve gümüş bulunduğunu belirledi. Ortaya çıkan çuvallarla ilgili Mehmet Şimşek, 'Hazine'ye ait değil' derken, Nurettin Canikli, 'Emanetteki altınlar' bilgisi verdi. 2015'te 15 milyon 990 bin lira değerinde olan altınların hangi kuruma ait olduğu bilmecesi Meclis'e de taşındı. 

Ekonomiye kazandırılsın

Sayıştay Raporu'na göre, çuvalların varlığını ilk olarak Maliye Bakanlığı'na bağlı Muhasebat Kontrolörleri tespit etti. 
Buna göre, 99 çuvalın her birinde çeşitli ebatlarda ortalama 40-50 kese yer alıyor. Bu keseler içinde de irili ufaklı altın, gümüş gibi değerli madenler, taşlardan yapılmış takı ve ziynet eşyası, külçe altın, çubuk halinde gümüş ve tarihi değer taşıyan madeni paralar bulundu. Sayıştay, bu varlıkların değer tespitinin yapılmasını isterken, çuvallarda bulunan altın, kolye, bilezik, gerdanlık gibi menkul malların niteliklerinin tespit edilmesinin mümkün olmadığı ve bu nedenle sayımının yapılamadığı kaydedildi. 

Sayımları yapılamıyor!

Raporda ayrıca, gümüş deposunda her biri 30-35 kilo ağırlığında 150-200 adet gümüş külçe bulunduğu, bu külçelerin tartı ya da kantar bulunmaması, taşıma ve tartma için yeterli eleman olmaması nedeniyle sayımlarının yapılamadığının bildirildiği kaydedildi. 
Sayıştay, bu altın, mücevher ve gümüşlerin mevcut durumda muhafaza edilmesinin zorlaştığının görüldüğünü, bu nedenle söz konusu varlıkların ekonomiye kazandırılması için yasal düzenleme yapılması önerisinde bulundu.

Altınlar hazine'ye ait değil

Başbakan Yardımcısı Mehmet Şimşek de Darphane'nin o depoyu Istanbul Defterdarlığı'ndan kiraladığını belirterek, 'Defterdarlık'ın icra yoluyla bir şekilde depoladığı ziynet eşyası. Hazine ile alakası yok. Sayıştay bunu bilmesine rağmen böyle bir rapor yazılmış. O altınlar bize ait değil' dedi. 
MHP Antalya Milletvekili Mehmet Günal, Maliye'nin altınlarının neden orada olduğunu sorarak, 'Vergileri altın gümüş olarak mı tahsil ediyorsunuz. Ben ikna olmadım. Maliye altın mı topluyor? Sayıştay yalan mı söylüyor' diye konuştu. 
Sayıştay denetçisi de, varlıkların 2015 yılı sonu itibarıyla '15 milyon 990 bin küsur lira' olarak göründüğünü belirterek, 'Kamu idaresinin cevabında, altınların Maliye Bakanlığı veya Istanbul Defterdarlığı'na ait olduğuna ilişkin bir açıklaması yok. Değerleme çalışması yapıldığı belirtiliyor' diyor.

Sahipleri nerede?

Uzmanlar ise şöyle diyor:
Bu menkullerin Hazine'yle hiçbir alakası yok. 
Bunlar çeşitli vesilelerle farklı kurumlardan gelen, el konulan, müsadere edilen ve emanete alınarak orada korunan değerler. 
Çeşitli illerden, cumhuriyet savcılıklarından, kaymakamlıklardan ve muhasebe birimlerinden değer tespiti yaptırılarak belirlenen tutarlar. Sadece hesap ismi 'Hazine hesabı', yoksa Hazine'yle alakası yok. Sayıştay bunu atlıyor. 
Mahkemeler sonuçlanıp Hazine'ye devredilirse farklı muamele yapılır.

Üç anahtarla açılıyor

Bu mücevher çuvalları kasalarda muhafaza ediliyor.
Bu depoların üç anahtarı bulunuyor.
2 anahtar Saymanlık Müdürü'nde, 1 anahtar veznedarda.
Açılıp kapanması komisyon huzurunda tutanakla tespit ediliyor. 
Ayrıca menkul varlıkların bulunduğu depo kamera sistemiyle kontrol ediliyor. 
Yani hepsi belli, kayıtlı, kayıt dışı falan olması mümkün değil!

Saymakla bitmez!

Dünkü yazımda İstanbul Büyükşehir Belediyesi'nin bütçesinden söz ettim.
'İstanbul Büyük Şehir Belediyesi'nin bütçesi, nüfusu gibi çok büyük...
İBB'nin bütçesi 117 ülkeden daha büyük.
İstanbul Büyükşehir Belediyesinin (İBB) 42 milyar lira olarak belirlenen 2017 konsolide bütçesi, oy çokluğuyla kabul edildi.' dedikten sonra sözlerimi şöyle sürdürdüm:
'Ekonomi olarak dünyanın 117 ülkesinden, nüfus olarak da 123 ülkesinden büyük olan İstanbul'da yapılan her işin Türkiye ve dünyaya örnek olduğu ama nedense tüm büyük yatırımlar buna rağmen Devlet tarafından yapılıyor.
İBB Başkanı Mimar KadirTopbaş, ülkemizdeki sıkıntılar nedeniyle yüzde 10 gibi bir gelir daralması olmasına rağmen, konsolide bütçeyi yüzde 15 arttırdıklarını söyledi. 
Marmaray, Yavuz Sultan Selim Köprüsü, Avrasya Tüneli ve 3. havalimanının, İstanbul'u dünya standartlarına ulaştıran mega ulaşım yatırımları olduğunu belirten Topbaş, bunların devlet tarafından yaptırıldığını belirtmedi.'

İzmir'den destek istediler

Geçenlerde, tüm yeşil alanlarımız gibi, varlığı tehdit altında olan,kolektif emekle doğup büyüyen,yaşayan ve direnen, geleceğin 'gıda ormanı' İstanbul Roma Bostanı'ndan davet almıştım.
'Roma Bostanı İnsanları, bostanı kışa hazırlamak için bir araya geliyordu.
Bana da, 'Kış geliyor, gelin Bostan'da birlikte olalım!' demişlerdi.
Herkesleri , Bostan'da buluşup, kışlık fideleri bostanın sebze yataklarına dikmek için bir araya gelmeye davet ediyorlardı.
Son bir buçuk yıldır, Roma Bostanı'nda toprağın şifasına ve birlikte üretmenin keyfine inanan birçok insan; çocuklarıyla, komşularıyla ve toprağa değmek isteyen pek çok yeni arkadaşlarıyla birlikte, İstanbul'un göbeğindeki bu alanı önce temizlemiş,, sonra toprağı hazırlamış, fitilli yatak sistemleri ve kompost kutuları yapmış, ektmiş biçmiş, sulamıştı.
Hepsini birlikte yaptılar. Yani bazı yöneticiler gibi rant peşinde, altın mücevher peşinde, ya da köprü viyadük gibi işlerin peşinde koşmadılar. Bunun için biz İzmirlilerden de destek istediler.

İsteniyorsa başarılıyor

Şu anda Roma Bostanı'nda elma, zeytin, erik, ayva, Trabzon hurması, iğde, nar, ve incir ağaçları var. 
Ayrıca destek türlerden defne, hatmi, gül ibrişim, erguvan, sinameki, bögürtlen, ardıç, mazı, fil bahri, hanımeli, katır tırnağı, biberiye, lavanta, kekik, kurtbağrı, kartopu, ateş dikeni, kokar ağaç, şimşir ve tabii mevsimlik sebzelerden domates, biber, patlıcan, salatalık, fesleğen, marul var. 
'Hepsini ayrı seviyoruz. Ve Roma Bostanı'nda çıkan bütün ürünler yolu bostandan geçen herkesle paylaşılıyor. İsteyen herkes bostan ürünlerini hiçbir ücret ödemeden alabiliyor. Şimdi kış geldi. Yine kış fidelerimizi ve fidanlarımızı dikme zamanı.
Siz de gelin.' diyorlar...
Yani İstanbul'a gidenler sadece köprünün altında fotoğraf çektireceklerine, gidip İzmirli hemşehrilerinin de desteğin alan Roma Bostanı'nı görsünler...

İzmir'in çevrecileri

İnciraltı'nın İzmir ekonomisine kazandırılması için ilan edilen'Yıldırım Çözüm' yıllardır çözüm bekleyen toprak sahiplerini sevindirdi. İnciraltı 2. Nesil Toprak Sahipleri Platformu Başkanı Tayfun Karabulut, 'Yıldırım talimat' ile İnciraltı'nda planlama çalışmasının başlamasından dolayı mutlu olduklarını ifade etti. İnciraltı'nın İzmir için çok önemli bir yer olduğunu vurgulayan Karabulut, sözlerinin şöyle sürdürdü; 'Dedelerimizin emaneti olan topraklarımıza sahip çıkıp, korumaya çalışarak, bugünlere kadar getirmek has İzmirli olduğumuzun kanıtıdır. Geçen zaman içerisinde birçok sıkıntı yaşadık. Bazı komşularımızın maddi imkânsızlıklardan dolayı topraklarını satmak zorunda kalmalarını üzülerek izledik. Bugüne kadar çevre denildiğinde, yeşil denildiğinde, İnciraltı'nın akla ilk gelen yerlerin başında olmasına katkı sağladık. Bu sebeple İzmir'de son 50 yılın çevrecileri bizleriz.'
İnciraltı'nın Planlanması ve sağlık turizmi ile yıldırım düzeyde teşvikle oluşturulacak işletmeler sayesinde 15 bin istihdam yaratılacağına inanılıyor.

İş dünyasına çağrı

Son günlerde yurtiçinden ve yurtdışından İnciraltı'na yatırımcı ilgisinin ciddi anlamda arttığını dile getiren Karabulut, şunları kaydetti, 'Biz, İnciraltı Toprak Sahipleri olarak daha önce açıkladığımız gibi; 'İzmir'in yararına olacak çevreci her plana destek vermeye' hazırız. Bugün yine burada İzmir'in çıkarlarını korumak için eli taşın altından çekmeyen has İzmir'liler olarak diyoruz ki; 'İzmir'e 1902 yılından itibaren katkı koyan, şehrimizin bir anlamda tarihi olan Arkas Holding Yönetim Kurulu Başkanı has İzmirli Lucien Arkas'ı, marka projelerle, sanatsal katkılarla, İzmir'in değerine katkı koymuş, İzmir'de doğanlardan fazla İzmirli Folkart Yönetim Kurulu Başkanı Mesut Sancak'ı, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği'nin dört oda başkanımız; İzmir Ticaret Odası Başkanı Ekrem Demirtaş'ı, Ege Bölge Sanayi Odası Başkanı Ender Yorgancılar'ı, İzmir Ticaret Borsası Başkanı Işınsu Kestelli'yi, Deniz Ticaret Odası Başka nı Yusuf Öztürk'ü ve kalpten İzmirli tüm işadamlarımızı vakit kaybetmeden İnciraltı için buluşmaya davet ediyoruz.'


Verilen vaatler!

İzmir'e 466 adet proje ve yatırım vaadinde bulunuldu. 
Bunların içinde barajlar, göletler, sulama tesisleri ile 2050 yılına kadar ihtiyaç olan içme suyunun karşılanması yer alıyor. 
Şimdi Sayın Bakan'a hem bunları hatırlatmak hem de olası kuraklık riskine karşı aldıkları önlemleri, eylem planlarını kamuoyu ile paylaşması talep ediliyor.
Örneğin; İzmir ilimizde yaşanması muhtemel bir kuraklık halinde vatandaşlarımızın özellikle beslenme, gıda ve sağlık bakımından nelerle karşılaşacakları, nasıl etkilenecekleri ile alınması gereken tedbirler bakımından hükümet olarak bir planlama var mı? 
Nedir?
Olası kuraklık halinde İzmir'in sektörel olarak karşılaşacağı zararlar ne olacaktır? 
İlgili sektörlerin uğrayacakları zarar için hükümet olarak hangi desteklemelerde bulunuacak? 
İzmir Büyükşehir Belediyesi İzmir Su ve Kanalizasyon İdaresi Genel Müdürlüğü (İZSU) stratejik eylem planında yer alan ve belediye tarafından yapılmak istenen Çamlı Barajı'na ilişkin protokol hangi aşamadadır? 
İzmir'in su ihtiyacını karşılayacak İZSU 'ya ait diğer proje ve yatırımlar için bakanlık izni/oluru verilmiş midir, hangi aşamadadır? gibi...

Bu arada bir hatırlatma yapalım: Seçimlerden önce izmir'deki Başbakanlık Ofisi'nde, İzmir için 2019 yılına kadar yapılacağını açıklanan yatırımların içinde yer alan; '50 baraj ve gölet ile 53 sulama tesisi inşa edilecek. Sulanan alan 675 bin dekara çıkarılacak. Bayındır Ergenli, Ödemiş Aktaş, Ödemiş Rahmanlar, Karaburun Karareis, Kemalpaşa Yiğitler barajları hizmete alınacak. İzmir'in 2050 yılına kadar ihtiyacı olan içme suyu karşılanacak. 2019 yılına kadar 7 derenin ıslahı yapılarak 42 bin 230 dekar arazinin taşkınlardan korunması sağlanacak' sözleri verilmişti.
Bu vaatlere ilişkin bu güne kadar hangi adımlar atıldı, neler yapıldı? 
Hepsi önemli ama bizim için şuan birinci derecede olan İzmir'in gelecekteki su ihtiyacına yönelik planlama hangi aşamada?
Umarım verilen sözler yerine en kısa zamanda getirilir.
Bu yazdıklarım ve istenilenler İstanbul'a yapılan devlet yatırımlarının yüzde değil, belki binde birine eşittir.

DİP EKSPRES

Aile fertleri takım olmalı


Ticarette takım olmayan hiçbir şeyin başarılı olamayacağını dile getiren Yaşar Holding Yönetim Kurulu Başkan Vekili Feyhan Yaşar, da aile şirketlerinde aile fertlerinin şirket çalışanları ile takım olması gerektiğini belirtti. 
Her aile şirketinin bir misyonu olduğunu ifade eden Yaşar, 'Çalışanların profesyonel olduğu gibi aile bireylerinin de profesyonel olması lazım. Şirket içinde herkesin konuşması ve söz hakkı olması gerekir. Bilgilere rakamlara sahip olarak görmesi lazım. Küçük şirketlerin büyüdükçe lider konulara sahip olacağını düşünüyorum.' dedi.